11 Mart 2017 tarihinden 12 saattir Gürcistan’ın en önemli liman kentinden biri olup turistik merkezi olan Batum’da polis ve eylemciler tarafından çatışma devam etmiş ve en az 21 kişi polis memuru ve eylemci yararlanmıştır. Bu çatışmanın sebebi park cezası üzerindeki anlaşmazlıktı.
Bu olay, 2011 yılında Tunus’ta bir seyyar satıcıdan bir polis çok yüksek cezayı kestiğinden dolayı o seyyar satıcı intihar edip onun “Arap Baharı”na yol açtığını bize hatırlatıyor. Gerçekten de hem Batum’daki hem de Tunus’taki olayda polisin kestiği yüksek ceza kaosa sebep olmaktadır. Gürcistan’da ise Muhalif siyasetçi trafik krallara küçücük ihlaline karşı polis tarafından orantısız şekilde yüksek para cezasının kesilmesinin halkın öfkesine yol açtığını söylemektedir.
Genelde Gürcistan’da işsizlik oranı oldukça yüksek olup birçok insanlar yoksulluk hattının altında yaşamakta ve zenginler-yoksullar arasındaki uçurum büyük sorun olmaktadır. Bu durum ülkenin ikinci en büyük şehir olup başka şehirlere göre daha gelişmiş Batum’da bile geçerlidir. Birçok gençler işsizdir ve onlar çalışmak için Tiflis’ten başka Rusya, Türkiye ve Avrupa ülkelerine göç etmiştir ve bu fırsatı yakalayamamış olanlar zor şartlarda yaşamaktadır. Böylece zor durumu halledemeyen hükümete karşı öfke de doğal şekilde büyümektedir.
2011’de başlayan “Arap Baharı”ndan önce Tunus’ta da benzer durum söz konusuydu. Tunus hükümeti bu durumu iyi bir şekilde yönetemediği için halk isyanıyla karşı karşıya olmuş ve nihai olarak dönemin Tunus Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin istifa edip Suudi Arabistan’a kaçmak zorunda kalmıştır.
Gürcistan’dakiler Tunus’taki “Arap Baharı”nın sürecini iyi biliyorlardı ve bu tür olayın devrim ve kaosa dönüşmesinden korkmaktadır. İktidar olayın daha da büyüyüp devrime dönüşmemesi için yumuşak tavır göstermiş ve Gürcistan İçişleri Bakanı Giorgi Mgebrişvili yakalananları serbest bırakma emrini verdiğini açıklamıştır. Muhalefet de bu olayı Gürcistan hükümetini eleştirmek için kullanabilir.
Fakat hem Tunus olayının hem de Batum olayının temelinde halkın yaşadığı zor ekonomik durum ve mevcut sisteme karşı hoşnutsuzluk vardır. Bu tür meseleleri çözmediği sürece benzer olayların tekrar meydana gelme ihtimali var ve buna dış güçler müdahale ederse ülke içinde 1990’larda yaşadığı gibi büyük kaos tekrar yaşanabilir.
Keisuke Wakizaka