KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. NAZIM HİKMET BAKÜ’DE NASIL KARŞILANDI

NAZIM HİKMET BAKÜ’DE NASIL KARŞILANDI

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 6 dk okuma süresi
385 0

Günümüz Türkiye’sinde ve Azerbaycan’ında ‘Aydın’ kavramı, aydınların gelişen toplumsal olaylara bakışı ve sergiledikleri tutum ciddi biçimde sorgulanmaktadır. Tartışmalar bizleri tarihe yine ve yeniden göz atma noktasına götürerek gerek Türkiye gerekse de Azerbaycan’da örnek aydınların rolünü yeni kuşaklara bir daha sunma fırsatını da sunuyor. Bu açıdan ünlü şair Nazım Hikmetin 1950-li yıllarda Bakü’ye gelişi ve toplumda ulusal bilincin yükselmesine yaptığı katkılar örnek teşkil etmektedir.
1950’li yıllarda Azerbaycan’da yeniden uyanmaya başlayan ulusal bilinç yıllardan beri yasaklanmış bulunan Türklük bilincinin dışavurumunu ortaya koymuştu. Bu bağlamda 1957 sonbaharında 1951 yılında Sovyetlere göç etmiş ünlü Türk şairi Nazım Hikmetin Bakü’ye gelişi Azerbaycan’da büyük coşkuyla karşılanmıştı. 18 Ekim’de Nazım’ın Bakü üniversitesinde konuşma yapmaya davet edilmesi öğrenci ve aydınlarımız için çok önemli bir olaya çevrilmişti. Üniversitenin toplantı salonuna Azerbaycan Meclis Başkanı, ünlü yazar Mirza İbrahimov ve popüler şair Süleyman Rüstem ile birlikte gelen Nazım Hikmet burada büyük coşkuyla karşılanmıştı. Nazım’ın gelişi onu gölge gibi takip eden istihbarat kurumları açısından da bir hayli ilginçti.

TÜRK ŞİİRİNİN PROMETHEUS’U

Üniversite rektörü Ord.Prof. Yusuf Mehmetaliyev açılış konuşmasında Nazım Hikmet’i selamlayarak onun Azerbaycan’a gelişini ‘büyük ve önemli olay’ olarak nitelendirmişti. Dil-Edebiyat fakültesi dekanı Prof.Dr. Ali Sultanlı ünlü şairin yaratıcılığıyla ilgili olarak salonda bulunanlara bilgi verirken şunu vurgulamıştı:’ Bugüne değin biz burada Nazım Hikmet gibi önemli bir misafiri ağırlamamıştık. Biz onu kendi öz sanatçımız ve şairimiz gibi severiz. Kalbi sadece mücadele aşkıyla, Türkiye’nin parlak geleceği namına atan Nazım Hikmet Türk şiirinin Prometheus’udur’. Prof.Dr. Sultanlının bu sözlerinden sonra salonda herkes ayağa kalkarak Nazım’ı alkışlamıştır.

Bulgaristan’dan gelip de Bakü’de eğitim gören Türk kökenli iki öğrencinin Nazım Hikmetin ‘Davet’ ve ‘Yürüyen adam’ şiirlerini Türkçe söylemeleri salonu daha da coşturmuş, Nazımsa öz ana dilinde okunan şiirlerinin etkisi altında gözyaşlarını tutamamış ve her iki öğrenciyi kucaklayarak bağrına basmıştır. Alkış sedaları altında kürsüye gelen Nazım Hikmet konuşmasında şöyle demiştir: ’Bugün benim ömrümün en mutlu günlerinden bir tanesidir. Bakü’ye gelmeyeli tam 30 yıl oldu. Şimdi Bakü’yü tanıyamıyorum. Yoldaşlar, siz çok mutlusunuz. Ben kendi Türkiye’mi de böyle görmek istiyorum’. Daha sonra Türkçe yaklaşık 10 şiirini okuyan Nazım Hikmet öğrencilerin sorularını cevaplandırırken bir öğrencinin ‘Azerbaycan dilini bilmeyen ya da bilip de bu dilde konuşmayan aydınla ilgili görüşünüz nedir?’ sorusunu yanıtsız bırakmıştır. Toplantı bitiminde Nazımın yanıtsız bıraktığı soruyu yüksek sesle tekrarlayan ünlü romancı ve Meclis Başkanı Mirza İbrahimov’un ‘Azerbaycan dilini bilmeyen veyahut bilip de bu dilde konuşmayan aydın –şerefsizdir’ –sözleri salondaki heyecan dalgasını ayyuka çıkarmıştır. 1958 yılında Baküye tekrar gelen Nazım Hikmeti genç besteci Arif Melikov ziyaret ederek onun ‘Bir aşk masalı’ piyesine bale yazmak isteğini ortaya koymuş, ünlü şairin ‘Gençtir, yazacak’- sözlerinden sonra Melikov ‘Aşk efsanesi’ balesini yazmıştır. Bale dünyanın 77 ülkesinin tiyatrolarında sahnelenmiştir.

SOVYET RAPORLARINDA VAR

1950-lerin ortalarından itibaren Azerbaycan’da Nazım Hikmete olan sevginin yükselmesinin başlıca nedeni onun komünist veya muhacir olmasında değil, bizzat kardeş Türk şairi olmasıyla direkt ilintiliydi. Bu durumu Sovyet istihbarat kurumlarının Nazımla ilgili en gizli raporlarında da görmekteyiz (O belgeleri de odatv.com okurlarıyla paylaşacağız). Onun Bakü’ye gelişinden kısa süre önce Azerbaycanlı bilim adamı Akper Babayev’in Moskova’da ‘Nazım Hikmet’ kitabı yayınlanmıştır. Nazımın Bakü’ye 30 yıl sonraki gelişi memleketimizin satılmış ve kendi lisanını konuşmaktan ar eden aydınlarının yüzünde tokat gibi patlamıştır.
Nazım Hikmetin Bakü üniversitesindeki konuşması ve Meclis Başkanı Mirza İbrahimovun ‘Azerbaycan dilini bilmeyen aydınlar- şerefsizdir’ –sözleri istihbarat birimlerince anında Moskova’ya ulaştırılmıştır. Nitekim 2 yıl sonra Kremlinden Bakü’yü teftişe gelen komisyon Mirza İbrahimov’un Bakü üniversitesinde Nazım Hikmetin öğrencilerle buluşmasında sarf ettiği sözleri de raporuna almış ve İbrahimov Meclis Başkanlığı görevinden uzaklaştırılmıştır. Türkiye’ye karşı propaganda sürecinde Nazım Hikmet gibi önemli bir insandan istifade etmeye çalışan Moskova’nın asılında bunu beceremediğini görmekteyiz. Onun karizmatik kişiliği ve özellikle Azerbaycan’da ona duyulan sevgi Kremlinin planlarını önemli ölçüde engellemiştir. Çünkü O bir aydındı ve aydınlık pozisyonundan hiçbir zaman feragat etmedi.
Prof.Dr. Cemil Hasanlı

Odatv.com

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir