KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Türkiye
  4. »
  5. Ahmet Arslan: İsveç Finlandiya ve NATO

Ahmet Arslan: İsveç Finlandiya ve NATO

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 5 dk okuma süresi
295 0

“ADAM ÖLDÜRMEYİ OYUN MU SANDIN HASAN” GERÇEKLİĞİNİN EŞİGİNDE İSVEÇ VE FİNLANDİYA

İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine yönelik Türkiye’nin itirazları gündemdeki yerini korurken hem Türkiye’de hem de yabancı ülkelerde konunun tam anlaşılamadığı ortaya çıkıyor.

“Tarafsız statüdeki” her iki ülke de Ukrayna savaşından dolayı ortaya çıkan “Rus korkusu” sebebiyle NATO’ya üye olmak istiyor. Rusya da her iki ülkenin NATO üyesi olması durumunda “Ukrayna muamelesi yapacağını”, yani saldıracağını açıktan söylüyor.

Yine her iki ülke de PKK’ya maddi, askeri ve siyasi desteği hiç gizlemeden, aleni şekilde, törenlerle, tantanalarla yapıyor.

Şimdi şöyle bir ihtimali düşünelim:

Diyelim ki her iki ülke de NATO’ya üye oldu ve Rusya da “sözünde durarak” bunlardan birisine veya her ikisine de saldırdı.

Bu durumda Türkiye’nin NATO üyesi ve “müttefikliğin gereği olarak” bu ülkelerin yanında yer alması gerekiyor.

Bu senaryoya göre Türkiye, işgale/saldırıya uğrayan “müttefiklerinin” yanında savaşa girerken, Irak ve/veya Suriye’nin kuzeyinde PKK her iki ülkenin verdiği füzelerle Türk askerine saldıracak. Köylerimizi bombalayacak, katliamlar yapacak.

Yine PKK, İsveç ve Finlandiya’nın verdiği paralarla silah ve mühimmat alacak. Ayrıca bu iki ülkenin pasaport verdiği teröristler, dünyayı gezip Türkiye aleyhinde “diplomatik faaliyette” bulanacak.

Eli kanlı katiller, bu ülkelerin parlamentolarında “özgürlük savaşçıları olarak” ağırlanacaklar, yaptıkları katliamları “haklı” gösterecekler.

İşte Türkiye bunun için itiraz ediyor.

Ama gerek Türkiye’deki bazı çevreler ile yabancıların neredeyse tamamı, “Rusya’yı kolladığımız için” itiraz ettiğimizi sanıyorlar. Hatta bazıları işi daha da abartarak “Türkiye, İsveç ve Finlandiya’nın Rusya tarafından işgal edilmesini istiyor” gibi gerçek dışı çıkarımlarda bulunuyor.

Esasında bu iki ülkenin “PKK destekçiliğinin” hiçbir somut ve siyasi temeli sözkonusu değil. Türkiye ile herhangi bir siyasi, askeri, ekonomik ve tarihi çelişkileri yok. Tarih boyunca ciddi bir temasımız olmamış, Osmanlı egemenliğinde falan kalmamışlar.

Üstelik Finler ile “uzaktan akrabalığımız” bile var. Ural Dil Ailesine mensup bir dili konuşuyorlar.

Ama bunlar sırf “spor olsun diye” ölüm kışkırtıcılığı yaptılar. “Bilgisayar oyunuymuşçasına” girdiler bu insanlık dışı sürece. Hem Türkiye’ye hem de çatışma bölgelerine çok uzaktaydılar. Olup bitenler, yaşanan acılar bunları hiç mi hiç etkilemeyecekti.

Az nüfuslu “refah devleti” olan bu ülkelerdeki bazı çevreler “can sıkıntılarını gidermek için” bizim askerlerimizin şehit olmasına, köylerimizin yakılıp-yıkılmasına ve ekonomik hasara uğramamıza destek sağladılar. Yaşadıklarımızı bilgisayar oyunu gibi izlediler.

“Refah devletinin” sebep olduğu “orta yaş bunalımındaki” nüfuslarına “iştigal alanı sağlamak” amacıyla girdikleri bu süreç sonraki yıllarda “devlet politikasına” dönüştü.

Bütün mesele, zenginliğin yol açtığı “şımarıklık” ve “bize bir şey olmaz” özgüveninden kaynaklandı. Hem çok zenginlerdi hem de coğrafi olarak izole durumdalardı.

Ama şimdi “bize bir şey olabilirin” eşiğindeler ve NATO’nun, dolayısıyla da Türkiye’nin kapısını çalıyorlar.

Çünkü; savaşın can sıkıntısını giderecek “bilgisayar oyunu olmadığını” gördüler. Çünkü, orta yaş bunalımı yaşayan nüfusun psikolojik tatmini için başkalarına yaşattıkları acıları kendi kapılarında hissetmeye başladılar.

“Adam öldürmeyi Hasan oyun mu sandın” gerçekliğini iliklerine kadar hissetmeye başladılar.

Aslında tartışmalar uzasa, Rusya da iki de bir “sıra size geliyor” şeklinde açıklamalarda bulunsa da “iti öldürme, korkut” süreci başlasa, tadından yenmez.

O zaman görürler “can sıkıntısının” nasıl giderileceğini.

Daha savaş kapılarına gelmeden sığınaklar inşa etme, gıda stokları yapma gerilimi hiçbir sıkıntı bırakmaz ve “şımarıklıktan” normal insan olmaya evrilirler.

Ahmet Arslan

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir