KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Musul operasyonuna Türkiye’nin katılması neden istenmiyor

Musul operasyonuna Türkiye’nin katılması neden istenmiyor

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 7 dk okuma süresi
375 0

Musul’un, asrın en kanlı radikal terör örgütlerinden DAEŞ tarafından işgalinin üzerinden yaklaşık iki yıl geçti.
2014 yılı yaz aylarında bir gecede, Irak’ın en büyük ikinci kenti olan Musul’un, hiçbir direnme gösterilmeden ve tek bir kurşun atılmadan Irak ordusu tarafından DAEŞ’e terkedilmesinin sır perdeleri hala esrarını koruyor.
Musul’un DAEŞ’ten kurtarılması için bir yıldır yapılan hazırlığın ardından, büyük tartışmalar ve söz düelloları altında beklenen operasyon 17 Ekim’de saat 01.40 civarında başladı.
Operasyonun kilit ülkesi hiç şüphesiz Ortadoğu’yu savaş alanına çevirmeye kararlı olan ABD’dir.
Huzur ve güven getirmek vaadiyle işgal ettiği Irak’ı güvensiz bir coğrafya haline getiren ABD, DAEŞ’in kontrolüne girmesine göz yumduğu Musul’a şimdi bir kurtarıcı olarak girmeye çalışıyor.
Irak ordusu ve peşmerge güçleri ABD’nin yanında operasyona aktif olarak katılıyorlar. Koalisyon güçleri de her hâlükârda bu operasyonun arkasındaki büyük güçlerden.
Irak ordusunun yanında Musul’a hareket eden Şii Haşdi Şabi milisleri ise, Türkiye ve Musul’da yerel aşiretlerin tepkileri sebebiyle en azından bu operasyonda şimdilik görünmüyorlar.
Musul’un kurtarılması için, Kuzey Irak hükümeti ve Bağdat’ın davetiyle Türkiye de yaklaşık bir yıldır Musul’a 20 km uzaklıkta yerel güçleri eğiterek hazırlık yapıyor.
Türkiye, Musul’un kurtarılması için aktif olarak hem kendisi katılmak istiyor ve hem de bir yıldır eğittiği Haşdi Vatani adı verilen yerel güçlerin bu operasyonda mutlaka yer alması gerektiğini söylüyor.
Mesele de zaten burada başlıyor. Hem ABD ve hem de Irak otoriteleri Türkiye’nin Musul operasyonuna katılmasını açıkça istemiyorlar.
Irak Başbakanı İbadi “Türkiye’nin operasyona katılmasına izin vermeyeceğiz” derken ABD de her vesileyle bu görüşü seslendiriyor.
Erbil – Musul hattında yaşayan aşiretler ise “ahmakça davranmakla” suçladıkları Bağdat’ın aksine Türk hükümetine teşekkür edilmesi ve Şii Haşdi Şabi örgütünün Musul’a yaklaştırılmamasını istiyorlar.
Hatta Erbil’de toplanan aşiretler “Türkiye’nin sonuna kadar yanındayız ve Musul’a, İran’a Bağlı Şii silahlı örgütlerin girmesine asla izin vermiyoruz” diyerek de dayatmalara aleni meydan okumaktalar.

Şii Haşdi Şabi milisleri

Haşdi Şabi örgütü, Iraklı Şii milislerden oluşuyor. Tamamı Sünni Türk, Arap ve Kürtlerden oluşan Musul’a bu milislerin getirilmek istenmesi, ABD’nin bir dayatmasıdır.
Çünkü Şii milislerin bu bölgeye gelmesi ile çoktandır arzulanan Sünni – Şii çatışmasının önü açılmış olacaktır.
Bu milislerin Musul operasyonuna entegre edilmesine en büyük tepkiyi elbette Türkiye göstermektedir.
Kuzey Irak Kürt yönetimi ve Bölgede yaşayan aşiretler de Haşdi Şabi milislerinin operasyona katılmalarına şiddetle karşılar.

Haşdi Vatani güçleri

Musul ve çevresinden toplanan ve Türkiye’nin bir yıldır eğittiği yerel güçlerdir. Bu güçler tamamen bu amaçla bir yıldır hazırlık yapmaktadırlar.
Türkiye, Kuzey Irak yönetimi ve bölgede yaşayan aşiretler yerel insanların oluşturduğu bu güçlerin operasyona katılmasını istiyorlar.

ABD ne yapmak istiyor

Amerika’nın gerek Irak ve gerekse Suriye’ye yönelik politikaları maalesef bölgeye huzur ve sükûnu getirecek perspektiften uzak bulunuyor.
Son yıllarda geleneksel stratejik ortağı olan Türkiye ile gittikçe mesafeyi aralayan bir politika izleyen ABD, bölgede yeni ortaya çıkan marjinal gruplarla ittifak içine girmiş durumda.
Gerek Suriye’de ve gerekse Irak’ta ortaya koyduğu politikalarla ABD, Ortadoğu’nun tamamında istikrarsızlık ve kaosun devam etmesini arzulamaktadır.
Suriye’de altı yıldır izlediği politika ve Musul operasyonuna hazırlık sürecinde sergilediği davranışlar bunu göstermektedir.
Bu nedenle, Türkiye’nin Musul’dan uzak tutulması ABD’nin temel politikasıdır. Bu zamana kadar da bu politikasında başarılı olmuştur.

Türkiye’nin Politikası

Türkiye, her halükarda Irak’ın toprak bütünlüğünden yanadır. Suriye’de olduğu gibi Irak’ta da hayatın normale dönmesi Türkiye’nin arzuladığı bir gelişmedir.
Bölgede mezhep savaşlarına meydan vermemek için kesinlikle Şii milislerin Musul’a yaklaştırılmaması gerekmektedir.
DAEŞ bölgeden temizlenirken yerel güçlerin bu operasyonda yer alması zaruridir. Yani yerel halkın her halükarda söz sahibi olması gerekir.
Musul, asırlardan beri Sunni Türk, Arap ve Kürtlerden oluşmaktadır. Bu doğal yapıyı bozacak bir müdahalenin önü alınmaz, karışlıklılara sebebiyet vereceğinden bu tür girişimlere izin verilmemelidir.
Türkiye bu harekâtta yer almaya kararlıdır. Tarihi- kültürel bağların yanında, sınırı olması sebebiyle her ülkeden daha çok Musul’da olmayı kendine hak görmektedir.

***
Asırlardır Müslüman bir coğrafya olan Musul, 1517’den 1918 yılına kadar yani 401 yıl Osmanlı idaresinde kalmıştır.
Misak’ı Milli’nin bir parçası olarak görülen Musul’a kayıtsız kalmak elbette Türkiye’nin yapmaması gereken bir şeydir.
Amerika’dan, Almanya’dan, Fransa’dan, İngiltere’den veya diğer Avrupa ülkelerinden evvel Türkiye’nin Musul’un yanında olması bir görevdir.
Cumhurbaşkanımızın da dünyaya ilan ettiği gibi Musul için Türkiye’nin elbette B ve C planları vardır ve olmalıdır.
İstikrar ve huzur ortamının oluşması temel politikası olduğu için, kaosun devam etmesini isteyenler, Türkiye’nin Musul operasyonunda olmasını istememektedirler. Osman Köse

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir