KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Rusya
  4. »
  5. Rusya, Karadeniz’de ne istiyor

Rusya, Karadeniz’de ne istiyor

Hasan Oktay Hasan Oktay - - 11 dk okuma süresi
571 0

Rusya, Karadeniz’de ne istiyor

Rusyasalihyılmaz, Karadeniz’i koruma altına alamaz ise Kafkasya’yı kaybedeceğini düşünmektedir. Rusya, SSCB sonrasında Balkanlar’ı kaybetti. Balkanlar üstünden Batı ile müzakere edemeyen Rusya, Karadeniz ve Ortadoğu üzerinden bunu yapmaya çalışıyor.
Tarihsel süreç incelendiğinde Karadeniz, Ruslar için sıcak denizlere önemli bir çıkış ve bölgede etkinlik kurmaya yönelik faaliyetlerin merkezi olmuştur. I. Petro ünlü vasiyetnamesinde Karadeniz kıyılarına yayılma ve buralarda tersane kurma düşüncesini gelecek kuşaklara miras bırakmıştır. Karadeniz’de etkili olma fikri Moskova’nın en önemli dış politika öncelikleri arasında yer almıştır. Montrö Boğazlar Sözleşmesi (1936) imzalanana kadar Rusya, Karadeniz’de kilitli kalma tehlikesini yaşamıştır. Montrö Sözleşmesi Türk Boğazlarından ticaret ve savaş gemilerinin geçişini düzenleyen temel belge niteliğindedir.
SSCB’nin dağılması sonrasında Karadeniz, jeostratejik ve jeopolitik acıdan büyük değişime uğramıştır. SSCB döneminde Batı’nın Karadeniz’deki tek müttefiki NATO üyesi olan Türkiye iken, sonrasında Bulgaristan ve Romanya’nın 2004’de NATO’ya ve 2007’de AB’ye katılmalarıyla Karadeniz, Batı’nın etki sahasına girmiştir. NATO’nun Karadeniz’e kıyısı olan Romanya, Bulgaristan gibi bölge ülkelerini de içine alacak şekilde genişlemesi Rusya’yı rahatsız etmiştir. Rusya bu duruma ekonomik ve askeri anlamda güçsüz olduğu 2008 yılına kadar tepki vermemiştir. 2008 yılında ise Gürcistan ile birlikte Karadeniz politikasını yeniden aktif hale getirmiştir.
Rusya, Karadeniz’le Kafkas ülkeleri arasında köprü konumunda olan Gürcistan’ın NATO üyeliğine sıcak bakmasını müdahale için görünmeyen sebep görmüştür. Rusya, Gürcistan’da ayrılıkçı hareketleri destekleyerek ülkenin NATO üyeliğini kilitlemiştir. Çünkü NATO’ya kabul için ülkenin sınır anlaşmazlıkları ve iç çatışmaları olmaması gereklidir. Rusya, Gürcistan’ın NATO’ya üyeliği halinde etkin olduğu Ermenistan’da ve Azerbaycan’daki gücünün giderek azalacağını düşünmektedir.
GÜRCİSTAN MÜDAHALESİ İLE SABOTAJ
Rusya, ABD’nin askeri gemilerinin Gürcistan ve Ukrayna limanlarına uğramasından rahatsızlık duymuştur. Rusya, ABD’nin Gürcistan’daki askeri varlığını artırarak burayı İran ile yaşayacağı bir gerilimde kullanabileceğini ileri sürmüştür. Rusya, 2008 Gürcistan müdahalesiyle NATO’nun genişleme surecinin hızla devam ettiği, ABD’nin Karadeniz’e kıyısı olan Romanya ve Bulgaristan’dan askeri üs taleplerinin bulunduğu süreci sabote etmiştir.
SSCB sonrasında Rusya, Karadeniz’de bölge dışı devlet ve uluslararası kuruluşların hâkim olmaya çalışmasını engelleme çabasına girmiştir. Romanya’nın Köstence Limanı’nı satın alma yoluyla bir deniz üssüne dönüştürmek isteyen ABD’nin politikaları Rusya’yı Ukrayna üzerine yoğunlaştırmıştır. Ayrıca Trabzon Limanı’nın İran’ın dünyaya açılan kapılarından birisi olması da Rusya’yı rahatsız etmiştir. Rusya, Karadeniz’deki dondurulmuş sınır sorunlarını (Moldova, Güney Osetya, Abhazya) yeniden alevlendirerek bölgeyi kanunsuz hale getirmeye çalışmıştır.
NATO’NUN ETKİNLİĞİ VE KIRIM İLİŞKİSİ
Rusya, ABD’nin Karadeniz politikasına karşılık Avrasya satranç tahtasında jeopolitik mihver olarak Ukrayna’yı görmüştür. Özellikle Kırım’daki Rus donanma üssü Karadeniz’in güvencesi olarak nitelendirilmiştir. Rusya, Ukrayna’nın NATO üyesi olması durumunda NATO ittifakının Rusya’ya sadece 1000 millik bir uzaklıkta olacağını düşünerek Kırım’ı işgal etmiştir. Rusya, 2042’ye kadar Ukrayna’da donanmasını bulundurmaya hakkı olsa da Ukrayna’nın NATO’ya üye olması halinde bunun geçersiz olmasından korkmuştur. Kırım, Rusya için adeta Karadeniz’deki “uçak gemisi” vazifesini görüyor. Ukrayna ile Rusya’nın ilişkilerinin gerildiği yıllarda Kırım’daki deniz üssünü kaybetme riski ile karşı karşıya kalan Rusya, Suriye’deki üssünün de Esed’in yıkılmasıyla kaybedileceği riskiyle karşılamıştır. Hem Kırım hem de Suriye’deki Tartus üssünün kaybedilmesi Rusya’nın deniz gücünün ve yıllarca hayalini kurduğu sıcak denizlere hâkim olma sevdasının sonu demekti. Rusya, Baltıklara çıkmasını engellediğini düşündüğü NATO genişlemesine Karadeniz’de Kırım’ı işgal ederek, Abhazya’nın bağımsızlığını tanıyarak ve güçlü bir filo bulundurarak cevap vermek istemiştir.
Ukrayna ve Kırım sadece Karadeniz’in güvenliği için değil aynı zamanda Rusya’nın doğalgaz sevkiyatı için hayati öneme sahiptir. Rusya’nın Karadeniz’e olan ilginin en büyük nedenlerinden birisi de hiç şüphesiz gaz ve petrol kaynaklarının bu bölgeden geçmesidir. Karadeniz, Hazar ve Rus petrol ve doğalgazının Avrupa’ya transit geçişi açısından önem taşımaktadır. Hazar’ın statüsü tartışmasının Azerbaycan ile Türkmenistan arasında bir boru hattı yapılabilmesine engel olduğu ve Türkmenistan’a İran üzerinden karadan erişebilecek bir boru hattı yapılamadığı takdirde Türkmenistan ve Orta Asya gazının Avrupa’ya iletilebilmesi Rusya üzerinden ve dolayısıyla Karadeniz ile mümkün olabilecektir. Rusya bu amaçla Güney Akım, Mavi Akım, Türk Akımı vb. projelerle Avrupa piyasasını tekeline almak istemektedir.
BATI İLE YENİ PAZARLIK ARAÇLARI OLUŞTURMA
Rusya’ya göre Karadeniz’in güvenliği aynı zamanda Kafkasya’nın da güvenliği, olarak algılanmaktadır. Rusya, Karadeniz’i koruma altına alamaz ise Kafkasya’yı kaybedeceğini düşünmektedir. Rusya, SSCB sonrasında Balkanlar’ı kaybetti. Balkanlar üstünden Batı ile müzakere edemeyen Rusya, Karadeniz ve Ortadoğu üzerinden bunu yapmaya çalışıyor. Rusya bunu yaparken Yakın Çevre Doktrini ile kendisini yakın çevresine hapsettiğinin farkında değil. Rusya’ya göre ABD, Türkiye ve AB, Karadeniz’de egemen olursa Kuzey Kafkasya üzerinden bölgedeki yerel çatışmalara müdahale edebilirler. Rusya’nın Karadeniz’de zafiyeti Kafkasya-Hazar-Orta Asya piyasalarının kaybedilmesi anlamına da gelecektir. Rusya, Karadeniz’de egemen olarak başta İran olmak üzere Hazar ve Orta Asya enerji hatlarının AB’ye ulaştırılmasını da engellemeye çalışmaktadır. Rusya, Kırım ve çevresini işgal ederek hem Türkiye’nin hem de ABD’nin kendisine karşı istihbarat operasyonları yapmasını engellediğini düşünmektedir. Rusya, ABD’yi Karadeniz’de kıyıdaş olmadığı halde askeri güç gösterme gayretiyle suçlasa da aynı durumun kendisi açısından Akdeniz’de geçerli olduğunu unutmaktadır. Çünkü Rusya’nın Akdeniz’de kıyısı olmasa da her türlü nükleer başlıklı gemiler de dâhil Akdeniz’de seyir etmektedir. Bu durum kendisi için en büyük çelişkidir.
PUTİN’İ ESİR ALAN İLKE
Rusya’nın saldırgan ve yayılmacı tutumu dolayısıyla Karadeniz’de hapsedilme tehlikesi hala geçerliliğini devam ettirmektedir. Uluslararası camia destek olduğu takdirde Montrö Sözleşmesi’nin yok sayılması veya Türkiye’nin savaş durumunu bahane ederek Boğazları kapatması muhtemeldir. Çünkü Montrö anlaşma değil sözleşmedir. Herhangi bir nedenden dolayı bozulması son derece kolaydır. 20 Temmuz 1936’da varılan Montrö anlaşmasıyla Boğazlar bölgesinin kontrolü Türkiye’ye bırakılmıştır. Buna göre:
1. Türkiye, geçişlerde sağlık denetimini öne sürerek tüm gemileri durdurabilir. Türkiye, düşmanlarına yardım taşıdığı gerekçesiyle istediği gemiyi savaş anında durdurma ve engelleme hakkına sahiptir.
2. Türkiye, Kilis’e atılan füzeleri gerekçe gösterip Suriye ile savaşta olduğunu ilan edip Rus gemilerinin Suriye’ye Boğazlar üzerinden malzeme dahi taşımasını engelleyebilir. Boğazlardan geçmek isteyen savaş gemileri, barış zamanında Boğazlardan geçişlerinden önce Türkiye’ye bilgi vermek zorundadırlar. Karadeniz devletleri 8 gün, Karadeniz’e kıyısı olmayan devletler ise 15 gün önceden ön-bildirimde bulunmalıdır. Türkiye, kendisini savaş durumunda ilan ederse savaşan devletlerin gemileri Boğazlardan geçemeyecektir. Türkiye savaşan bir taraf olduğundan savaş gemilerinin Boğazlardan geçişini dilediği gibi kendisi düzenleyebilir.
3. Türkiye, savaş halinde veya Türkiye’nin kendisini yakın bir savaş tehdidi karşısında hissettiği hallerde sivil gemiler bile Türk makamlarının gösterdikleri rotayı izlemek zorundadırlar. Türkiye, Suriye krizi sebebiyle bugün kendisini tehdit altında hissettiğini söylese, bir savaşa yakın olduğunu iddia etse, buna dayanarak Rusya da dâhil olmak üzere diğer ülke gemilerini engelleyebilir.
4. Türkiye’nin Suriye sebebiyle Boğazları kapatma hakkı vardır. Bu kararı uygulamak NATO desteği veya siyasi ve askeri gücüne güvendiğinde olasılıktır.
Günümüzde Rusya, Karadeniz bölgesindeki eski Sovyet cumhuriyetlerini kendi etki alanı içinde görmektedir. “Ukrayna’sız/Karadeniz’siz imparatorluk olamaz” ideolojisi Rusya’yı ve Putin’i esir almıştır.
Prof. Dr. Salih YILMAZ
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir