KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Azerbaycan
  4. »
  5. Anar Esedli: Batı’ya nefret ve Rusya konusunda ‘unutkanlık’

Anar Esedli: Batı’ya nefret ve Rusya konusunda ‘unutkanlık’

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 8 dk okuma süresi
124 0

Maalesef bu gün gündemin ekseni Batı’ya nefret ve Rusya konusunda ‘unutkanlık’ yönüne bilinçli şekilde değiştiriliyor.

Azerbaycan halkının konu Rusya olduğu zaman tüm ayrıntılara ve detaylara karşı hassasiyet ve sert tepki göstermesi sevindirici bir durumdur. Ülkenin kaderini, geleceğini düşünen entelektüel aydın sınıfı endişeli bir şekilde uyarı alarmları çalmaktalar.

Yani, Azerbaycan halkı Türkmençay Antlaşması’ndan bugüne kadarki farklı tarihsel dönemlerde Rusya’yı çeşitli biçimlerde (Çarlık Rusya, Sovyet Rusya, Rusya Federasyonu) doğrudan veya dolaylı olarak başımıza gelen tüm trajedilerin nedeni olarak görmektedir. Tarihi olayları listelemenize gerek yok gibi.

Günümüz Rusya’sı ile ilgili yaşanan sorunlar:

Birçok günümüz eski Sovyet ülkesinde, keza bizim ülkemiz de dahil olmak üzere “barış gücü” sorunu, ya da “Rusya’nın pençesinden nasıl kurtulacağınız, ülkede kaos yaratmadan liberal değerleri nasıl gerçekleştireceğiniz, hangi yollarla demokratikleşeceğiniz” sorunu siyasi gündemin merkezine yerleşiyor.

Evet, bölgedeki tüm gelişmeler SSCB’nin dağılmasından bugüne kadar Rusya’nın egemenliği altında gerçekleşti. Ya kendisinin doğrudan müdahalesi ya da düzenlediği kanlı oyunlar sonucunda 100 binlerce kişi hayatını kaybetti, milyonlarca insan evsiz, yuvasız kaldı ve en kötüsü, küçük bir bölgede hep beraber yaşayan uluslar birbirlerinin düşmanı oldular. Tüm bunlara direk neden olmuş Rusya’nın şimdi bilinçli olarak Batı’ya karşı bize daha “dostçasına” gibiymiş gibi sunulmaya çalışılmaktadır.

Elbette, Batı’nın bölgedeki ana politikası ve ülkemize gösterdiği tavırlardaki haksız yaklaşım en başından beri yanlıştır. Bu yanlış politikalar sonucu olarak halkımızda Batı’ya karşı haklı bir güvensizlik ve ötekileştirme duygusu oluşmuştur. Ancak devletin stratejisi duygulara değil, çıkarlara dayanmalı. Bugün Azerbaycan devletinin çıkarları bizi gerçekten Rusya’ya mı yaklaştırıyor?

Veya biz karşımızdakinin bize karşı tutumuna dayanan bir etkileşim politikası mı uyguluyoruz?

Eğer öyleyse bu, eli kanımıza bulaşmış bir ülkenin yanında durmak, bilinçli olarak medyada Rusya rüzgarları estirmek karşılıklı politika stratejisine ne kadar uyuyor?

Şahsım, dış politika stratejimizin karşılıklı politikalara dayanıyor olması düşüncesini saflık olarak kabul etmektedir. Batı’nın ülkemize karşı haksız yaklaşımları da ortaya yeni çıkmış bir durum değil.

Batı yıllardır, özellikle bölgemiz söz konusu olduğunda ikili bir rol oynamaktadır ve çoğu zaman Rusya’nın çıkarlarına da bir şekilde hizmet etmiş oluyor. Batı için barış Batı içindir, Batı için demokrasi Batı içindir, bu durum açık. Fakat durum ne olursa olsun, ekseni Batıya yöneltmeliyiz, çünkü oradan en azından demokratik seçim sürecini tecrübe etmeli, politik kültürü entegre etmeliyiz.

Batı kendi çıkarlarını gözetiyor, demokrasiyi bölgeye ihraç etmekle pek ilgilenmiyor, Rusya bizim komşumuzdur, her yere dürtülebiliyor, zamanı geldiğinde tüm uluslararası hukuku çiğneyebilir, vb.

Peki ne yapacağız?

Belki yanlış bir tutum olabilir, ama sonuçta Batı’nın elleri bizim kanımıza bulaşmadı. O zaman bizim bilim, teknoloji, ekonomi gibi alanlardaki gelişime götüren yollardan sapmamız için ciddi bir neden bulunmuyor. Japonya ve Japon halkı nükleer bombaya rağmen kendi gelişimini sağlamak uğruna Amerika’yla aynı safta durmayı başarmıştı. Veya aksine, faşist Almanya’sına karşı SSCB ile beraber savaşan Amerika, İngiltere, Fransa daha düne kadar düşman oldukları tarafla bir olarak Sovyetlere karşı aynı safta durdular. Tüm bunlar tarihtir.

Yani hiçbir müttefiklik kin ve küslük üzerine kurulmamıştır. Bu nedenle, Batı tarafına olan küslüğümüz ve Batı’nın bizi ötekileştirdiği gibi argümanlara dayanmamalıdır Rusya ile ittifakımız.

Rusya sevdası Putin’in ikinci SSCB kurma gibi aptal hayalinin gerçekleşmesiyle bitmeyecek. Bu mümkün değil. Yıllarca kan akıtmış bir ülke artık “kardeşliğe” dayanan bir ülkeyi yeniden inşa edemez. Ukrayna’daki olaylar bunu zorla bile yapamayacağını gösterdi. Evet, Rusya ile ittifak kurmak asla SSCB’nin geri gelmesiyle sonuçlanmayacak, ancak Rusya’nın bölgedeki etkinliğini uzatacaktır. Ve bu bizi yavaşlatıyor. Demokratik bir toplumun inşasında, teknolojinin, eğitimin ve tıbbın dünya standartlarına yükselmesinin gelişme yolunda bizi yavaşlıyor. Batı’dan adalet beklemenin anlamsız olduğunu unutmayalım, bu gerçekleşmeyecek, ancak bu küslüğe tutunarak devam etmek bizi Rusya’ya doğru gittikçe daha fazla itiyor. O Rusya ki, ekonomisi çökmüş, silah bırakmıyor, üniversiteleri dünya standartlarının altında, yaşam standardı düşük, insan hakları sıfır durumda, şimdi bu Rusya bize ne verecek? Evet, Rusya’ya ne dersek diyelim, ister çarlık, ister Sovyet, isterse de cumhuriyet olarak görünsün, bizim için ne bir dost, ne bir barış gücü, ne de stratejik bir müttefik değildir.

Rusya bizim için sadece beladır, bela…

Birkaç yıl önce ülke halkına, Cumhuriyetin yıkılmasında en büyük rolü oynayan Nariman Narimanov’un adını taşıyan yerlerden isminin kaldırılması ve heykelinin yıkılması için halk oylaması yapılması çağrısında bulunmuştum.

Kavga heykel kavgası değildi. Narimanovların, Ayna Sultanovaların heykellerinin yıkılmasının asıl amacı, Narimanov’un ve onun gibilerin bilinçli ya da “kandırmaca” yoluyla Azerbaycan’ın saadetini Rusya’da görmeleri ve Rusya’ya olan sevginin sembolü haline gelmeleriydi.

Yazzıyor ve diyordum ki;

Narimanov, Rusya sevgisinin yansımasıdır.

Rusya sevgisini yıkalım ki, “Rus barış gücü” ile yüz yüze kalmaktan kurtulalım.

Rusya sevgisini yıkalım ki, Güney Kafkasya’da savaşı sona erdirebilelim.

Rusya sevgisini yıkalım ki, “Terter olayları” yaşanmasın.

Rusya sevgisini yıkalım ki, Rusya’nın 366 motorlu askeri alayının doğrudan katılımıyla gerçekleşmiş Hocalı soykırımı kurbanlarının ve 20 Ocak şehitlerimizin ruhları huzur bulsun.

Rusya sevgisini yıkalım ki, peşimizden gelen genç nesil doğru yetişerek devletine sahip çıkabilsin.

Güvenimize suikast edecekler, hapishanelerde çürüyeceğiz, öleceğiz ama bu sevgiyi yok edeceğiz.
Anar Esedli

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir