KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Selvi’nin Amerika’yı keşfi ya da Cumhurbaşkanına suikast olabilir mi?

Selvi’nin Amerika’yı keşfi ya da Cumhurbaşkanına suikast olabilir mi?

Hasan Oktay Hasan Oktay - - 8 dk okuma süresi
369 3

Hükümete yakın yazar Abdülkadir Selvi, bugünkü yazısında 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi sonrası yeni süreçte beliren 3 tehlikeyi yazdı. (Bkz. http://www.sondakika.com/haber/haber-abdulkadir-selvi-3-darbe-tehdidini-duyurdu-8699147/) Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Darbe tehlikesi henüz geçmedi” sözlerini köşesine taşıyan Selvi, yeni sürece ilişkin üç ayrı darbe tehdidi şöyle sıraladı: 1- FETÖ’nün Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik fedai eylemi ya da Mısır’da Enver Sedat, Hindistan’da İndira Gandi türü suikast girişimi. 2- 15 Temmuz TSK’da emir-komuta zincirine karşı FETÖ cuntasının bir darbe girişimiydi. Darbe gecesi Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları derdest edildi. Bu darbeye iştirak ettiği gerekçesiyle TSK’daki generallerin yüzde 44’ü tasfiye edildi. FETÖ’cüler tasfiye edildikten sonra bu kez NATO’cu generallerin oluşturduğu darbe tehdidi üzerinde duruluyor. 3- TSK’da deşifre olmayan FETÖ’cülerin başlatacağı yeni bir kalkışma sonucunda Türkiye’nin iç kargaşaya sürüklenerek dış güçlerin müdahalesinin sağlanması. (Bkz. http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/abdulkadir-selvi_615/3-darbe-tehdidi_40194010)

Gerek Abdülkadir Selvi gerekse ona bu bilgileri servis edenler aklınız başınıza yeni mi geldi? Deyim yerindeyse tam bir Amerika’yı yeniden keşfetme durumu! Neden mi? 11.12.2013’te 17 Aralık darbe girişiminden tam 6 gün önce “Cemaat neden istihbarat örgütü kurar?” sorusunu gündeme taşıdığımda, şimdi sözde iktidarın yanında saf tutan hülleciler, abidikçiler bu CIA projesi grup için bunlar hizmet ehli, gönül diliyle konuşuyorlar, bunları eleştirmeyin gayretullaha dokunur türünden safsatalarla halkımızın beynini ütülerken bendeniz çalakalem hedeflerini ve yömtemlerini yazıyordum. Sonuç olarak diyordum ki; “Barla’da zorunlu ikamete mecbur bırakılan Bediüzzaman Said Nursi’nin ilk talebelerinden Hulusi Yahyagil merhumun, Eğirdir Dağ Talimgâh Okulunda Yüzbaşı rütbesiyle askerlere gayri nizami harp eğitimi verdiği biliniyor. Üstadın kendisinin de Milis Albayı olduğu kayıtlı. Yani bakıldığında Risalei Nur hareketinin askeri bir disipline sahip olduğu görülür. Hatta risalelerde bazı misaller hep askeri terimlerle veya askerlik üzerinden verilir. Demek istediğim o ki aynı gelenekten gelen Fethullah Gülen cemaati, sadece Emniyette değil devletin bütün kurumlarında Türk Silahlı Kuvvetlerinden Milli İstihbarat Teşkilatına kadar aklınıza gelebilecek bütün kurumlarda kök salmış bir hareket. Kolay kolay geriletilemez, korkutulamaz, söküp atılamaz. Cemaat çok fazla zorlanırsa yeraltına iner, yani su üstüne fazla çıkmadan alttan alta hizmetlerini yürütür. Ama aklımın almadığı hangi Nakşi-Kadiri-Rüfai-Halveti-Mevlevi ya da Bektaşi tarikatının istihbaratı var? Bir cemaat neden istihbarat örgütü kurar, çalıştırır?” (Bkz. http://www.timeturk.com/tr/makale/omur-celikdonmez/cemaat-neden-istihbarat-orgutu-kurar.html)

Gelelim Selvi’nin iddiasının kaynaklarına, bu konuyu Türk basınında ilk kez gündeme şahsım getirdi. İki yıl önce güvenlik zaafına dikkat çektim. 05.02.2014’te “İndira Gandhi’yi yakın koruması öldürdü! Başlıklı yazımda bu konuyu işledim. İşte yazdıklarım; Koruma terörüne dikkat! Devlet başkanlarını ve üst düzey devlet görevlilerini korumakla vazifeli yakın korumaların zaman zaman korudukları şahıslara yönelik suikast düzenledikleri tarihen sabit. 20 Temmuz suikast girişimi olarak bilinen Hitler’e suikast girişimi, 20 Temmuz 1944’te Alman diktatör Adolf Hitler’e yönelik yapılan ve başarısız olan suikast girişimidir. Rastenburg yakınlarındaki Kurdun İni’nde (Wolfsschanze) gerçekleştirilen suikast girişiminde Albay Claus von Stauffenberg kilit bir role sahipti. Stauffenberg, konumu nedeniyle Hitler’e direkt rapor verebilme yetkisine sahipti. Bu suikast, Nazi rejimini devirmek için sarf edilen çabaların doruk noktasıydı. Başarısızlığı sonrasında, hem Kurdun İni’nde hem de Berlin’deki Bendlerblock’da 5 binden fazla kişi tutuklandı, 200’e yakın kişi de idam edildi.

Başkan John Fitzgerald Kennedy suikasti de yakın tarihte koruma terörüne örnek gösterilen olaylar arasında yer alıyor. Bu suikast; ABD’nin otuz beşinci başkanı olan John Fitzgerald Kennedy’in, 22 Kasım 1963 cuma günü saat 12.30’da Dallas’da öldürülmesi olayı .Bölge savcısı Jim Garrison’ın ortaya attığı iddiaya göre bu suikast, Pentagon, FBI, CIA ve Gizli Operasyonlar birimlerinin ortak bir suikastı organizasyonu formatında planlanmıştır. Jim Garrison; suikast ile birlikte başkan yardımcısının göreve atanması sebebi ile hükümete gizli bir darbe yapıldığını iddia etmiştir.

Şah sonrası İran’da, mevcut rejimle iktidar kavgasına giren Halkın Mücahitleri örgütünce siyasi suikastlar düzenlendi. İslam İnkılâbı ile ters düşen bu örgüt yönetim tarafından Halkın Münafıkları yaftasıyla itibarsızlaştırılmaya çalışıldı. Hatta merhum Ali Şeriati’nin eşi de bu örgüte mensuptu. İran’ın ikinci cumhurbaşkanı Muhammed Ali Recai, kendilerini “İslamcı Sosyalist” olarak tanımlayan Halkın Mücahitleri Örgütü’nün düzenlediği suikastla hayatını kaybederken, üçüncü cumhurbaşkanı olan şimdiki dini lider Hamaney de aynı örgütün gerçekleştirdiği başka saldırıda bir elini kaybetti. Bu saldırıyı gerçekleştirenler yakın korumalar içine sızmış örgüt militanlarıydı.

Yine yakın tarihte koruma suikastına maruz kalan ve hayatını kaybeden bir başka isimde Hindistan başbakanlarından İndra Gandhi. Hindistan birliklerinin Haziran 1984’te Sihlerin kutsal tapınağı olan Amritsar’daki Altın Tapınak’a (Harimandir) saldırmasıyla karışıklıklar doruğuna çıktı. Bu saldırı sırasında 500’e yakın Sih yaşamını yitirdi. Gandhi, bu olaydan beş ay sonra başbakanlık konutunun bahçesinde, kişisel koruması olan iki Sih’in açtığı yaylım ateşiyle vurularak öldürüldü. Ölümünden sonra oğlu Rajiv Gandhi başbakan oldu. Rajiv’in 1991’de suikasta kurban gitmesi üzerine parti yönetimini gelini Sonya Gandhi üstlendi…. Kurt dumanlı havayı severmiş. Allah korusun başka bir ülke gizli servisinin veya içerdeki taşeron örgütlerin düzenleyebilecekleri suikastlar, paralel yapının üstüne kalabilir. Paralel yapının böylesine bir olaya tevessül edebileceğine ihtimal vermemek ne derece doğru onu da bilemiyorum. Aman koruma terörüne dikkat..!” (Bkz. http://www.timeturk.com/tr/makale/omur-celikdonmez/indira-gandhi-yi-yakin-korumasi-oldurdu.html?

Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39
omurcelikdonmez@hotmail.com

İlgili Yazılar

3 Yorum

  1. metin hasırcı - -

    Bu
    Bu yazıda ihtimaller dile getirilirken umarım müessif bir saldırı vaki olmaz İnşaallah. Ne var ki,olmaz olmaz diye bir ihtimalde bahis mevzuudur. Tedbirlere riayet gerekir ve buna en çok riayet hedef alınan zat olmak mevkıindedir. Gerisi takdiri ilahidir. Derler ki,takdir tedbire gülermiş! Fiemanillah

  2. Hüseyin Ertaş - -

    Devler aklı zayıf biz de, her şey olabilir. Osmanlı bile birisi çok zenginlediği zaman devlete rakip olabilir diye müsadere işlemi yaparmış. Bizimkilerde ise, devlet neredeyse fetoye paralel hale gelmiş hala uyuyorlarmış.

  3. Sami Gören - -

    ABD’ye 85 – 86 koli belge vermek, Fetöyü vermemek için ” kıvırın ” demektir; bu arada Fetö eceli ile dahi ölse, ölümü şaibeli olacaktır …
    Türkiye – ABD 1949’da beri müttefik / stratejik ortak; O kadar belgeye gerek yok, 1-2 klasör belge yeterli ve ” ya ver ya da açıkça söyle ” dersin; vermezse / kıvırırsa, ilişkileri askıya alır, İncirlik’i kapatırsın… 15 Temmuz ve devamında görüldüğü üzere ” Bayrak – Ezan – Vatan – Özgürlük ve Bağımsızlık ” konularında iktidar + anamuhalefet + muhalefet konsensüs sağlanmış durumda; eğer gerekli – net tavır sergilenmez ise bir daha böyle konsensüs hayal olabilir; bu birlik ve beraberlik havasını bozmak ülekeye yapılacak en büyük kötülük olacaktır …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir