Şimdi yükleniyor

Atakan Koro: KOSOVA TÜRK ÖĞRETMENLER PARTİSİ

“Biri Demiş” yazımızın bir beyitinde “biri demiş, okullarımıza tablet dağıttık; iki öğrencimiz vardı, onları da dağıttık” demiştik. İşte o iki öğrencinin dağıtılmasıyla artık Gilan ve Doburçan’ımızda da Türkçe eğitim bitmiş oldu. Daha doğrusu bitirilmiş oldu.

Yıllardan beri Gilan ve Doburçan’daki soydaşlarımız okullarındaki durumun vehametinden bahsedip durdu, oranınTürk eğitimcileri önlem alınmazsa Türkçe sınıflarınkapanabileceği uyarısında bulundu. Yazdılar, çizdiler, bağırdılar, çağırdılar, hem Kosova’daki Türk kurumlarından hem de anavatandaki yetkililerden yardım istediler. Ancak gerçek yardım yerine afili vaad, nabza göre şerbet, kırtasiye seti dağıtım eşliğinde poz verilince oradaki Türkçe sınıflar bir daha açılmamak üzere kapandı.

Senelerdir bir kez bile sorgulamadıkları partinin yönetimine üye sağlayan, ister genel seçimlerde ister yerel seçimlerde dönüşümlü aday olan, siyasî unsurların verdiği yemek davetlerine katılımı aksatmayan, her seçim kampanyasında coşkuyla flama sallayan, doğru dürüst planı, programı olmayan politik kişileri çılgınca alkışlayan ve kasım sonunu iple çeken bu kutsal meslek erbapları yaşanan bu fâciaya susmuş, daha doğrusu ses çıkarmaya cesaret edememiştir.

Kosova Türklüğü’ne aydın yetiştirmekle övünen bu câmiaüyeleri, parti şubesinin bölge Türklüğü’nü umursamadığınıduymasına, belediyedeki Türkçe eğitim sorumlusunun ne yapıp ne yapamadığını görmesine, karma sınıflarda ders veren Türk(!) öğretmenin çocuklarının bile okula Türkçe gitmediğini bilmesine rağmen maalesef yıllar boyu duymadım-görmedim-bilmiyorum”u oynamaya devam etmiştir.

Bu muallimler, üyesi oldukları kuruluşa en parlak devrini yaşatan(!) zât-ı şahaneyi ödüllendirip parti genel başkanlığına taşıyınca, zât-ı şahanenin de o yöredeki şube başkanıylayıldızı bir türlü barışmayınca Gilan ve Doburçan Türkleri kendi hâllerine terkedilmiş oldu.

Eh, günümüzde Türkiyede yüksek tahsil görmek için Türk olmanın ve Türkçe okumanın öncelikli ve özellikli olması görüşü anlamını büyük oranda yitirdiğinden Türkçe eğitime olan rağbeti de azalttı.

Bu kurumun önde gidenleri dikkatleri oradaki Türk öğrencilerin durumuna çekmek yerine, gönderilen üç beş tabletin dağıtımında fotograf çekilmeye verince beklenen son yaşandı.

Uzun yıllar önce İpek’te ilkin Türkçe, ardından Türklük bitti. Sıra Gilan ve Doburçan’a geldi.

Türk Dil Bayramı’nı kutladığımız bu günlerde Gilan’ı sessiz, Nazım Hikmet okulunu sedasız bırakan bu zihniyeti tarih elbet yazacak, Kosova Türkleri de hatırlayacaktır!

Seçim zamanları oy toplamaya gittiklerinde de Nazım’ın bu dizelerini söylemeleri münâsip olacaktır:

Hava kurşun gibi ağır,

Bağır, bağır, bağırıyorum!

Sizi oy vermeye çağırıyorum(!)

Share this content:

Yorum gönder