Cemil Hasanlı: Bütün bu tantana, Ali Kerimli’yi “gösterişli” bir suçlamayla hapis etmek içinmiydi
Büyük Alman şairi Friedrich Schiller’in “Genova’da Fiesco Komplosu” piyesinde denildiği gibi: “Mağripli işini gördü, Mağripli gidebilir.” Artık Ramiz Mehdiyev’den; onun Ali Kerimli, Gültakin Hacıbeyli, Milli Şura ve Halk Cephesi ile iş birliği yaparak Rusya’nın desteğiyle darbe girişiminde bulunmasından veya 50 kişilik bir devlet konseyi kurmasından bahseden yok. Şimdi fayanstan-mayanstan (kafelden) konuşuyorlar. Bütün bu tantana, Ali Kerimli’yi “gösterişli” bir suçlamayla hapis etmek içindi.
Şimdi sanki kurbağa gölüne taş atılmış gibi; bülbül kesilenler “dut yemiş bülbüle” dönüp sustular. Halkın öfkesinden saklanmak için birçoğu sosyal medya hesaplarının yorum bölümünü kapatmak zorunda kaldı. Hiçbir siyasi aidiyeti olmayan millet, bizzat kendisi onlara dersini verdi. Ramiz Mehdiyev ile Ali Kerimli arasında olmayan bir bağdan hikaye uyduranlar gülünç duruma düştüler. Artık onların “gönüllü” şahitlikleri —Papa’dan daha kralcı (katolik) olma çabaları— Roma hukukunun gerekliliklerine bile uymuyor.
Ramiz Mehdiyev ile yakınlıkları yandaş medyada bile deşifre olmuş bazı milletvekili bozuntuları, bu yakınlığı örtbas etmek ve kendilerini koyu birer “devletçi” gibi göstermek için; ara sıra Ali Kerimli’nin olmayan bağına fayans döşemekten, Gültakin Hacıbeyli’nin sözde Rusya tarafından Milli Şura’ya “desant” (sızma güç) olarak atılmasından ve Cemil Hasanlı’nın “radikalliğinden” dem vuruyorlar. Her halükarda, milletvekili seçimlerine katılmak için eskiden var olan sağlık raporu şartının yeniden getirilmesine şiddetle ihtiyaç var.
Gültakin Hacıbeyli’nin siyasi faaliyeti boyunca Rusya aleyhine yazdıklarını kağıda dökseniz, toplam ağırlığı bu iddiada bulunanların canlı ağırlığından daha ağır gelir. İşin garibi şudur ki; bu saçma iddiaları dillendirenler, kısa süre önce Bakü sokaklarında Rus bayraklarıyla kutlama yapanların ta kendisidir.
Rusya’nın himayesi ve Ramiz Mehdiyev’in koordinatörlüğü ile “darbe” suçlamasını Japon yapıştırıcısıyla bile Ali Kerimli’ye yapıştırmak mümkün olmadı. 50 kişilik devlet konseyinden “tespit edilenler” de yalnızca Ali Kerimli ve Gültakin Hacıbeyli oldu. Kalan 48 kişi bugüne kadar bir sır olarak kaldı. Meğer soruşturma gizliliği sadece bu iki kişi için geçerli değilmiş.
Artık “darbe” suçlamasına 7’den 70’e herkes gülüyor. Görünen o ki, bu gürültünün temel amacı Ali Kerimli’nin tutuklanmasına bir gerekçe “kazandırmaktı”. Ancak Azerbaycan hukuk sisteminde birini bir maddeden tutuklayıp başka bir maddeden yargılamak artık bir gelenek haline gelmiş durumda.
Cemil Hasanlı



Yorum gönder