Elnur Eminoğlu: İran Ekonomisi Çöküyor. Protestolar Kaçınılmaz
Tahran’daki kaynaklara göre, İran liderliği yaklaşan ekonomik krizden giderek daha fazla endişe duyuyor.
Geçtiğimiz hafta, Tahran’da üst düzey yetkililerin kapalı kapılar ardında gerçekleştirdiği toplantılarda, ekonomik çöküşü önlemeye yönelik tedbirler ve uluslararası yaptırımları aşma girişimleri ele alındı. Katılımcıların da belirttiği gibi, “sorun büyürken fırsatlar daralıyor.” Ulusal para birimi değer kaybediyor, petrol ihracatı yeni kısıtlamalarla karşı karşıya kalıyor ve yaşam standartları düşüyor.
BM yaptırımlarının yeniden uygulanması ve nükleer anlaşma müzakerelerinin çökmesinin ardından ekonomik durum keskin bir şekilde kötüleşti. ABD Başkanı Donald Trump’ın diyaloğu yeniden başlatma isteğini açıklamasına rağmen, İran Dini Lideri Ali Hamaney bu öneriyi kesin bir dille reddetti. Reuters’a göre, üç üst düzey İranlı yetkili, rejimin ABD, Batılı müttefikleri ve İsrail’in eylemlerini iç istikrarsızlığa yol açma ve İran İslam Cumhuriyeti’nin istikrarını baltalama girişimi olarak gördüğünü belirtti.

Yolsuzluk, riyalin çöküşü ve artan toplumsal eşitsizlik halkı giderek daha fazla rahatsız ediyor ve hatta devlet medyası bile sistemsel sorunların varlığını açıkça kabul ediyor.
İranlı bir yetkili Reuters’a yaptığı açıklamada, “Yönetim, protestoların kaçınılmaz olduğunu anlıyor, bu sadece zaman meselesi” dedi.
Tahran’ın ekonomik stratejisi, iç kaynaklara ve Çin, Rusya ve komşu ülkelerle yakın ticaret bağlarına odaklanan “direniş ekonomisi” ilkelerine dayanmaya devam ediyor. Ancak uzmanlar, bu önlemlerin 92 milyonluk devasa ülkeyi büyük bir ekonomik darbeden korumak için yetersiz olduğunu belirtiyor.
ABD’deki George Mason Üniversitesi’nden Enerji Stratejisti Omod Şukri, BM yaptırımlarının yeniden uygulanmasının “yapısal ve mali sorunları daha da kötüleştireceğini, bankacılık işlemlerinde azalmaya yol açacağını, ticareti ve İran’ın başlıca gelir kaynağı olan petrolün ihracatını kısıtlayacağını” vurguladı.
ABD’nin nükleer anlaşmadan çekildiği 2018 yılından bu yana ülke ekonomisi derin bir durgunluk yaşıyor. 2020 yılında Çin ile petrol ticareti sayesinde bir miktar istikrar sağlandı, ancak bu kanal artık tehdit altında. Pekin, Washington ile ilişkilerini iyileştirmeye çalışırsa, İran’dan daha büyük indirimler talep edebilir veya alımları tamamen azaltabilir. Bir varil fiyatındaki her bir dolarlık düşüş, İran’a yıllık 500 milyon dolarlık zarara mal oluyor.
 
Dünya Bankası, İran ekonomisinin 2025’te yüzde 1,7, 2026’da ise yüzde 2,8 oranında daralacağını öngörüyor. Bu, daha önceki büyüme tahminleriyle büyük bir tezat oluşturuyor.
İç piyasanın durumu her geçen gün kötüleşiyor. Ekim ayında riyal, Ağustos ayındaki 920.000 seviyesinden dolar karşısında 1,115 milyona geriledi. Enflasyon yüzde 40’ı aşıyor ve resmi olmayan tahminlere göre yüzde 50. Temel gıda fiyatları bir yılda yüzde 50’den fazla arttı ve çoğu aile için et karşılanamaz hale geldi.
Şiraz’da yaşayan üç çocuk annesi bir kadın Reuters’a, “Ayda bir kez bile et almaya gücümüz yetmiyor” dedi.
Hem şehirlerde hem de kırsal kesimde toplumsal gerginlikler artıyor. Memurlar maaş gecikmelerinden şikayetçi, işletmeler kapanıyor ve işsizlik artıyor.
 
Tahranlı Ali Reza, ” Eşim işini kaybetti ve şimdi tek maaşla yaşıyoruz ,” dedi. “Kirayı ve çocukların eğitim masraflarını zar zor karşılıyoruz.”
Kaynaklara göre, dini seçkinler artan hoşnutsuzluğun 2017 ve 2022’deki ayaklanmalara benzer kitlesel protestolara dönüşmesinden endişe ediyor. Ekonomik abluka, azalan güven ve artan umutsuzluk, İran’ı kronik bir istikrarsızlık bölgesine dönüştürüyor. Özellikle ihracat sektöründeki girişimciler olmak üzere, giderek artan sayıda girişimci, nükleer krize diplomatik bir çözüm bulunmazsa ve yaptırımlar kaldırılmazsa ülkenin uzun süreli bir ekonomik durgunluğa sürüklenebileceği endişesini dile getiriyor.
Share this content:
 
								


 
                                     
                                     
                                    