KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Robert Ford: ABD karşısında Çin’in diplomatik kazanımları

Robert Ford: ABD karşısında Çin’in diplomatik kazanımları

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 7 dk okuma süresi
249 0

ABD diplomasisi açısından Mart ayının ikinci yarısı başarılı değildi. 18 Mart’ta ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, Alaska’da iki üst düzey Çinli diplomatı ağırladı. Blinken, dünya medyasına Çin’in Sincan ve Hong Kong’a yönelik politikaları, Tayvan’a yönelik tehditleri ve Avustralya gibi ülkelere yönelik ekonomik baskısı gibi ABD’nin Çin’e dair şikayetlerini hatırlatmaya önem verdi.

Sonra, 25 Mart’ta Başkan Joe Biden, Çin’in dünyada lider bir güç olmasına izin vermeyeceğine söz verdi. Biden ve Blinken, Çin’e karşı bu güçlü tavrı benimsemeyi gerekli buluyor, çünkü Biden’ın göçmenlik yasaları reformu ve yeni altyapı inşasının finansmanı gibi öncelikleri için Kongre’deki Cumhuriyetçi oylara ihtiyacı var. Ayrıca, her ikisi de ABD’nin insan hakları ve demokrasiyi savunmasının dünyadaki Amerikan meşruiyetini korumak için hayati olduğuna inanıyorlar.

Öte yandan, Alaska’da Çin diplomatik ekibinin tepkisi öfkeli ve güçlü oldu. İlk olarak; Çin, ABD tarafını diplomatik protokolü ihlal ettiği için eleştirdi. Çin Dışişleri Bakanı, ABD’nin Çin’e yönelik yeni yaptırımlarının uygun ve yaraşır bir karşılama yöntemi olmadığını vurguladı. Ayrıca kendisi çoğu zaman yaptırımlara başvururken Çin’in ekonomik baskılarından şikayet eden Washington’u ikiyüzlü olmakla suçladı.

Çin Komünist Partisi Merkezi Komitesi Dışişleri Ofisi Direktörü Yang, ABD’nin uluslararası kamuoyunun resmi sözcüsü olmadığını, Washington’un rejimleri değiştirmeye yönelik müdahalelerini durdurması ve ülkesinde siyahi toplumun karşılaştığı sorunlar gibi insan hakları başarısızlıklarını reforme etmeye odaklanması gerektiğini vurguladı. Yang, Pekin’in ABD’nin “kurallarına dayalı uluslararası düzeni” reddettiğinin de altını çizdi.

Çin’in bakış açısına göre, bu sistem yalnızca az sayıda devletin ürünü. Bunun yerine Çin, merkezinde BM’nin bulunduğu uluslararası bir sistemi tercih ediyor.

Alaska’da Amerikan tarafına attığı tokattan sonra, Çin diplomasisi 23 Mart’ta Rusya ve Çin dışişleri bakanları arasında gerçekleşen görüşme ile bir başarı daha elde etti. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un kamuoyuna yaptığı açıklamalar Çinlilerin Alaska’da söyledikleriyle eşleşti.

Lavrov, BM’nin ülkelerin tek taraflı ekonomik yaptırım silahını kullanmalarını incelemek üzere özel bir soruşturmacı atamasına övgüde bulundu. BM’nin raporunun ABD’nin yaptırım politikasını eleştireceği neredeyse kesin.

Kişisel görüşüme göre, Çin ve Rusya, Güvenlik Konseyi bünyesinde veto hakkına sahip oldukları ve BM’nin beğenmedikleri herhangi bir adımını engelleyebilecekleri için BM’nin küresel sistemde merkezi bir konuma sahip olmasını istiyorlar. Nitekim Suriye meselesi, BM çatısı altında çalıştığında bir rejimin bir krizi nasıl yönetebileceğinin örneğidir.

Çin diplomasisi Rus tarafıyla görüşmesinden sonra artı puan kaydetmeye devam etti. Çin Dışişleri Bakanı 28 Mart’ta Ankara’yı ziyaret etti. Ardından Çin’in İstanbul’da bir yol projesi için 2 milyar dolarlık yatırım yapacağına dair haberler geldi. Bu bağlamda, Çin’in 2019 yılında istikrarsız Türk ekonomisine 1 milyar dolarlık finansman sağladığını ve Türkiye’nin bugün hala daha fazla yatırıma ihtiyacı olduğunu belirtmekte fayda var.

Washington, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın insan hakları ihlallerini eleştirip birçok kez yaptırım uygulamakla tehdit ederken, Pekin ona daha fazla finansman sağlıyor.

27 Mart’ta, Çin Dışişleri Bakanı Tahran’da, İran altyapısına 4 milyar dolarlık Çin yatırımı enjekte edilmesini sağlayacak uzun vadeli ikili iş birliği anlaşması imzaladı. Bu anlaşma, İran’ı devasa “Kuşak ve Yol” girişimine dahil edebilir. Çin ayrıca, 2015 nükleer anlaşmasına geri dönmeden önce Washington’un İran’a yönelik yaptırımları kaldırması gerektiği fikrine dayanan İran’ın pozisyonunu da desteklediğini açıkladı.

Ancak Çin hala iş başında. Çin Dışişleri Bakanı bu hafta bir dizi Körfez ülkesini ziyaret etmeyi planlanıyor. Pekin, Kovid-19 virüsüne karşı ürettiği aşıyı Bahreyn ve BAE gibi ülkelerde diplomatik bir araç olarak başarıyla kullanıyor. Buna karşılık ABD hiçbir ülkeye aşı ihraç etmedi ve Blinken henüz Ortadoğu’yu ziyaret etmedi. Çin, Körfez bölgesi ülkelerine yönelik bir başka mesajında, hükümetinin 6. yıllık konferansını Ekim ayında Dubai’de yapacağını duyurdu.

Çin’in Ortadoğu’daki başarısı, ABD’nin bölgedeki çabalarının önünde bir engel. Ancak bu, ABD’nin bölgedeki etkisinin azalacağı anlamına gelmiyor. Çinli bakanın Bahreyn ziyaretinden sonra ABD’nin deniz üssü orada kalmaya devam edecek. Washington ve Abu Dabi arasındaki ikili ilişkiler de iyi.

Beni burada asıl ilgilendiren Washington, Moskova ve Pekin arasındaki ilişkiler. Aslında, Biden’ın Rusya ve Çin’i Nisan ayında düzenlenecek iklim değişikliği konulu konferansa davet etmesine sevindim, çünkü 3 gücün iş birliği yapmanın yollarını bulması gerekiyor.

Gerçek şu ki, 3 ülkeden hiçbiri melek olarak tanımlanamaz, çünkü hepsi uluslararası politikanın zorlu oyununu oynuyorlar. Bununla birlikte, jeostratejik düzeyde ABD’ye karşı Rusya-Çin yakınlaşmasından endişe duyuyorum. Rusya’nın ekonomisi İtalya’nınkine eşdeğer olmasına rağmen, Rusya önemli bir askeri ve siber güç olmaya devam ediyor

Eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger 50 yıl önce Çin ile dolaylı bir ittifak kurmayı başararak Moskova’yı tecrit etmişti. Bugün ise ABD’nin Washington – Moskova – Pekin üçgeninde yaşadığı tecrit, en büyük iki hasmının çıkarına hizmet ediyor ve Çin de bunun farkında.

Robert Ford
ABD’nin Eski Şam Büyükelçisi
şarkulavsat

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir