Siyasette dost yoktur, çıkarlar vardır” şeklindeki eski gerçeğin yeniden ifade edilmiş bir teyidi yakın zamanda Suriye’den geldi. Suriye’nin yeni Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra, bu hafta Washington Post’a (WaPo) verdiği demeçte, 10 yıldır Suriyeli sivilleri acımasızca bombalayan ve Suriye şehir ve kasabalarını yok eden Rusya ile işbirliğinin devam etme olasılığı hakkında konuşurken, “Siyasette kalıcı düşmanlık yoktur” dedi.
Suriye’nin, Kremlin ile yapılacak herhangi bir anlaşmanın kendi çıkarlarına uygun olması koşuluyla Rusya’nın Akdeniz kıyısındaki Hmeymim Hava Üssü ile Tartus Deniz Üssü’nü elinde tutmasına izin vermeye açık olduğunu söyledi. Rusya, Suriye’ye gerçekten ihtiyaç duyduğu bir şeyi sunabilirse bu üsleri elinde tutma şansına sahip. Görünen o ki, Moskova’da saklanan eski diktatör Beşşar Esad’a, yıkılan şehirler için tazminat ve insani yardım gönderiliyor.
Ebu Kasra, Moskova ile ilişkilerin yeniden kurulabileceğini ancak “öncelikle Suriye’nin çıkarlarına, sonra da [Rusya’nın] çıkarlarına uygun olması gerektiğini” söyledi. Suriye’nin fiili lideri Ahmed eş-Şara’nın, Ocak ayı sonlarında Rus heyetiyle yaptığı toplantıda Esad’ın iadesini isteyip istemediğini doğrudan doğrulamayı reddetti. Ancak Esad’ın hesap vermesi konusunun gündeme geldiğini belirten Bakan, şunları kaydetti: “Beşar Esad Rusya’ya gitmeye karar verdiğinde Ruslarla bir anlaşmaya varamayacağımızı düşünüyordu” diye ekledi.
Times of Israel ve Reuters daha önce Eş-Şara’nın Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov ile yaptığı görüşmede Esad ve yakın yardımcılarının iadesini talep ettiğini bildirmişti. O dönemde görüşmelerden somut bir sonuç çıkmamış, Bogdanov görüşmenin ardından görüşmelere devam edileceğini açıklamıştı.
Ve şimdi Ebu Kasra, önceki rejim döneminde oluşturulan ittifakları yeniden gözden geçirirken yeni ittifaklar kurmayı amaçlayan yeni Suriye hükümetinin pragmatik yaklaşımını dile getiriyor. Aynı zamanda, Rus süngüleriyle bir arada tutulan Beşşar rejimini deviren yeni Suriye hükümetine yönelik Rusya’nın tutumunun “önemli ölçüde iyileştiğini” kaydediyor.
Şam’ın Moskova’nın taleplerini “ağırlıklı değerlendirdiğini” kaydeden yetkili, bunun yeni Suriye hükümetinin parçası olan eski isyancıların ruh halinde keskin bir değişime işaret ettiğini söyledi.
40 yaşındaki Ebu Kasra, Pazar günü Şam’da verdiği kapsamlı röportajda, Suriye’nin yeni askeri ve siyasi ortaklıklar kurma çabalarını, ABD destekli Kürt güçleriyle görüşmelerini ve iç savaş sırasında çoğalan çok sayıda silahlı grubu tek ve birleşik bir komuta altında toplamaya yönelik iddialı planlarını anlattı.
Washington Post, ülkenin birçok askeri grubunu farklı birimlere ayırmak, yemin ettirmek ve ülkenin Savunma Bakanlığı komutası altına sokmakla görevli adamı, “Eğitimli bir ziraat mühendisi olan Ebu Kasra, Esed’in ordusunda üst teğmen rütbesine kadar yükseldikten sonra isyancılara ve eski bir El Kaide kolu olan Nusra Cephesi’ne katıldı.” şeklinde tanıtıyor. Ebu Kasra’nın bakanlığı parçalanmış orduyu yeniden inşa etme gibi muazzam bir görevi üstleniyor. Yaklaşık 100 Suriyeli silahlı grup, Savunma Bakanlığı himayesine girmeyi kabul etti. Ancak bunların devlet kontrolüne alınmasına direnen bazı gruplar da var.
Suriye’nin ayrıca birçok ülkeyle savunma anlaşmaları yapmayı düşündüğünü ve askeri üslerinin statüsü konusunda ABD ve Türkiye ile hassas görüşmeler yürüttüğünü belirten yetkili, Ankara ile yapılacak yeni askeri anlaşmaların ülkedeki Türk askerlerinin azaltılmasını veya “yeniden konuşlandırılmasını” içerebileceğini söyledi.
ABD’nin ülkenin kuzeydoğusunda askeri varlığını sürdürüp sürdürmeyeceği konusunun “tartışıldığını” söyledi. Ebu Kasra, görüşmelerle ilgili olarak, “Herkes Trump’ın iktidara gelmesini bekliyordu ve bu konunun ABD yönetimi ile yeni Suriye hükümeti arasında görüşülmesi için biraz zamana ihtiyacı var” dedi.
Türkiye, şimdiye kadar IŞİD’e karşı mücadelede Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) destek vererek asker varlığını açıklayan ABD’nin, Suriye’deki küçük askeri birliğini çekmesine yardımcı olma görevini üstlenmiştir. Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Pazar günü yaptığı açıklamada, Türkiye, Suriye, Irak ve Ürdün’ün IŞİD’in kalıntılarıyla mücadele etmek için birleşebileceğini ve bunun ABD’nin SDG ile bağlarını koparmasına olanak tanıyacağını söyledi. Türkiye, çoğunluğu Kürtlerden oluşan savaşan güçleri kendi toprakları için bir tehdit olarak görüyor.
İki ay önce iktidarı ele geçiren eş-Şara, Suriye topraklarının yaklaşık yüzde 25’ini oluşturan Kürt kontrolündeki bölgeleri geri almaya kararlı. Ebu Kasra, görüşmelerin detayları hakkında yorum yapmayı reddetti ancak sorunun diplomatik yollarla çözüleceğine inandığını söyledi. Hükümet, SDG’nin Savunma Bakanlığı ile tek blok halinde birleşme önerisini reddetti.
Ebu Kasra, El-Şara’nın amacının bölgenin Şam’ın kontrolü altına girmesini sağlamak ve bölgedeki binlerce IŞİD militan grubunun tutuklu bulunduğu hapishanelerin SDG tarafından değil, hükümet tarafından kontrol edilmesini sağlamak olduğunu söyledi. “Askeri çözüm her iki tarafta da kan dökülmesine yol açacaktır… Bizim değerlendirmemize göre çözüm barışçıl olacaktır. “Askeri çözüme yanaşmıyoruz” dedi. Ancak, ordusunun “her türlü senaryoya” hazırlıklı olduğunu da sözlerine ekledi.
Rusya ise Suriye’deki çok sayıda üs ve karakoldan, Tartus ve Lazkiye’deki iki nokta hariç, askerlerini ve varlıklarını çekti. Rusya için stratejik açıdan büyük önem taşıyorlar; özellikle de Moskova’ya Akdeniz’de gözde bir liman sağlayan deniz üssü. Ancak ilk adım çoktan atıldı: Suriye, geçen ay Tartus limanının ticari bölümünün yönetimi için bir Rus şirketiyle yaptığı sözleşmeyi feshetti ve Rus askeri varlığının geleceği hala belirsizliğini koruyor. Büyük olasılıkla, Rusya’nın Moskova’ya sığınan kanlı diktatör Beşşar Esad’ı iade etme konusunda anlaşmasına ve Kremlin’in teklif edeceği tazminat miktarına, Rusya’nın Suriye’nin yeniden inşası ve restorasyonuna katılmasına bağlı.
Bir avuç Suriyeli isyancı tarafından yere serilmiş olan Rusya, şimdi diz çökmüş, onlardan af diliyor ve en azından onlara Akdeniz’e erişim imkânı verilmesi için yalvarıyor. 28 Ocak’ta Şam’daki cumhurbaşkanlığı sarayında, on yıldır Rus hava saldırılarından sağ kurtulan isyancı lider ve şimdi yeni Suriye’nin lideri Ahmed eş-Şara ile yapılan görüşme, elbette Rus heyeti için aşağılayıcıydı. Hesap günüydü. Ama bu yol uzun ve zahmetlidir. Suriye’deki yeni hükümet zorlu ve uzun müzakerelerle karşı karşıya ve bu müzakereleri kimin kazanacağını kestirmek zor. “Kendi üslerini terk etmeyen” Moskova, askeri üslerini kurtarmak için Suriye’nin bütün koşullarını kabul edebilir; belki Esad’ın iadesi hariç. Bu, yeni Suriye hükümeti için Esad’ın cezalandırılmasını talep eden halk arasındaki bir otorite sorunudur.
Ancak üslerin kaderi konusunda müzakereleri uzatmak Moskova’nın çıkarınadır; mümkün olduğunca uzun süre dayanmak ve Esad rejiminin devrilmesinden hemen sonra Suriye’yi terk etmemek suretiyle imajını korumaya çalışmaktadır. Ve müzakere yeteneği pragmatizmi ve garip bir şekilde fırsatçılığı gösterir. Putin, Suriye halkına insani yardım ulaştırmak için Rus üslerini kullanma teklifinde bile bulunmuş, BM Büyükelçisi Vasili Nebenzya ise Rusya ile Suriye arasındaki dostluğun “hiçbir rejimle bağlantılı olmadığını” belirtmişti. Bunun doğru olup olmadığını zaman gösterecek…