Araik Arutyunyan: Ermenistan’ın hedefi, herkesin kazandığı bir ortam yaratmaktır
Ermenistan Başbakanlık Ofisi Başkanı Araik Arutyunyan, “Barış İnşası ve Çok Taraflı İşbirliği” konferansına katıldı ve burada bir konuşma yaptı.
Konuşmasında, tartışmanın ana temasının, tüm devletlerin karşılıklı saygı ve eşitlik ilkelerine dayandığı, barışçıl, istikrarlı, güvenli ve ekonomik olarak birbirine bağlı bir bölge inşa etmeye yönelik Ermenistan Cumhuriyeti Hükümeti’nin siyasi rotasıyla tamamen uyumlu olduğunu vurguladı.
“Zor ve istikrarsız bir dünyada yaşıyoruz. Günümüzün zorlukları, güvenlik tehditleri, bölgesel çatışmalar, iklim değişikliği, tedarik zincirlerindeki aksaklıklar ve gıda güvenliği sorunları, dünya siyaseti ve ekonomisinin mantığını değiştiriyor. Bu koşullarda barışın sağlanması, her birimizin öncelikli hedefi ve görevi olmalıdır. Ermenistan Hükümeti, egemenlik, yargı yetkisi, toprak bütünlüğü, sınırların dokunulmazlığı ve güç kullanımının dışlanması ilkelerine dayanan barış ve yapıcı diyalog savunucusudur. Barışın alternatifi olmadığını ve sadece bir hedef değil, aynı zamanda sürdürülebilir kalkınmanın ön koşulu olduğuna inanıyoruz,” dedi Arutyunyan.
Ayrıca, 8 Ağustos’ta Washington’da Ermenistan ile Azerbaycan arasında barış ve devletlerarası ilişkilerin kurulmasına dair Anlaşmanın imzalanmasının dönüm noktası olduğunu ve sürdürülebilir barış ve karşılıklı güvenin yeni bir sayfasının açılması için gerçek bir temel oluşturduğunu ekledi.
“Bugün memnuniyetle belirtmek isterim ki, barış süreci sadece ideolojik değil, aynı zamanda pratik sonuçlar da vermektedir. Azerbaycan ve Türkiye sivil toplum ve medya temsilcilerinin bugün burada, bu platformda bulunması bunu açıkça göstermektedir,” diye düşünüyor Arutyunyan.
Onun sözlerine göre, Ermenistan’ın hedefi, herkesin kazandığı bir ortam yaratmaktır: Ermenistan, Azerbaycan, Türkiye, Gürcistan, İran ve tüm bölge.
“İletişim kanallarının rekabet değil işbirliği alanı olmasını hedefliyoruz. Bölgenin ablukasının kaldırılması, barışın sağlanması ve taraflar arasında açılan tarihi fırsatların tam olarak gerçekleştirilmesi, sadece bölgede istikrar ve barışı sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda halklar arasındaki bağların güçlenmesine ve ülkelerin ekonomik büyüme ile yatırım ortamının olumlu etkilenmesine katkıda bulunacaktır.”
Share this content:
								


                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
Yorum gönder