KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. ANKARA’DA ÜÇLÜ ZİRVE VE ANLAMI

ANKARA’DA ÜÇLÜ ZİRVE VE ANLAMI

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 6 dk okuma süresi
382 0


İlki 29 Ocak 2018 de Rusya’nın Karadeniz de ki sayfiye kenti Soçi de gerçekleştirilen üçlü Suriye zirvesinin ikincisi 4 Nisan 2018 tarihin de Ankara da, Rusya ve İran liderlerinin katılımıyla gerçekleşmiştir. Astana Barış sürecinin üç garantör ülkesi Ankara zirvesin de yeniden bir araya gelmiştir. Üçüncü zirvenin tarihi henüz belli olmamakla birlikte Tahran da olacağı bilinmektedir. Bu sürecin devam etmesi hem Suriye hem de bu üç ülke için çok önemlidir. Suriye de barışın sağlanması ve ABD’nin emperyalist politikasının uygulanmaması için önemli bir ittifaktır. ABD’nin Suriye’yi parçalamak niyetin de olduğu anlaşılmış ve Türkiye dahil olmak üzere orta doğu ülkelerin de sınır değişikliği yapma amacı görülmektedir. Bu sav doğru olmasa bile bölge ülkelerin de bu algı oluşmuştur. Suriye de ki çatışmaların sona erdirilmesi ve barışın tesisi için Türkiye, İran ve Rusya liderleri, Erdoğan, Ruhani ve Putin işbirliği yapmaktadır. Ancak Türkiye de dahil olmak üzere uluslararası kamuoyun da bu üç ülkenin blok oluşturduğu, stratejik ortaklık kurdukları ve batı karşıtı bir tutum içinde oldukları gibi bir intiba oluşmuştur. Bu doğru değildir. Bu üç ülkenin Suriye politikası arasın da çok ciddi farklar vardır. Ankara zirvesinden sonra bu net olarak ortaya çıkmıştır. Üç liderin açıklamaların da bile bu fark gözükmektedir.
Erdoğan: Tel Rıfat için Rusya ve İran ile birlikte ortak çalışma yürütmeye hazırız.
Ruhani: Suriye sorunu hiçbir şekilde askeri seçeneklerle çözülemez.
Putin: Birleşmiş Milletlerin Suriye de ki insani yardımları yetersiz, sayın Erdoğan’ın yaptığı acil yardım teklifi çok isabetlidir.
Görüldüğü gibi herkes ayrı telden çalıyor. Bu üç ülkenin, Suriye’nin ne bu gün içinde bulunduğu mevcut durumu ne de gelecekte ki Suriye’nin alacağı durumla ilgili ortak görüş ve politikaları yoktur. Rusya ve İran ulusal çıkarları gereği, mevcut Esad rejiminin devamını istemekle birlikte, Esad’ın dün ve bugün sağladığı şartları gelecek yönetim sağlama sözü verirse her iki ülke de satmaya hazırdır. Rusya, Suriye sayesin de sıcak deniz, Akdeniz de askeri bir üsse sahip ve bunu terk etmek istemiyor. İran, kendi oluşturduğu Lübnan Hizbullah örgütünün her türlü ihtiyacını Suriye üzerinden temin etmektedir. Ayrıca, İran, Irak Şii iktidarı üzerinden Suriye ile karasal bağ kurarak Lübnan’a ulaşmaktadır. Bu sayede hem Şii koridoru kurmakta hem de aynen Rusya gibi Akdeniz’e ulaşmaktadır. Dolaysıyla, Suriye ve Alevi Esad rejimi İran için çok önemlidir. Türkiye’nin Suriye derdi diğer iki ülkeden çok farklıdır. Suriye sınırlarına güvenliğini tehdit edecek yeni bir PKK’nın yerleşmesini önlemeyi amaçlamaktadır. Türkiye, bu iki müttefikiyle işbirliği alanlarını ve dozunu iyi ayarlamalıdır. İki ülkeye çok net olarak, iş birliği sınırlarını çizmelidir. Aksi taktir de batılı ülkeleri karşısın da bulur. Zaten yeteri kadar düşmanı var. Eskiden sadece ABD ile çekişme halindeydi, şimdi devreye Fransa ve İngiltere de girdi. Bu tesadüfen olmadı, bu üç ülkenin yeni bir işbirliği kurduğu anlaşılmaktadır. Türkiye, ABD ve AB’ni karşısına alacak kadar güçlü olmadığı gibi Rusya ve İran desteğine güvenmemeli ve onların güdümüne girmemelidir. Sayın Erdoğan zirve de ilginç bir cümle sarf etti ( Suriye de kaos çıkartılmak istenen yerlere DEAŞ’ın yerleşmesinin önünü açılmakta sonra onunla mücadele bahanesiyle PYD-YPG sokulmakta ve böylece terör döngüsü tamamlanmaktadır.) ama basın bu önemli cümlenin üzerin de durmadı. Bu cümle batının oyununu gözler önüne sermektedir. Bunun hükümet tarafından fark edilmesi ve kamuoyu ile paylaşılması çok önemlidir. Suriye oyununa Fransa ve İngiltere’nin müdahil olması yeni bir denge ve durumun kapılarını açacaktır. Sorun büyüyerek devam edecek gibi.
Prof Dr Haydar Çakmak

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir