İnsanlar eskiden daha uysal ve daha ılımlı bir hayat profili içerisinde ömür sürmekteydi. Büyüğün sözünü nasihat olarak dinleyen, aynı sofrada buluşan, misafirliklerde muhabbet ekseninde seyir alan, kanunlara daha saygılı ve dirlik eksenine özen gösteren bir toplum atmosferi seyir almaktaydı.
Günümüzde bu saydığımız güzide değerler birer birer yok olma aşamasına doğru gidiyor. Önce büyüğe saygı, sonra kanunlara duyarlılık en sonunda eğitimde başarı ve disipline özen gösterme yavaş yavaş yerini farklı süreçlere bırakıyor.
Bu saydığımız olumsuz gelişmelerin neden ve nasıl olduğuna baktığımızda teknolojinin bir ürünü olan sosyal medya uygulamaları ile gerçekleştiğini görüyoruz. Bütün bu olumsuz gelişmeler bizi dijital bir hayata sevk ettiği ve dijitalizm kuşağına doğru evrilerek öz benliğimizi kaybediyoruz.
Önceleri birer iletişim ve sohbet içerikli haberleşme ağı olarak çıkan sosyal medya zaman içerisinde evrim geçirerek yerini insanların zihnini köreltmeye ve daha sonra ego duygusunun zirve noktasına esir olmaya sevk etti. Lüks görünümlü mekanlar, araçlar, eşyalar ve üst düzey siyasiler ile boy gösteren fotoğraflar ile kişi özbenliğinden çıkıp aslında hiç olmadığı bir düşünce serüvenine esir ediyor. Tam da burada dijitalizm devreye girerek kişiyi kendi hedef güdüsüne mahkum ediyor. Bugün misafirlik evresinde dahi muhabbet etmek yerine herkes elindeki telefon ile sosyal medya uygulamaları üzerinden iletişim kurar hale geldi.
Oysa bütün dünyaya bunu herhangi bir ücret almaksızın sunan güç merkezleri hayr olsun diye değil kendi gelecek pazar politikalarını geliştirmek ve düşünce atmosferleri üzerinden demokratik analiz yapmak için kurguladılar.
Sosyal medyanın ana hedefi kişilik analizi, ilgi ve ilgisizlik duygu analizi ve kişilere yönelik dijital ikiz düşünce profilini oluşturmaktır.
Bir kişinin neyi sevdiği, neyi hayal ettiği, neyi düşündüğü, neyi beğendiği, nerede gezdiği vb. kişiye özel analizler ile tanımlama yaparak bir nevi dijital fişleme yapmaktadır. Üstelik bunları hiç zaman ve masraf kaybetmesinin bir de kişinin kendisine yaptırmaktadır.
İlerleyen zaman evrelerinde gerekli önlemler alınmazsa hükümetlerin kurulması ve hangi istikamet üzere politikalar izleyeceği sosyal medya tarafından kontrol edilecek gibi duruyor. Çünkü bu uygulamaların hedef merkezinde insan var. İnsanı yönlendiren ve düşünce istikametine katkı sunan bu uygulamalar bir nevi zihni kontrol altına almayı hedefliyor.
Aynı zamanda bu uygulamalar kişilere yönelik verileri havuzda toplayıp ilgili servislere para karşılığında sattığı da gündem konuları arasında yerini almaktadır.
İki kişinin özel konuştuğunu sandığı, en mahrem bilgiler, aile düzenine etki edecek veriler vb. gizlilik içeren konular artık sosyal medya aracılığı ile paylaşılıyor. Daha da vehim olanı kamusal çalışmalar ve ticari anlamda zamanı hızlandırmak adına bütün veriler bu sosyal medya uygulamaları aracılığı ile servis ediliyor.
Dijitalizm politikasına yön veren güç merkezleri bu veriler sayesinde pazar politikalarına şekil veriyor.
Özellikle gizli servisler artık insan odaklı istihbarat sisteminden dijital istihbarat evresine geçiyor. Yani dünyada büyük gizli servislerin beslendiği alt zemin haline gelen sosyal medya bir nevi dijital casusluğa da olanak tanıyor.
İlerleyen zaman evresinde bir alışveriş merkezine giren kişinin işletme tarafından kim olduğu, neyi sevdiği, neye ilgi duyduğu ve hangi ürünü ona pazarlama yapılacağı sosyal medya tarafından yapılan dijital fişleme aracılığı ile mümkün hale gelecek.
Bütün bu uygulamaların yanı sıra akıllı tahta sistemi ile eğitim evresinde bu süreç daha meşru bir şekilde güçlendirilmiş seviyede. Eğer gerekli önlemler alınmazsa çocuklarımıza fayda değil zarar vermiş olacağız.
Şimdi oturup düşünmemiz gereken öncelikli konu dijitalizmin hedefi olan Z Kuşağını bu süreçten nasıl korunabilir. Bu evrede seyir alan hayat dengesi nasıl ıslah edilebilir. Cephede savaşarak vatan mücadelesi veren bir generalin evdeki çocuğu sosyal medya ile dış mihraklara esir olabilir. Memleket meselesi diye mücadele veren siyasetçilerin evlerindeki çocukları memleket meselelerinden uzak ve eğlence hayat profiline sevk edilebilir. Bizlere düşen gerek ruh sağlığı, gerek eğitim sistemi, gerek sosyal denge ve ticari gelişmeler hususunda kontrolü bizde olmayan bu sosyal medya uygulamalarının zararlı faaliyetlerinden nasıl kurtulacagımız üzere olmalıdır?
Bütün bu uygulamalar yapay zeka projelerinin bir yansımasıdır.
İletişim özgürlüğü insanlar tarafından korunması gereken bir alandır. Ama iletişim özgürlüğü diye dijitalizm tarafından geleceğe yönelik hedefler istikametine seyir alan bu gibi ticari hedefler güden sosyal medya ilerde bir milli güvenlik sorunu haline gelir.
Bu yüzden bütün sosyal medya ağlarının bir denetim mekanizması olmalıdır. Türkiye’de ofisi olmayan ve kullanımdan kaynaklı devlete bir ödeme yapmayan sosyal medya uygulamalarına kısıtlama getirilmelidir.
Bunun yanı sıra kişisel verileri korumak adına sosyal medya veri istasyonları devlet tarafından denetlenmelidir.
Cumhurbaşkanlığı’ na bağlı önemli bir kurum olan İletişim başkanlığı bu alana yönelik gelecek vaad eden politikalar ile sürece yön vermelidir.
Mahmut Sami Mallı
Siyaset Bilimci