KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Dünya böyle zirve görmedi…

Dünya böyle zirve görmedi…

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 18 dk okuma süresi
299 0

Suriye’de İdlib’e yönelik olası bir operasyonun zamanı belirsizliğini korurken, Astana sürecinin garantör ülkelerinin liderleri olan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, İran’ın başkenti Tahran’da bir araya geldi.

Zirvede liderler arasında gergin anlar yaşandı. Liderler yayımlanacak bildirideki maddeler üzerinde konuşurken, anlaşmazlıklar olduğu görüldü.

Kameralar önünde liderlerin tartışmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşurken, yanında oturan Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın ayaklarını uzatması dikkat çekti.

İran’ın başkenti Tahran’da İdlib’in kaderi için belirleyici olacağı belirtilen zirvenin başında söz alan ilk isim olan İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani şu ifadeleri kullandı:

“Suriye’de terörizmle mücadele için bu buluşma ne geçmişte ne gelecekte kendi kararımızı kabul ettirmek üzerine olmamıştır. Suriye halkı dostumuzdur. Bölgedeki bazı ülkelerin terörizmle ilgili endişelerini anlıyoruz, ama bu endişeler için en iyi yönetimin Suriye hükümetiyle organize olmadan doğrudan müdahalenin krize neden olacağını biliyoruz.
“KANUNSUZCA SURİYE’DE BULUNAN ABD’DEN OLUMLU ADIM BEKLENEMEZ”

Rejim örgütlerinin savaş yönteminin yanlış olduğunu düşünüyoruz. Kalıcı barış için terörizmle mücadele etmek gerekir. ABD ve siyonist rejiminin terörizm destekleyicileri, hengame yaratarak suçu değiştiremezler. Kanunsuzca Suriye’de bulunan ve tecavüze gerçekleştiren ABD hükümetinden olumlu ve yapıcı bir adım beklenemez. Suriye’de kalıcı barışla ulaşması için ciddi sorunlar yaratmaktadır.

“SURİYE’NİN GELECEĞİ İÇİN HER TÜRLÜ ROL SURİYE’YE AİT”

Yüz binlerce Suriyelinin komşu ülkelerde bulunması olumsuz hava yaratır, derhal topraklarına dönmeleri için yardım edilmelidir. Suriye’nin geleceği için her türlü rol Suriye’ye aittir.

İdlib’de teröristlere karşı mücadele sivillere zarar vermemelidir ve yakıp, yıkıcı olmamalıdır. Yabancı askeri güçlerin topraklardan çıkması Suriye’nin geleceği açısından önemlidir. Libya’da dış güçlerin müdahalesi, geçmiş tecrübeler Suriye’nin geleceği açısından da önemlidir. Dünya özellikle bizim bölge dış müdahale, bazı hükümetlerin maceraperetliği yüzünden çok fazla insani kayba neden olmuştur. Yemen krizi ve dünyadaki benzer krizleri çizecektir. Bölgede ve dünyadaki kriz yaşayan ülkelerin geleceği ve barış sürecini belirleyemez.

Eski, acı ve tatlı deneyimleri göz önünde bulundurarak, önümüzde çok kısa olmayan bir yolumuz var. Suriye krizinde iş birliğimiz bölgedeki diğer krizlerin çözülmesi için rol oynayabilir.

“SURİYE’DE GÜVENSİZLİĞİN SON BULMASI İÇİN ABD’NİN VARLIĞI SON BULMALI”

Suriye’de barışın gelmesi için, her müzakerede Suriye’de toprak bütünlüğüne saygı duyulmalıdır. Terörizm son bulana kadar özellikle İdlib’De terörle mücadele bulunmalıdır. Suriye’de güvensizliğin son bulması için ABD’nin varlığı son bulmalıdır. Suriye krizinin çözülmesi için Suriye’de barış için üç ülkenin iş birliğine saygı duyulmalıdır.”

PUTİN: İDLİB’DE PROVOKASYON HAZIRLIĞI VAR

Ruhani’nin ardından konuşan Rusya lideri Vladimir Putin de Suriye’de normalleşme sürecinde önemli bir yol alındığını belirtti. Putin bu ülkede terörist tehdidin ise başta İdlib’de olmak üzere devam ettiğini söyledi. Rus lider, İdlib’deki terörist grupların bir kimyasal saldırı tezgahlayarak provokasyon yapmaya hazırlandığını da kaydetti.

Rusya lideri ayrıca, Rus hava güçlerinin müdahalesinin yardımıyla Suriye’nin önemli bir bölümünün terörist gruplardan geri alınması ve Rusya, Türkiye ve İran’ın Astana süreci kapsamındaki çabaları sayesinde Suriyelilerin kendi kaderlerini bağımsız bir biçimde belirlemesi için gereken tüm koşulların sağlandığını vurguladı.

Putin, “Suriyelilerin kendi ülkelerinin geleceğinin nasıl olacağını bağımsız bir biçimde belirlemeye başlaması için gereken tüm koşullar oluşturuldu” ifadelerini kullandı. Rus lider, Suriye’ye insani yardım çabalarının sistemli bir hale getirilip Suriyeli göçmenlerin kitlesel halde evlerine dönmesinin sağlanmasının yararlı olacağını da söyledi.

Putin sözlerini şöyle sürdürdü: “(Suriye’de) güvenlik güçleniyor, iş bulabilen sivillerin sayısı artıyor. Bununla ilişkili olarak Rusya’nın girişimi ile Suriyeli göçmenlerin ve ülke içinde yerinden edilenlerin evlerine dönebilmeleri içi uluslararası bir yardımlaşma yapılması planlanıyor. Bu girişim, İranlı ve Türk partnerlerimizden de destek görüyor.”

Rusya lideri, İdlib’deki duruma ilişkin olarak ise, “İdlib’de çok sayıda sivil var. Bu nedenle buradaki teröristlerle mücadelede bunun da hesaba katılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

ERDOĞAN: İDLİB’İN KAN GÖLÜNE DÖNMESİNİ İSTEMİYORUZ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise konuşmasına Ruhani ve Putin’e teşekkür ederek başladı:

“Zirveden çıkacak sonuçlar tüm dünya tarafından şu anda sabırsızlıkla bekleniyor. Alacağımız kararlarda bu beklentileri boşa çıkarmayacağıma inanıyorum. Asgari müşterekler suriye’nin siyasi birliğinin sağlanması, toprak bütünlüğünün korunması ve ithilafa barışçıl bir siyasi çözüm bulunmasıdır. Bu amaçla baştan beri sahada şiddetin durdurulmasını, insani durumun iyileştirilmesini ve siyasi sürecin önünün açılmasını hedefledik.

Aynı anlayışla Cerablus, El Bab ve Afrin gib iyerlerde sahaya inerek terörist unsurları bölgeden temizledik. Böylece Suriye topraklarını güvenli hale getirerek huzur ve istikrarı temin ederek, mültecilerin evlerine dönebileceği şartları hazırlamaya çalıştık.

Diğer taraftan yine Astana kapsamında hayata geçirdiğimiz en kritik adım gerginliği azaltma bölgelerinin tesisidir. Ancak zamanla bunlar farklı bahanelerle tek tek tasfiye edildi. Bugün sadece İdlib kaldı. Her ne gerekçeyle olursa olsun İdlib’e yapılan ve yapılacak bir saldırı felaketle, katliamla ve çok büyük bir insani durumla sonuçlanacaktır.

Çoğunluğu Suriyeli 4.5 milyon topraklarında halen barındırmakta olan Türkiye, mülteci ağırlama kapasitesini zaten doldurmuştur. Rus ve İranlı dostlarımızın İdlib’teki güvenlik endişelerini elbette anlıyoruz. Benzer kaygıları en az sizler kadar bizler de duyuyoruz. Ancak İdlib gibi her şeyin iç içe olduğu bir yerde teröristlere karşı mücadelede zaman ve farklı yöntemlere ihtiyaç var. İdlib’in kan gölüne dönmesini asla istemiyoruz. Dostlarımızdan da bu çabalarımızda bize destek olmanızı bekliyoruz. Meseleyi Astana ruhuna uygun şekilde çözmeyi hedeflemeliyiz. Zira Astana’nın itibar ve güvenliğinin sınanacağı son fırsattır. Türkiye’nin İdlib konusundaki hassasiyesinin ve kararlılığının doğru anlaşılmasını sizlerden özellikle rica ediyorum. Astana garantörlerinin Suriye’de yeni bir şiddet dalgası ve insani kriz yaşanmayacağına dair kamuoyuna mesaj vermesi gerekmektedir.

DEAŞ tehdidi ve tehlikesi kalmamasına rağmen Amerika’nın bölgede bir diğer terör örgütünü güçlendirmeye devam etmesinden fevkalade rahatsızız.

Türkiye, özellikle Suriye’nin siyasi, coğrafi gerçek bütünlüğü sağlanana kadar bölgedeki varlığını korumakta kararlıdır. Tehdidin kaynağına ve boyutuna göre adım atmayı sürdüreceğiz.”

Erdoğan, “Ülkemizin sağladığı örtülü güvencenin, kendi halkına yönelik katliamları hala hafızalarımızda olan Esed rejiminin insafına bırakılmasına rıza gösteremeyiz” diye konuştu. Bundan sonraki toplantının Rusya’da yapılacağını söyleyen Erdoğan, oradaki toplantıya çok daha olumlu gelişmelerle gitmeyi temenni ettiğini söyledi.

RUHANİ: ABD’Yİ FIRAT’IN DOĞUSUNDAN ÇIKMAYA ZORLAYALIM

Erdoğan’ın ardından bir kez daha söz alan Ruhani “ABD’yi Fırat’ın doğusundan çıkmaya zorlayalım, çünkü krizin devam etmesindeki en büyük etken ABD’dir” dedi.

ERDOĞAN: İDLİB’DE GÖÇ BAŞLADI, BİZİM SINIRLARA DOĞRU GELİYORLAR, ATEŞKES SAĞLANMALI

Erdoğan da ateşkes konusunda adım atılmasında büyük bir fayda olduğunu belirtip İdlib halkının korktuğunu söyledi.”İdlib’de göç ve iltica başladı” diyen Erdoğan, “Bizim sınırlara doğru geliyorlar, bir ateşkes sağlanmalı. Teröristlere karşı alınacak tedbirler birlikte alınmalı. İstihbarat güçlerimizin müşterek çalışması önem arz ediyor. Bu konuda süratle adım atılmalı, ateşkesin sağlanması çok çok önem arzediyor. (…) Burada bir ateşkes ilanı yapabilirsek zirvenin en önemli adımlarından biri bu olacak ve sivilleri ciddi manada huzurlu kılacak, rahatlatacak” ifadelerini kullandı.

“ZİRVE BİLDİRİSİNDE ATEŞKES İFADESİ OLMALI”

Zirveye ilişkin bildirinin okunmasından önce ise Erdoğan ısrarla bildiride ateşkes ifadesinin olması gerektiğini vurguladı, “Nusra, HTŞ ve diğerlerine silah bırakma çağrısı yapalım” dedi.

PUTİN’DEN SERT SÖZLER: SİVİL HALKIN KORUNMASI BAHANESİYLE TERÖRİSTLERİ KORUMAK…

Putin, konuşmasında sert ifadeler kullandı. Erdoğan’ın çağrısına değinen Putin şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye Cumhurbaşkanı’nın teklifi ile bütün taraflara silah bırakma çağrısında bulunduk ama sivil halkın korunması bahanesiyle teröristleri korumak ve Suriye hükümetine zarar vermek kabul edilemez.”

ORTAK BİLDİRİ

Tahran’da düzenlenen Suriye konulu Türkiye-İran-Rusya Zirvesi’nin ardından ortak bildiri yayımlandı.

12 madde olarak yayımlanan Tahran sonuç bildirgesinde şu ifadelere yer verildi:

“1- Astana formatının Ocak 2017’den bu yana sağladığı başarılardan, özellikle de Suriye Arap Cumhuriyeti genelindeki şiddetin azaltılmasında kat edilen ilerlemeden ve ülkede barış, güvenlik ile istikrara yapılan katkıdan duyulan memnuniyet ifade edildi.

2- Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliği, bağımsızlığı, birliği ve toprak bütünlüğü ile BM Şartı’nın amaç ve ilkelerine olan kuvvetli ve devam eden taahhütlerini vurgulandı ve bunlara herkes tarafından saygı gösterilmesi gerektiğinin altı çizildi. Kim tarafından gerçekleştirildiğine bakılmaksızın, hiçbir eylemin bu ilkelere halel getirmemesi gerektiği yinelendi. Terörle mücadele kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler yaratılmasına dair her türlü girişimi reddedildi. Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğü ile komşu ülkelerin ulusal güvenliğini zayıflatmayı amaçlayan ayrılıkçı gündemlere karşı durma kararlılık ifade edildi.

“EŞGÜDÜMÜ SÜRDÜRMEK HUSUSUNDA HEMFİKİR KALINDI”

3- Sahadaki güncel durum ele alındı. 4 Nisan 2018 tarihinde Ankara’da yapılan son toplantılarının ardından Suriye Arap Cumhuriyeti’yle ilgili meydana gelen gelişmeleri değerlendirildi ve aralarındaki mutabakat uyarınca üçlü eşgüdümü sürdürmek hususunda hemfikir kalındı. Bu çerçevede, İdlib gerginliği azaltma bölgesindeki durumu görüşmüşler ve bu konuyu yukarıda belirtilen ilkelere ve Astana formatını tanımlayan işbirliği ruhuna uygun olarak ele alınması kararlaştırıldı.

4- BM Güvenlik Konseyi tarafından terörist olarak tanımlanan IŞİD, Nusra Cephesi ile El Kaide veya DEAŞ’la bağlantılı tüm diğer bireyler, gruplar, teşebbüsler ve oluşumların tamamen ortadan kaldırılması amacıyla aralarındaki işbirliğini sürdürme kararlılıklarını teyit edildi. Terörle mücadelede, yukarıda belirtilen terörist grupların ateşkes rejimine katılmış veya katılacak olan silahlı muhalif gruplardan ayrıştırılmasının sivil zayiatın önlenmesi bakımından da dahil olmak üzere büyük önem arz ettiğinin altı çizildi.

5- Liderler, Suriye ihtilafına askeri çözüm getirilemeyeceğine ve ihtilafın yalnızca müzakere edilmiş bir siyasi süreç yoluyla sona erdirilebileceğine dair inançlarını yineledi. Siyasi sürecin Soçi’de düzenlenen Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nin kararları ve BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararıyla uyumlu olarak ilerletilmesi amacıyla aralarındaki aktif işbirliğini sürdürme kararlılığı teyit edildi.

6- Suriyelilerin öncülüğünde ve sahipliğinde bir siyasi çözüme ulaşma sürecini ilerletme amaçlı ortak çabaları sürdürme konusundaki kararlılık yinelendi ve Anayasa Komitesi’nin kurulması ile çalışmalarının başlatılmasına yardımcı olmaya yönelik taahhütler vurgulandı. Kıdemli memurları ile Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Suriye Özel Temsilcisi arasındaki yararlı istişarelerden duyulan memnuniyet vurgulandı.

7- Bütün Suriyelilerin normal ve huzurlu bir hayata yeniden kavuşmalarına ve acılarının hafifletilmesine yönelik tüm çabalara destek olma ihtiyacı vurgulandı. Bu bağlamda, ilave insani yardım göndermek, insani mayın temizliği faaliyetlerini kolaylaştırmak, sosyal ve ekonomik tesisler de dahil olmak üzere temel altyapı unsurlarını eski haline getirmek ve tarihi mirası korumak suretiyle Suriye’ye yapılan yardımı artırmaları için başta Birleşmiş Milletler ve insani ajansları olmak üzere uluslararası topluma çağrıda bulunuldu.

“SİVİLLERİN KORUNMASI VE İNSANİ DURUMUN İYİLEŞTİRİLMESİ”

8- İhtiyaç duyan tüm Suriyelilere hızlı, güvenli ve kesintisiz insani erişim sağlanmasını kolaylaştırma yoluyla, sivillerin korunması ve insani durumun iyileştirilmesini hedefleyen ortak çabaları sürdürmedeki kararlılık yinelendi.

9- Sığınmacıların ve ülke içinde yerlerinden edilmiş kişilerin Suriye’de ikamet ettikleri asıl yerlere güvenli ve gönüllü olarak geri dönüşleri için gerekli şartların oluşturulması ihtiyacının altı çizildi. Bu amaçla, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ve diğer uluslararası uzmanlık kuruluşları da dahil olmak üzere, ilgili tüm taraflar arasındaki eşgüdüm ihtiyacı vurgulandı. [Suriyeli mülteciler ve ülke içinde yerlerinden edilmiş kişiler hakkında uluslararası bir konferansın toplanması fikrini değerlendirmek hususunda mutabık kalındı.]

10- BM ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) uzmanlarının katılımıyla yürütülen, alıkonulan/kaçırılanların serbest bırakılması, cenazelerin teslimi ve kayıp şahısların tespiti Çalışma Grubu’nun faaliyetlerindeki ilerlemeyi memnuniyetle karşılandı.

BİR SONRAKİ TOPLANTI RUSYA’DA

11- Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin’in daveti üzerine, bir sonraki toplantılarını Rusya Federasyonu’nda yapılması kararlaştırıldı.

12-Rusya Federasyonu ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanları, Tahran’daki Üçlü Zirve’ye ev sahipliği yapmalarından ötürü İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’ye içten teşekkürlerini sundu.”

ABD’DEN TÜRKİYE’YE DESTEK

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey zirveden hemen önce bir açıklama yaptı. Jeffrey, Rusya ve Suriye’ye bağlı birliklerin İdlib’e yönelik herhangi bir operasyonunun ve kimyasal silah kullanımının Türkiye’nin güneydoğusu ya da Suriye’de Türkiye’nin kontrolündeki bölgelere büyük bir mülteci akınına neden olabileceğini söyledi.

İdlib’deki durumu “çok tehlikeli” şeklinde tanımlayan Jeffrey, Cuma günü Türkiye, Rusya ve İran liderlerinin katılımıyla Tahran’da yapılacak üçlü zirveye atıfla, “Ruslar Türklerle bir uzlaşmaya yanaşacak mı, bunu zirvede bir ölçüde anlayabileceğiz” dedi. Türkiye’nin kapsamlı bir operasyonu engellemeye çalıştığını belirten Jeffrey, “İdlib hikayesinin son bölümü henüz yazılmadı diye düşünüyorum. Türkler bir çıkış yolu bulmaya çalışıyor. Türkler saldırıya karşı büyük bir direniş gösterdi” diye konuştu.

Odatv.com

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir