Şimdi yükleniyor

Farhad Mamedov: Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan + ABD (C3+1) formatı mümkün müdür?

ABD Başkanı Donald Trump, 6 Kasım’da Orta Asya cumhuriyetlerinin liderlerini ” C5 +1″ formatının ilk resmi zirvesi için Beyaz Saray’da ağırlayacak. Bu format, 2015 yılında dönemin Dışişleri Bakanı John Kerry tarafından ABD ile Orta Asya ülkeleri arasındaki iş birliğini ilerletmek amacıyla oluşturulmuştu. Zirve, Washington’ın bölgedeki rolünün değerlendirilmesi açısından önemli bir dönüm noktası olacak ve Trump yönetiminin Avrasya’da daha sistematik bir politikaya hazır olduğunu gösterecek.

Beş Orta Asya lideri de katılımlarını teyit ederek, ABD ile karşılıklı çıkar ve egemen bir ortaklık yaklaşımı temelinde ilişki kurmaya istekli olduklarını gösterdiler. Şubat 2022’de Rusya-Ukrayna savaşının patlak vermesinin ardından, zirvenin Washington’da düzenlenmesi, bölgede yoğunlaşan jeopolitik rekabetin bir başka tezahürü olacaktır.

Orta Asya’nın uzun zamandır baskın bir Rus nüfuzu bölgesi olarak görüldüğünü unutmamak gerekir. Ancak son yıllarda Çin, bölgedeki konumunu önemli ölçüde güçlendirerek en büyük yabancı yatırımcı ve ticaret ortağı haline geldi. Avrupa Birliği ise bölgeyle etkileşimi aktif olarak teşvik ediyor ve bu yılın Nisan ayında Semerkant’ta ilk AB-Orta Asya Zirvesi’ne ev sahipliği yapıyor. Şimdi ise, yüksek teknoloji endüstrilerinin gelişimi için elzem olan nadir toprak elementleri de dahil olmak üzere bölgenin enerji ve mineral kaynaklarına erişim sağlamak isteyen Amerika Birleşik Devletleri de bu jeopolitik oyuna dahil oldu.

Bu format, 2015 yılında dönemin Dışişleri Bakanı John Kerry tarafından ABD ile Orta Asya ülkeleri arasındaki işbirliğini geliştirmek amacıyla oluşturuldu.
Bölge ülkeleri açısından bu durum, ek fırsatlar penceresi açtı: Rusya, Çin, ABD ve Avrupa Birliği arasında denge kuran beş Orta Asya ülkesi, küresel güç odaklarının artan ilgisinden azami ölçüde yararlanmaya çalışıyor.

Azerbaycan’ın Hazar Denizi’nin doğu kıyısındaki gelişmeleri de yakından takip ettiği vurgulanmalıdır. Coğrafi olarak Bakü, Orta Asya ve Avrupa arasında doğal bir köprüdür ve çok sayıda bölgesel altyapı projesine katılımı, onu Avrasya lojistiğinde önemli bir bağlantı noktası haline getirmektedir. Giderek daha fazla uzmanın Azerbaycan’ın “C5+1” formatına dahil edilmesi ve böylece “C6+1” formatına dönüştürülmesi gerektiğine inanması tesadüf değildir. Azerbaycan’ın katılım isteğini dile getirdiği ve Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in bu fikri kamuoyuna açıkladığı bildirilmektedir.

Amerikan analitik yayını The Diplomat, Washington’un C5+1 mekanizmasını yeni jeopolitik gerçeklere uyarlayıp uyarlamayacağına karar vermesi gerektiğini belirtiyor.

Makalede, ABD’nin ekonomik ve teknolojik güvenliğinin büyük ölçüde bağlı olduğu stratejik maden rezervleri sayesinde Orta Asya bölgesinin “tarihi açıdan yenilenen bir ilgi” dönemi yaşadığı vurgulanıyor. Beyaz Saray zirvesi, ABD-Orta Asya ilişkilerinin tarihinde bu boyuttaki ilk etkinlik olacak.

Azerbaycan’ın “C5+1” formatına dahil edilerek “C6+1” formatına dönüştürülmesi gerektiğine inanan uzman sayısının giderek artması tesadüf değil. Azerbaycan’ın katılmaya istekli olduğu bildirilirken, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in de bu fikri kamuoyuna açıkladığı bildirildi.
On yıl önce Afganistan dışında bir etkileşim aracı olarak oluşturulan C5+1 formatı, su kaynakları, enerji, ekonomik kalkınma ve kritik mineral çıkarımını kapsayan güçlü bir diplomatik platforma dönüştü. Ancak son on yılda Avrasya’nın jeopolitik haritası değişti: Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, Çin ekonomisinin dönüşümü ve Orta Koridor’un Doğu-Batı ticaretinin stratejik bir arteri olarak ortaya çıkışı, ABD’nin bölgedeki varlığını daha da önemli hale getirdi.

Diplomat, yeni koşullar altında Washington’ın Güney Kafkasya cumhuriyetlerini de formata dahil etmeyi düşünmesi gerektiğini belirtiyor. Yayının yazarlarına göre, Ukrayna’daki savaş büyük ölçekli değişimlerin katalizörü haline geldi ve bunun sonucunda Orta Asya ve Güney Kafkasya ülkeleri doğrudan ticareti artırdı, ulaşım bağlantıları geliştirdi ve Batı pazarlarına erişim arayışına girdi. Bu dinamiğin merkezinde, Orta Asya’yı Hazar Denizi, Güney Kafkasya ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlayan kapsamlı bir demiryolları, limanlar ve boru hatları ağı olan Orta Koridor yer alıyor.

Azerbaycan bu altyapının kilit unsurlarından biridir. Bakü’nün Alat Limanı, Hazar Denizi’nin batı kıyısındaki tek büyük geçiş merkezidir ve Azerbaycan’ın kendisi de gelişmiş bir ulaşım ve enerji iletişim sistemine sahiptir; bu sistem olmadan Orta Koridor’un işleyişi imkânsızdır. The Diplomat’a göre, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev bölgesel zirvelere aktif olarak katılarak Bakü’nün genişleyen Orta Asya bölgesinin ayrılmaz bir parçası olarak imajını şekillendiriyor.

Bakü’nün Alat limanı, Hazar Denizi’nin batı kıyısındaki tek büyük transit merkezidir ve Azerbaycan’ın kendisi de gelişmiş bir ulaşım ve enerji iletişim sistemine sahiptir; bu olmadan Orta Koridor’un işleyişi imkânsızdır.
Bu nedenle, Amerikalı analistlere göre Azerbaycan’ın C5+1 formatına dahil edilmesi jeopolitik bir gerçeğin kabulü anlamına gelecektir: Sonuçta, Orta Asya ile Batı arasındaki ana enerji ve ticaret yolları Bakü’den geçmektedir. Böyle bir genişleme, formatın enerji ve yatırım potansiyelini artıracak ve ona gerçek bir stratejik derinlik kazandıracaktır.

Diplomat, Azerbaycan’ın formata dahil edilmesinin ardından bazı Orta Asya ülkelerinin, onların öneminin azalmasından endişe duyabileceğini kabul ediyor. Ancak, insani yardıma değil, ekonomik büyümeyi ve özel yatırımı teşvik etmeye odaklanan yeni Amerikan politikası, bölgesel etkileşim yaklaşımlarının yeniden değerlendirilmesini gerektiriyor.

Yayında, Amerikan bürokrasisinde Güney Kafkasya ve Orta Asya’nın hâlâ ayrı birimler tarafından denetlenen ayrı alanlar olarak görüldüğü belirtiliyor. Bu nedenle, Washington için mantıklı bir adım, Azerbaycan’ı gözlemci statüsü veya genişletilmiş “C6+1” konfigürasyonuna tematik katılım yoluyla kademeli olarak formata entegre etmek olacaktır.

Diplomat, ABD’nin Orta Koridor’un gelişimini gerçekten desteklemeye kararlı olması durumunda, Gürcistan ve Ermenistan’a da odaklanması gerektiğini vurguluyor. Gürcistan, Karadeniz limanlarına ve oradan da Avrupa’ya geçiş sağlayan güzergahın son halkasıdır. Ermenistan ise, Beyaz Saray’ın arabuluculuğunda Azerbaycan ile bir barış anlaşması imzaladıktan sonra, bölgesel altyapı ve ulaşım zincirlerine entegre olma konusunda gerçek bir şansa sahip.

Diplomat’ın yazarları, Güney Kafkasya’da Amerikan varlığının güçlendirilmesi ve Orta Koridor’un geliştirilmesi için Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan’ın katılımıyla ayrı bir “C3+1” formatının başlatılmasının gerekli olduğuna inanıyor.
Ermenistan’ı Orta Koridor’a bağlayacak ve Hazar Denizi üzerinden yük taşımacılığı hacmini iki katından fazla artırması beklenen TRIPP (Trump Altyapı ve Barış Ortaklığı Rotası) projesi özellikle önemlidir. Bu girişimin hayata geçirilmesi, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki barış anlaşmasını güçlendirmekle kalmayacak, aynı zamanda tüm bölgenin sürdürülebilir kalkınması için ekonomik teşvikler de yaratacaktır.

Dolayısıyla, Gürcistan ve Ermenistan’ın ABD ile ortaklığa dahil edilmesi, “C5+1” veya “C6+1” formatını yalnızca Orta Asya için değil, tüm Hazar Denizi ötesi bölge için bir etkileşim platformuna dönüştürecektir. Bu, bölge ekonomileri ve enerji sistemleri arasındaki artan karşılıklı bağımlılığın nesnel gerçekliğini yansıtacaktır.

Böyle bir genişlemenin önündeki en büyük engel, ABD’nin Güney Kafkasya için tutarlı bir stratejisinin olmamasıdır. ABD’nin buradaki faaliyetleri parçalı ve tepkiseldir; genellikle uzun vadeli planlamanın sonuçlarından ziyade krizlere yanıt verir. Ancak, hızlanan jeopolitik süreçler bağlamında, bu tutum giderek daha savunulamaz hale gelmektedir.

Diplomat’ın yazarları, Güney Kafkasya’daki Amerikan varlığını güçlendirmek ve Orta Koridor’u geliştirmek için Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan’ı kapsayan ayrı bir “C3+1” formatının başlatılmasının gerekli olduğuna inanıyor. Bu platform, diyaloğu derinleştirmek, altyapı projelerini desteklemek ve ABD ile ekonomik girişimleri koordine etmek için bir araç görevi görebilir ve potansiyel olarak “C5+1″i tamamlayabilir.

Ayrıca, C5+1 formatının on yıllık varoluş deneyimi, çatışma çözümü, bağların geliştirilmesi ve enerji güvenliğine odaklanan paralel bir iş birliği platformu oluşturmak için kullanılabilir. Gerekirse, her iki yapı da sekiz ülkeyi ve Amerika Birleşik Devletleri’ni kapsayan tek bir C8+1 formatında birleştirilebilir.

Bu yaklaşım, çıkarların dengesinin korunmasına, diplomatik manevralarda esnekliğin sağlanmasına ve ABD’nin Avrasya’da sistematik bir temelde hareket etmesine olanak tanıyacaktır: Orta Asya ile kaynaklar ve enerji konusunda, Kafkaslar ile barış inşası ve bölgesel bağlantı konularında ve tüm ülkelerle birlikte altyapı, ticaret ve tedarik zincirleri konusunda.

Share this content:

Yorum gönder