Şimdi yükleniyor

Mehmet BOZKUŞ: Kriz, Kaos, İstikrar ve Güç Ekseni – 17

KÜRESEL GÜÇ DENGELERİNİN YENİ EKSENİ: RUSYAUKRAYNA

SURİYE DENKLEMİNDE TÜRKİYERUSYA İLİŞKİLERİ, ÇİN’İN YÜKSELİŞİ, BATI İÇİN RİSKLER, ORTA DOĞU YANSIMALARI VE TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATININ STRATEJİK ROLÜ

Çok kutuplu yeni dünya düzeni 21. yüzyılın ikinci çeyreğine yaklaşırken küresel sistem, artık tek kutuplu 1945 sonrası düzen gücünü ve yaptırım  etkinliğini kin ve nefrete kapitalist ve emperyalist hegemonyasından çıkış yollarına doğru adım alırken çok kutuplu bir denge modeline

yeni güç merkezlerinin yol almaya başladığı döneme geçmiştir.

Rusyanın Ukraynaya müdahalesi, Çinin Asya-Pasifikteki stratejik yayılımı, Orta Doğudaki enerji rekabeti ve Türk Devletleri Teşkilatı’nın yükselen Avrasya vizyonu, yeni bir jeopolitik haritanın habercisidir. AB ve ABD var olan güçlerini korumak için mücadeleyi 20. yüzyılın kurum ve kuruluşları üzerinden devam ettirmek istedikleri görülmekte bunun içinde kriz ve kaosla beraber yaptırım güçlerini birbirlerine karşı da çekinmeden uygulamaktan geri kalmamaktadırlar.

Türkiye, bu tablo içinde hem NATO üyesi Batılı müttefik hem de Avrasya güçleriyle diplomatik köprü rolünü aynı anda sürdürmektedir. Bu, Türkiyeyi klasik bölgesel güç olmaktan çıkarıp merkez ülke konumuna taşımaktadır.

RusyaUkrayna Savaşı: Batı’nın Zayıflayan Hegemonyası

1. Rusyanın Güvenlik Kaygıları ve Yeni Hedefleri

Rusya, Ukrayna üzerinden NATO genişlemesine askeri tepkivererek aslında Batı’ya stratejik meydan okuma başlatmıştır. Putinin 2007 Münih Güvenlik Konferasındaki konuşmasında Batı’ya verdiğiniz hiçbir sözü yerine getirmediklerinden dolayı güvenilmez olduklarını ortaya koyarak Rusya kendi beka ve güvenliğini sağlamaktan çekinmeyeciğini  ifade etmiştir. Bu durum Batı için pek de dikkate alınmamış ve Batı her zaman ki politikalarıyla kendi süreçlerine devam etmişlerdir.

Batı kendi çıkar menfaatleri için birbirlerine karşı savaş açmaktan  çekinmeyen sadece kendilerini düşünen anlayış politikalarının sonunun gelmesi ve Avrupanın Rusya tehdit ve riski ile karşı karşıya kalmalarına neden olmuştur.

Ukrayna ve Rusyanın zayıflatılma ve zenginliklerini paylaşma ile Çini hedefleyenler hiç beklemedikleri bir Rusya ile karşı karşıya kalmışlardır. Rusyanın amacı, yalnızca Kievi değil, Batı’nın küresel düzen dayatmasını da sınırlandırmaktır.

2. Türkiyenin Denge Rolü

Türkiye, bu süreçte bölgesel ve küresel ölçekli bir vizyon ortaya koymuş Karadenizin güvenliği ve savaşın farklı bölgelere sıçramasını önleme ve İstanbul görüşmeleriyle savaşı sona erdirme hamlelerini ortaya koymuş ve iki tarafın üzerinde uzlaştıkları İstanbul Metni ile savaşın bitirilmesi adımlarını atmıştır. Güvenilmez ve savaşın devam etmesini kendi çıkarları için uygun gören Batı savaşın devam etmesi yönünde Ukraynaya baskı ile günümüze kadar gelinmiştir.

Türkiye Batı’nın ve ABD giremediği Karadeniz coğrafyasına Montrö Sözleşmesini aktif biçimde uygulayarak Karadenizde istikrarın anahtarı olmuş; aynı zamanda Tahıl Koridoru Anlaşması ile diplomatik çözüm üretme kapasitesini kanıtlamıştır.

Türkiye, hem Ukraynanın toprak bütünlüğünü savunmakta hem de Rusya ile ekonomik ve enerji işbirliğini koruyarak bağımsız bağlantısız dış politika modelinin tipik örneğini vermektedir.

3. Suriye Denklemi: Çatışma Alanından Stratejik İşbirliğine

Suriye sahası, TürkiyeRusya–İran üçlüsünün Astana Süreci ile kontrol altına aldığı karmaşık bir denklem haline gelmişti.

Türkiye, güney sınırında terör koridorunu engelleme hedefini korurken; Rusya, Esad rejiminin güvenliğini sağlama ve ABD etkisini sınırlama amacıyla hareket etmektedir.

Bu süreçte:

İdlib ve Tel Rıfat bölgeleri rekabet alanı,

Enerji, ticaret ve savunma başlıkları ise işbirliği zemini oluşturmuştur.

Suriye krizi artık bir jeopolitik pazarlık masasına dönüşmüş, Türkiye burada hem Batı’yla hem Rusya–İran bloğuyla eşzamanlı diplomasi yürüten bölgesel denge gücü olmuştur.

Suriyede değişen dengeler İsrail ve terör örgütlerini son derece rahatsız ederken, Suriye yeni yönetiminin Türkiye ile beraber yol alması Türkiyenin Suriye yönetimine toprak bütünlüğünden,kalkınmasına kadar bir çok alanda yapılan ve yapılacak olan stratejik işbirliği ile Suriyenin üniter yapısı,beka ve güvenliği,terör odaklarıyla mücadelesi dış güçleri Suriye sahasında çekilmesi ve yeni yönetimin 58 yıl sonra BM kürsüsünden Suriye lideri Ahmet El Şaranın konuşması ile hem güç hem meşruiyet kazanması önemli bir kazanım olarak Suriyenin geleceğinin şekillenmesinde kabul edilebilir bir dönemin başlaması anlamında çok manidar olmuştur.

Çinin Yükselişi: Asya-Pasifikten Avrasyaya Uzanan Stratejik Yayılım

1. Kuşak ve Yol Girişimi  ve Türkiyenin Orta Koridoru

Çinin 2013te başlattığı Kuşak ve Yol Girişimi , Avrasya kıtasını kara ve deniz yollarıyla yeniden bağlamayı hedeflemektedir.

Türkiyenin Orta Koridor Projesi, Çinin Yeni İpek Yolustratejisiyle birleştiğinde, Türkiyenin lojistik merkez ülke konumunu güçlendirmektedir.

Rusya Ukrayna savaşı sonrası orta koridorun giderek artan önemi ortaya çıkmaya başlamış ve güvenli bir ticaret yolu olarak görülmesiyle de bölgenin top yekün kalkınması için önemli bir kazanım olması yönünde yatırımlarla desteklenmeye başlanmasıdır.

Bu, aynı zamanda Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) üyeleriyle Türk dünyasının ulaştırma entegrasyonu açısından da stratejik bir altyapı oluşturur.

2. ÇinRusya Ekseninin Yükselişi

Batı dünyasının emperyalist politikaları Rusya ve Çinin düşman olarak görülmesiyle beraber ortaya çıkan süreçte Rusya Ukrayna Savaşı sonrası Batı yaptırımları, Başkan Trump’ın yeni ABD modeli ile güçlü ve üretim merkezi ABD yaratma politikası gümrük vergilerini dünya ticaret yapılanmasının dengesinin bozacak şekilde tehdit ve güç malzemesi olarak kullanmaya başlaması Pekin ve Moskovayı daha da yakınlaştırmış; enerji, finans ve teknoloji alanlarında doğal ortaklıkyaratmıştır.

Ancak Çin, bu ilişkide denge politikası izlemekte; Batı pazarlarını kaybetmeden küresel ekonomik liderliği hedeflemektedir. Bu durum, ABD ve AB için uzun vadeli hegemonya kaybı riskini beraberinde getirir.

AB ve ABD İçin Riskler: Kırılgan Enerji, Zayıflayan İttifaklar

1. Enerji Güvenliği

Avrupa, Rus gazına bağımlılığını azaltmak için LNG ve Doğu Akdeniz seçeneklerine yönelmiş; ancak bu süreç maliyetleri artırmış ve sanayi rekabetçiliğini düşürmüştür.

İhtiyaçlarının çoğunun ABD kaynaklı ürünler üzerinden yüksek maliyetli olarak karşılamaya başlamalarıyla Avrupanın 21.Yüzyılda güç merkezi konumu ekonomik olarak büyüklüğü ve güvenlik risklerini de beraberinde getirmeye başlamıştır.

Türkiyenin enerji transit ülke konumu bu noktada AB için stratejik zorunluluk haline gelmiştir.

2. ABDnin Küresel Baskı Sorunu

ABD, Pasifik ve Avrupa cephelerini aynı anda yönetmekte zorlanmakta; bu da çok cepheli stratejik yorgunluk yaratmaktadır.

ABDnin içinde bulunduğu büyük ekonomik borç yükümlülüğü , güvenlik maliyetleri,savunma sanayisinini ihtiyaç duyduğu nadir toprak elementlerinden nihai ürüne dönüştürülen ürünlerde Çine bağımlı hale gelmesi büyük riskleride ABD için beraberinde getirmekte bu durum karşısında ABD kendine çıkış yolları aramak için Başkan Trump’ın izlediği politik süreçlerde içerideki siyasi çekişmeleri beraberinde getirirken yaklaşan kongre ve senato seçimleri Trump ABD siyasetinde geleciğini şekillendirme de stratejik bir konuma gelmesine neden olmaktadır.

Washington, QUAD ve AUKUS ile Asyada Çini çevrelemeye çalışırken; NATO aracılığıyla Rusyayı bastırmakta ama iki cepheli bu strateji uzun vadede sürdürülebilir görünmemektedir.

Orta Doğu Yansımaları: Yeni Bloklaşmaların Coğrafyası

RusyaUkrayna savaşı İsrail Filistin Savaşı ve Gazze süreci ve Batı–Doğu rekabeti, Orta Doğuda güç boşluğu yaratırken bu durum yeni ittifaklar doğurmuştur.

İran, Rusya ve Çin eksenine yaklaşırken; Suudi Arabistan ve BAE, ABDden stratejik mesafe alarak Çinle ticari ve güvenlik ilişkilerini derinleştirmiştir.

İsrail, Gazzedeki saldırılarıyla küresel meşruiyetini yitirirken, Çin ve Rusya bölgede arabulucu diplomasiile yeni zeminler kazanmaktadır.

Türkiye ise bu tabloda, Filistin davasını diplomatik zeminde güçlendirerek İslam dünyasında moral liderlik iddiasını sürdürmektedir. Mısırda ateşkes süreci ile Türkiye bir kez daha bölgesel ve güç ve küresel güç konumuna ulaştığı, istikrarlı politikaları ile ne kadar etkin rol aldığını göstermektedir.

Türk Devletleri Teşkilatı (TDT): Yeni Avrasyanın Jeopolitik Omurgası

1. Türk Dünyasının Ekonomik Entegrasyonu

Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Türkiye arasında kurulan K.K.T.C. ve Macaristan’ın gözlemci üye ülke statüsünde olduğu TDT, Avrasyanın merkezinde enerjiden,siyasete,ve güveliği kadar yeni bir güç hattı inşa etmektedir.

Enerji, ulaştırma, savunma sanayi, dijital dönüşüm ve tarım alanlarındaki ortak girişimler; Türk dünyasını Batı ile Doğu arasında stratejik eksen haline getirmektedir.

Dünyanın yeniden şekillenme sürecinde Kafkasyaya hakim olanların dünyayı yönetmekle muktedir oldukları gerçeğini gördüğümüzde TDT gelecek için bir güç merkezi ve karar coğrafyası olduğudur.

2. TDT ve ÇinRusya Dengesinde Türkiyenin Rolü

Türkiye, hem Çinin Orta Asya politikalarına hem Rusyanın Avrasya Ekonomik Birliği girişimine denge unsuru olarak yaklaşmakta;

TDT üzerinden Orta Asyayı ekonomik bağımsızlık ve siyasi denge eksenine taşımaktadır.

Bu teşkilat, gelecekte sadece kültürel bir birlik değil; jeoekonomik ve jeopolitik bir blok haline gelecektir.

Asya-Pasifik Yaklaşımı: Küresel Rekabetin Yeni Sahnesi

Asya-Pasifik bölgesi, Çinin merkezde olduğu; ABDnin G.Kore, Japonya, Hindistan ve Avustralyanın karşı denge kurmaya çalıştığı yeni Soğuk Savaş sahnesidir.

Bu rekabet, sadece askeri değil aynı zamanda yapay zekâ, enerji, deniz ticareti ve yarı iletken teknolojileri gibi stratejik alanlarda sürmektedir.

Türkiyenin burada rolü, Asya merkezli güçlerle diplomatik yakınlaşma (örneğin Şangay İşbirliği Örgütü diyaloğu) ve Batı ile savunma koordinasyonu arasında dengeyi koruyabilmektir.

Türkiyenin Yükselen Stratejik Merkez Rolü

Yeni küresel denklemde Türkiye:

Diplomasi ve Savunma Sanayisinde ulaştığı güç konumu

Dünyanın her noktasındaki sorunlara çözüm odaklı yaklaşım politikası,

İnsani kaynaklı diplomatik girişim süreçleri,

Diplomatik güvenilir ülke konumuna gelmesi,

Tehdit değil caydırıcı güç merkezi olması,

Batı’nın güvenlik mimarisinde vazgeçilmez,

Doğunun enerji ve ticaret koridorlarında merkez,

Türk dünyasında birleştirici lider,

Orta Doğuda istikrar arabulucusu,

Asya-Pasifik ekseninde ise dengeleyici güç rolüyle öne çıkmaktadır.

Bu tablo, 21. yüzyılın ikinci yarısında Türkiyenin merkez ülkestatüsünü kurumsal hale getirmesinin önünü açmaktadır.

RusyaUkrayna ve Suriye denklemleri, Türkiyenin dış politikasında denge bağımsızlıkbölgesel liderlik-küresel güç dörtgenini kalıcı hale getirmiştir.

Türk Devletleri Teşkilatı ve Asya yönelimli politikalar ise bu yeni küresel düzenin Türk eksenli jeopolitik mimarisini şekillendirecektir.

Türkiye, tarihsel devlet aklıyla hareket eden insanlık adına yaşanılan sorunlara balış açısı ile yeni bir vizyon ile süreci medeniyet restorasyonu ile birleştirerek İnsanlık için barış huzur kalkınma ve refah modeli ile değer bütünlüğü oluşturma politikası içindedir.

Bu restorasyonun mimarı, milletin iradesi; mühendisi, devletin aklıdır.

Mehmet BOZKUŞ

Stratejist-Siyaset Bilimci

Share this content:

Yorum gönder