İlk olarak, bir virüsün kökeninin siyasetle hiçbir ilgisi yok. Virüsler, politik sistemine bakılmaksızın herhangi bir ülkede bulunabilir. Virüsler doğada bulunur. Virüsler “Birinci Öncelik”, Politika ise “İkinci Önceliktir” dir.
Politika, virüslerin yayılmasını kontrol etmede rol oynayabilir, ancak virüslerin kökeninde bir rolü yoktur. Hem Çinli hem de Batılıların virüsü siyasallaştırmaları uygun değildir. Çin’in siyasi sistemine inananlar virüsün kökenini açıklayamadı.
Bu bir biyoloji ve bilim meselesidir, bu yüzden kendimizi bilimsel bir şekilde yaklaşımlara hazırlamalıyız.. Hükümet kapasitesini politik sistemler harekete geçirir, ancak virüslerle başa çıkmak için bilimsel kapasite gerekir. Bilim birinci, siyaset ise ikinci tedbir olarak kabul edilmelidir.
İnsanlar virüs hakkında politik bir bakış açısıyla konuşmaya devam ederse, tartışma ideolojik bir karışıklık haline gelebilir. Politika temel olarak demokrasi, özerklik ve özgürlükle ilgilidir. Bunların virüslerle nasıl bir ilgisi olabilir? Virüslerin teknik olarak politik sistemler, ulus devletler, egemenlik veya başka politik unsurlarla hiçbir ilgisi olamaz.
Çözümler için bilime yönelmeliyiz. Batı dünyasının başarısı bilime dayanmaktadır. Örneğin Sanayi Devrimi siyasi bir dönüşüm değil, büyük bir bilimsel ilerlemeydi.
Bilim ve teknolojiye odaklanmalıyız. COVID-19’un patlak vermesi bilimsel ve teknolojik bir perspektiften görülmelidir. İnsanlara maske takmaları ve halka açık yerlerde ve toplantılardan kaçınmaları tavsiye edilmektedir. Bu zorunluluklar politik değil, bilimsel bilgiye dayanmaktadır.
Vahşi hayvanlar yemek kötü bir uygulamadır. Çin hükümeti bunu yıllar önce yasakladı ve vahşi hayvan tüketimini yasaklayan yasalar var ancak halen bu uygulamaya uymayanlar var. Çünkü birçok insan uygar veya bilim temelli bir yaşam tarzına sahip değildir;
(COVID 19) vahşi hayvanlarda özellikle yarasalarda mevcut bir virüs olduğunu tüm bilim Dünyası açıklamaktadır. Fakat bu virüs bugüne kadar hayvanlardan insana asla bulaşmadı bu ilk vaka tüm Bilim Dünyası’nın da belirtiği gibi nasıl ki SARS ve MERS virüslerinin laboratuvarlardan sızdığı gibi bu virüs de bu şekilde sızdığı bilim dünyası tarafından belirtiliyor. Diğer virüslerden farkı mütasyona uğramış çok daha ağır etkilerinin olması ve Çin Devleti’nin bu durumu bir ay boyunca Dünya kamuoyundan saklayarak tüm Dünya’ya hızlı bir şekilde yayılmasına sebep olmasıdır.
Toplumun her ferdi bilinçli ve sorumlu bir vatandaş olduğunda, ülke de bilinçli olur. Corona salgının da gelmek istediğimiz değişiklik bu yönde olmalı.
Bu salgın Dünyada daha sorumlu, daha temiz ve dayanışma içinde olmayı öğretti. Küreselleşmeyle birlikte Dünya’da bir bölgede çıkan bir salgın tüm Dünya’yı etkisi altına almaktadır, problemler ulusal değil artık globaldir. Devletler de bu bilinçte hareket etmelidir daha sorumlu olmalıdır olmayanlara yaptırım uygulanmalıdır. Çin Devleti’nin sorumsuzluğu tüm Dünya’ya zarar verdi, büyük insani trajediye dönüşmesine neden oldu.
Türkiye ise vatandaş olarak bütün bilimsel uyarılara uymalı, Devlet olarak da acilen biyoteknoloji, biyogüvenlik laboratuvarlarında yatırım yapmalıdır. Bu konuda uzmanlar yetiştirmeliyiz. Tüm Dünya bu konuda büyük çalışmalar yaparken Türkiye’nin biyoteknolojik bir tehdit karşısında kendini koruyacak bir savunma stratejisi ve araçları olmalıdır bu da ancak Bilim ve teknolojiye yatırım yaparak mümkündür.
TÜBİTAK ve diğer bilimsel kurumlar ve Devlet’in özellikle Savunma Kurumları bu konuda etkin çalışmaları geliştirmelidir.
Virüs hastalık taşır, tedavisi olur, şifa bulunur. En kötüsüyse insanı öldürür.
Fırsatçılık, kara borsacılık, fahiş fiyattan ürün satmak; Ahlaksızlıktır, tedavisi yoktur.
Güvenli bir Dünya ancak sağduyu, sorumluluk ve dayanışma ile mümkün olabilir

Gencehan TUNAY