Şimdi yükleniyor

Nevzat Çiçek: Suriye ve İsrail anlaşması mümkün mü?

İsrail, Suriye topraklarına bu tür saldırılarını sürdürerek, uluslararası hukuku ve devletler arasındaki teamül normlarını açıkça ihlal ediyor. Ancak uluslararası toplum, Filistin meselesinde olduğu gibi kınama açıklamaları yapmakla yetinirken İsrail, ABD’nin tam desteğiyle egemen bir devlete karşı haksız saldırılarını sürdürüyor

İsrail, Suriye’nin gelecekte herhangi bir potansiyel tehdit oluşturmasını engellemek için sürdürdüğü çabaların bir parçası olarak, ülkeyi zayıflatmaya ve bölmeye dayalı bir strateji benimsedi. Tel Aviv bu bağlamda, başta Kuneytra, Dera ve Suveyda olmak üzere Suriye’nin güney illerinin askerden arındırılması çağrısında bulunurken, İsrail Hava Kuvvetleri de Suriye topraklarındaki tüm askeri ve stratejik varlıkları yok etmeye yönelik bombardımanlar düzenlemeye devam ediyor.

İsrail, kendi güvenliği ve Türkiye’nin Suriye’deki etkinliğini durdurmak için Suriye’nin nüfuz alanlarına bölünmesini hayata geçirmeye çalışıyor.

İsrail’de Suriye’nin geleceği konusunda aslında net bir fikir yok. Bir kısım görüş Suriye’nin siyasi ve sosyal açıdan bölünmesini ve askerî açıdan zayıflatılarak ilişki kurulmasının gerekliliğini savunuyor. Bu görüşü savunanlar doğuda ABD, batı kıyılarında Rusya, kuzeyde Türkiye, güneyde ve doğuda ise İsrail’in olması gerektiğini savunuyor

Bir diğer görüş de Suriye’de tamamlanmamış devlet idaresinin tamamlanmasına fırsat verilmesi ve devlet olmuş bir Suriye ile yaşamı savunuyor.

İsrail, Suriye’de Şii ekseninin yerini alacak bir İslamcı-Sünni ekseninin oluşmasını engellemek için elinden geleni yapacağını söylerken aslında Esad rejimi devrildikten hemen sonra İsrail güvenlik makamları ve istihbarat kurumları, Türkiye’nin bu güç boşluğunu İsrail’e tehdit teşkil edecek şekilde değerlendirmek istemesinden endişe ettiklerini söylüyorlar. İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Şara’ya hitaben Türkiye’ye açıkça atıfla “Düşman güçlerin Suriye’ye girmesine ve İsrail’in güvenlik çıkarlarını tehdit etmesine izin verirseniz, ağır bir bedel ödeyeceksiniz” diyerek Suriye’yi doğrudan tehdit etti.

İsrail’in son dört ay içinde gerçekleştirdiği 740’tan fazla hava saldırısının Suriye’den gelebilecek herhangi bir tehdide ya da saldırıya karşılık olarak değil, doğrudan imha amacıyla ve herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin tek taraflı olarak yapıldığını gösteriyor.

İsrail, 8 Aralık’ta Esad devrildiğinde, 1973 Yom Kippur Savaşı’nı takip eden bir ateşkesten bu yana İsrail ve Suriye güçlerini ayıran Golan Tepeleri’ndeki BM devriye gezdiği tampon bölgeye asker konuşlandırdı. Birleşmiş Milletler İsrail’in tampon bölgeyi devralmasını 1974’teki geri çekilme anlaşmasının ihlali olarak görüyor. İsrail, taraflardan birinin artık onu uygulayacak durumda olmaması nedeniyle anlaşmanın hükümsüz olduğunu iddia ediyor.

Bu denklem içerisinde özellikle İsrail’in SDG’yi bir vekalet güç olarak kullanma isteğine Türkiye’nin bunu savaş nedeni olarak sayacağına yetkili muhataplarına ilettiği biliniyor. İsrail’in Suriye’de Türkiye’den çekincelerini ayrı bir yazıda anlatacağım ama şimdi İsrail ve Suriye’nin bir anlaşmasının mümkün olup olmadığını anlatmaya çalışayım.

Gerek Arap basınında gerek İsrail kaynakları ve gerekse de Suriye’de yaptığım görüşmelerde Suriye ve İsrail’in ABD’nin baskısıyla bir anlaşmaya yakın olduğu. Nitekim, Suriye yönetimi salı günü yaptığı açıklamada, İsrail ile karşılıklı “güvenlik anlayışlarına” ulaşmak için Amerika Birleşik Devletleri ile birlikte çalıştığını söyledi.

Kaynaklar, Şara’nın Gazze’de devam eden savaş nedeniyle Netanyahu ile görüşme konusunda hâlâ tereddütlü olduğunu, ancak Amerikalı yetkililerin Suriye’ye görüşmesi için baskı yaptığını belirtiyor.

ABD basınına göre iki tarafın müzakerelerde ileri bir aşamaya ulaştığını ve şartların yüzde 95’inden fazlasında anlaştıklarını açıkladı. Anlaşmanın 25 Eylül’de New York’ta imzalanması planlandığını, ancak ABD Başkanı Donald Trump yönetiminden üst düzey bir yetkilinin, anlaşmanın 29 Eylül’de ABD’nin başkenti Washington’da, Şara, Trump ve  Netanyahu ile birlikte imzalamasını önerdiğini belirtiyor.

Olası bir Suriye-İsrail anlaşmasında hangi talepler öne çıkıyor:

Anlaşmanın ana iskeleti aslında şu: Şam, İsrail’e yönelik saldırılar için Suriye topraklarının kullanılmasını engellemeyi, güneye ağır silahlar konuşlandırmamayı, İran’ın geri dönüşünü engellemeyi ve tampon bölgeyi korumayı taahhüt ediyor. İsrail ise Suriye hükümetinin meşruiyetini tanıyor ve ülkenin içişlerine müdahaleyi engellemeyi taahhüt ediyor.

Suriye, İsrail’in işgal ettiği Golan Tepeleri meselesinin geleceğe ertelenmesini istiyor.

Suriye, İran ve ona bağlı grupların Suriye topraklarındaki her türlü varlığına karşı mücadele edeceğini,

Suriye, İsrail’e saldırı düzenlemek için Suriye topraklarının kullanılmasını engelleneceğini,

Suriye, ülke birliği çerçevesinde azınlıkların ülkenin siyasi hayatına katılımını sağlayacak ulusal bir doku inşa etmeye çalışacağını,

İsrail’in 8 Aralık 2024’ten sonra ele geçirdiği tüm bölgelerden çekilmesini,

Suriye-İsrail sınırına herhangi bir ağır silah konuşlandırmayacağını taahhüt ediyor.

İsrail, Suriye’deki sınırı üzerinde, İsrail’in kendi topraklarına konuşlandırılmasında herhangi bir sınırlama olmayan bir uçuşa yasak bölge ve askerden arındırılmış bir bölge istiyor.

İsrail 8  Aralık 2024’ten sonra ele geçirdiği tüm bölgelerden, Hermon Dağı zirvesinde bulunan iki askeri nokta hariç çekileceğini,

Suriye’deki tampon bölgenin iki kilometre (1,2 mil) daha uzatılmasını,

Sınırın yanındaki bölgede Suriye askeri güçleri olmamasını, ancak polis ve iç güvenlik güçlerine itiraz etmeyeceğini

İsrail, Suriye’nin içişlerine karışmayacağını ve Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara hükümetini tanıyacağını taahhüt ediyor.

Nevzat Çiçek Independent Türkçe Genel Yayın Yönetmen

Share this content:

Yorum gönder