Geniş bir anlama sahip olan ve farklı şekillerde ifade edilebilen bağımlılık kavramı, beyinle ilişkili seyir gösteren davranışı veya durumu belirten; birey, nesne veya varlık karşısında dizginlenemeyen aşırı istek hali olarak betimlenebilmektedir.
Başka bir ifadeyle, bir maddenin fiziksel, sosyal veya ruhsal problemler var etmesine rağmen kullanımının sürdürülmesi, bırakma düşüncesine rağmen bırakılamaması, maddeyi alma arzusuna son verilememesidir.
Ortaya konan araştırmalarda bağımlılığın; madde bağımlılığı, alkol, uyuşturucu, sagara ve benzeri bağımlılıklardan oluşmaktayken, davranışsal bağımlılıksa yemek yeme, kumar oynama, internet, alışveriş ve benzeri bağımlılıklardan oluşmaktadır.
Dolayısıyla bağımlılık, bir davranışı kontrol edememe veya bir madde kullanımının sonlandırılmasının yapılamaması olarak dile getirilebilmektedir.
Gün be gün teknolojide yaşanan gelişmeler ve dijitalleşmenin hayatımızın her alanına girmesi ile internet kullanımındaki artış da o oranda artmaktadır.
İnternet kullanımdaki bu artış beraberinde ‘internet bağımlılığı’ kavramını gün yüzüne çıkarmaktadır. Dünyada başta Asya Ülkeleri olmak üzere Amerika ve Avrupada’da internet bağımlısı kişi sayısında artış olduğu bilinmektedir.
İnternet bağımlılığı pekçok farklı isimle de adlandırılmaktadır. Bunlar; internet kullanım bozukluğu, patolojik internet kullanımı, aşırı internet kullanımı, siber bağımlılık ve benzeri şeklinde isimlendirilmektedir.
Bununla birlikte Uzakdoğu ülkelerinde ‘dijital uyuşturucu ve elektronik afyon’ şeklinde de adlandırılmaktadır. İnternet bağımlılığı kavramı ilk olarak Dr. Ivan Goldberg tarafından ortaya atılmış olup, konu ile ilgili bilimsel araştırmalar Young ile 1996-1997 yıllarında gerçekleştirilmiştir.
İnternetin gereğinden fazla kullanımı sonucunda kişiler sadece bağımlı olmakla kalmamakta, kişileri fiziksel, psikolojik ve sosyal açıdan da olumsuz anlamda etkisi altına almaktadır. Bireylerin internetteyken sağlığını görmezlikten gelmesi (iskelet problemi, baş ve boyun ağrıları, göz sağlığı problemleri, kilo problemleri gibi), fiziksel etkinliklerde düşüşlerin olması, arkadaş çevresi ile iletişim kurulmaması, internetteyken zaman kavramının unutulup daha çok zaman geçirme düşüncesinin oluşmaktadır.
Bununla birlikte internet kullanımından kaynaklı yalnız kalma isteği ve internet kullanımı ile ilgili ailelere yanlış bilgi verme ve yalan söyleme, çok fazla internet başında bulunmaktan ders notlarında düşüşlerin gerçekleşmesi, iş ve aile hayatında problemlerin oluşması, internet kullanım davranışının kontrol edilememesi, bunun bir problem olarak kabul edilmemesi ve her ne pahasına olursa olsun internet kullanımına devam edilmesi, ayrıca internet erişiminin sağlanmadığı zamanlarda öfke, kızgınlık ve yoksunluk belirtileri göstermeleri de söz konusudur.
Çağımızda her an her yerde internetin ulaşılabilir olması insanlara kolaylıklar sunmasına rağmen, diğer yandan internet kullanımının çoğalmasıyla internetin kötüye kullanımı, internet bağımlılığı, online bağımlılık türleri, siber zorbalık, çocuk mahremiyeti ve benzeri problemlerle de karşılaşılmaktadır.
İnternetten faydalanabilmek adına onu güvenli, bilinçli ve etkin kullanmak elzemdir. Bu bağlamda özellikle çocuk ve ergenleri kapsayan çalışmaların artırılması gerekmektedir. Bununla birlikte teknoloji ve internetten doğru yararlanabilmek için ailelerinde bu konuda eğitilmesi şarttır.
Gerek aileler için gerekse çocuk ve ergenlere yönelik internet bağımlılığı konusunda seminerler, konferanslar düzenlenerek onların konu hakkında bilinçlenmesine katkı sunulmalıdır.
Okullarda rehberlik ve danışmalık hizmeti sunan öğretmenler eşliğinde çocuklara bilgilendirmeler yapılmalıdır. Ders müfredatlarına ‘medya okuryazarlığı, yeni medya okuryazarlığı, dijital medya okuryazarlığı’ gibi derslerin yer almasına ve ders içeriklerinde internet bağımlılığı konusuna yer verilmesine dikkat edilmelidir.
İnternette olan çocuk ve gençlerin neler yaptıkları, hangi içerikleri takip ettikleri, internette ne kadar süre geçirdikleri ve benzeri tüm bunların ailelerin gözetiminde olmasına dikkat edilmelidir.
Ulusal düzeyde internet bağımlılığı konusunda kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve özel kuruluşlar internetin bilinçli kullanımı noktasında toplumda farkındalık/bilinçlendirme faaliyetlerini oluşturmalıdır.
Özelikle çocuklara, gençlere ve ailelere yönelik etkinliklerin arttırılmasına dikkat etmelidir. Konu ile ilgili, bakım evlerinde, kreşlerde, okullarda, hastanelerde, iş yerlerinde, toplu taşımada, toplu yaşam yerlerinde ve benzeri mekanlarda bilgilendirici videoların gösterilmesi, kısacası; görsel, işitsel medyadan yararlanılarak farkındalık oluşturulmalıdır.
Bununla birlikte hem devlet olarak hem de sivil toplum ve özel kuruluşlar olarak çocuk ve gençlerin sporsal, sanatsal ve benzeri etkinliklere yönlendirmelerinin yapılması ve bu etkinliklerden herkesin yararlanabilmesi noktasında ücretsiz olarak sağlanması önemlidir.
Ayrıca, internet bağımlılığının önlenmesi noktasında aillerin çocukları ile daha çok vakit geçirmesi çocukların internete yönelmelerinde önemli bir durdurucu görevi görecektir.
Görüldüğü üzere, teknoloji insan hayatına kolaylıklar sunmasının yanında birçok problemleride barındırdığı unutulmamalıdır. Gerektiği kadar, güvenli ve bilinçli kullanarak ondan yarar sağlamamız önemlidir. İnternete bağlı ancak bağımlı olmamaya dikkat edilmelidir.