KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. İran
  4. »
  5. Hüda Huseyni: İran Afganistan ile su savaşına doğru mu gidiyor?

Hüda Huseyni: İran Afganistan ile su savaşına doğru mu gidiyor?

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 7 dk okuma süresi
203 0

İran- Afganistan sınırında Taliban ve İran güçleri arasında cumartesi günü şiddetli bir çatışma yaşandı. İki ülke arasındaki su hakları anlaşmazlığının ortasında keskin bir şekilde tırmanan gerilimle birlikte patlak veren çatışma, her iki tarafta ölümler ve yaralanmalarla sonuçlandı. Bu ifadeler, Associated Press’in (AP) geçen ayın 27’sinde geçtiği bir haberde yer aldı.

Son birkaç ayda, Afganistan ile İran arasındaki gerilim tırmandı ve her iki ülkeyi de yüksek alarm durumuna sokan son sınır çatışmalarıyla sonuçlandı. Çatışmanın özü, Helmand Nehri’nin ana çekişme noktası olduğu ortak su kaynakları konusundaki bir anlaşmazlıkta yatıyor. Bu kurak bölge için önemli olan söz konusu nehir, bir jeopolitik boşluk boyunca uzanıyor ve bu da her iki ülkenin geçim kaynaklarını ve stratejik çıkarlarını doğrudan etkiliyor.

İki ülke arasındaki anlaşmazlığın kalbinde, Afganistan’dan başlayıp İran’ın kuraklıktan etkilenen doğu illerine uzanan bin kilometreden fazla bir su yolu olan Helmand Nehri yatıyor. Tarihsel olarak bu nehir, kurak bölgelerde tarımı, elektrik üretimini ve geçim kaynaklarını destekledi ve her iki ülke için de hayati bir su kaynağı olageldi.

Bununla birlikte, iklim değişikliği ve tekrarlanan kuraklıklar ile birleşen su kıtlığı, nehrin kaynakları üzerindeki haklar konusundaki anlaşmazlığı şiddetlendirdi.

İran Meteoroloji Kurumu’na göre 30 yılı aşkın bir süredir şiddetli kuraklıktan muzdarip olan İran’da, ülkenin tahminen yüzde 97’si susuzluktan etkilendi. Bu arada Afganistan, zaten yetersiz olan su kaynakları üzerindeki baskıyı artıran amansız bir kuraklığın üçüncü yılıyla boğuşuyor.

1973’te imzalanan ve her iki ülkenin de Helmand Nehri üzerindeki haklarını tanımlayan ikili bir anlaşma konuyu daha da karmaşık hale getiriyor. Bununla birlikte Kabil’in elektrik üretimi ve tarımsal sulama için nehir üzerine baraj yapma arzusu İran’ı kızdırdı. Anlaşmanın yorumlanması ve uygulanması konusunda yeni bir dizi tartışmayı ateşledi.

Bu hararetli tartışma son olarak şiddete dönüştü. İran devlet medyası Taliban’ı saldırıyı başlatmakla suçlarken, bu iddia Afgan yetkililer tarafından yalanlandı. Yaşananlara dair anlatıların odak noktası tartışmalı olayın anlatılma biçimiydi. İran medyasındaki haberler, Afganistan’ın çatışmanın yoğunluğuyla ilgili daha sessiz ve sakin dilinin aksine, önemli zarar ve kayıplara işaret ediyordu.

İki ülke arasında önemli bir ticaret yolu olan Melak Sınır Kapısı’nın geçici olarak kapatılmasıyla gerilimin düzeyi daha da arttı. Ayrıca bu çatışmalar, İran’daki Afgan mültecilerin durumunu daha da kötüleştirme riski taşıyor. Orada ikamet eden yaklaşık 3,5 milyon Afgan mülteci bulunuyor ve artan gerilimlerin zaten istikrarsız olan durumlarını riske atması muhtemel.

İklim değişikliği, jeopolitik çıkarlar ve tarihsel haksızlıkların bir araya gelişi, Kabil ve Tahran arasındaki ilişkileri etkileyebilecek karmaşık bir tablo sunuyor.

Sınır çatışmasının sonuçlarının Helmand Nehri’nin çok ötesinde etkileri var. Her iki ülke de bir çarpışma yoluna girmiş göründüğünden, bölgesel güçler büyük ihtimalle bunu engellemek için devreye girecek. Bölgede öne çıkan bir oyuncu olan Çin, Taliban hükümeti ile ilişkilerini sürdürdü ve bu nedenle ülkenin siyasi gidişatında ve ekonomik kalkınmasında önemli bir paydaş. Pekin, ülkenin geneline dağılmış saklı maden zenginliğine erişmek için güvenli bir Afganistan’ı sabırsızlıkla bekliyor.  Buna ek olarak Çin, üç ülkeyi (Çin – İran – Afganistan) birbirine bağlayacak kara yolu projelerini inşa etmek için sabırsızlanıyor. Bu nedenle, Afganistan ile İran arasındaki herhangi bir askeri çatışma, muhtemelen Pekin’in en etkili arabulucu olarak planlarını ve konumunu sarsacak.

İran ve Afganistan için uygun yabancı yatırım alternatiflerinin bulunmadığı göz önüne alındığında, özellikle enerji ve altyapı gibi sektörlerde daha fazla Çin yatırımı olasılığı çözüm için itici güç olabilir.

Öte yandan, çatışmanın temel nedeni ve mültecilerin varlığı göz önüne alındığında, BM arabuluculuğunun siyasi eylem için baskı yapmakta hayati bir rol oynaması bekleniyor. Raporlara göre kısa vadeli tedbirler arasında, ateşkese varılması ve gerilimin düşürülmesi için mevcut diplomatik kanalların güçlendirilmesi yer alacak. Uzun vadede ise iklim değişikliğini ve Tahran ile Kabil arasında 1973’te imzalanan son su hakları anlaşmasında dikkate alınmayan su arzı üzerindeki diğer mevcut baskıları dikkate alan sürdürülebilir su paylaşım mekanizmaları geliştirmek için çalışmalar yapılacak.

İklim değişikliğinin, kaynak kıtlığının ve jeopolitik çıkarların etkisi göz önüne alındığında, Helmand Nehri anlaşmazlığının 1973’teki ikili anlaşmanın dışında karşılıklı olarak kabul edilebilir bir çözüm bulunana ve her iki tarafça onaylanana kadar devam etmesi muhtemel. Haberler, artan diplomatik etkisi ve bölgede bu konudaki son başarılı sicili ile Çin’in muhtemelen arabuluculuk rolü oynayacağını, ikili görüşmelere aracılık etmek ve çözüm için baskı yapmak amacıyla mevcut ve gelecekteki projelerden yararlanacağını belirtiyor.

Bununla birlikte, Afganistan ve İran arasında su hakları konusunda devam eden çatışma, su kaynakları konusunda iklim değişikliği ve nüfus artışıyla şiddetlenen ve yoğunlaşan küresel mücadelelerin keskin bir örneğini sunuyor. İran ve Afganistan’ın, bölgesel güçlerin ve uluslararası kuruluşların gözetiminde bu ihtilafla etkileşim yöntemleri, muhtemelen başka yerlerde çok yakında çıkması muhtemel su ihtilaflarına emsal teşkil edecek.

Hüda Huseyni
Lübnanlı gazeteci-yazar ve siyasi analist
https://turkish.aawsat.com/home/article/4383676/h%C3%BCda-huseyni/afganistan-ve-i%CC%87ran-su-sava%C5%9F%C4%B1na-do%C4%9Fru-mu-gidiyor

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir