Şimdi yükleniyor

Valery Kantor: Netanyahu’nun Erdoğan’a mesajı

Netanyahu’nun Erdoğan’a mesajı veya Türkiye’nin Azerbaycan’ı nasıl ikna ettiği üzerine Eski İsrail büyükelçisi haqqin.az için açıklamalarda bulundu.

İsrail Dışişleri Bakanlığı eski Genel Direktörü ve Türkiye eski Büyükelçisi Alon Liel, haqqin.az’a verdiği röportajda , İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun Yunanistan ve Kıbrıs’taki mevkidaşlarıyla yaptığı görüşmelerin ardından Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ilettiği mesaj hakkında yorumda bulundu.

Liel’e göre, Ankara’ya yöneltilen bu tür sinyaller caydırıcı bir işlev görmüyor, aksine İsrail’den gelen tehdit algısını artırarak Türkiye’yi askeri hazırlıklarını hızlandırmaya itiyor.

Ona göre, İsrail’de yaygın algı, ülkenin aynı anda İran, Hizbullah, Hamas ve şimdi de Türkiye’yi kontrol altında tuttuğu yönünde. Ancak Liel, pratikte bu tür söylemlerin Ankara’yı hava savunma ve hava kuvvetleri sistemlerini modernize etmeye teşvik ettiğine inanıyor. Türkiye’nin, İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs’ı da içine alan olası bir bölgesel çatışmayı öngördüğünü ve bu nedenle böyle bir senaryoya hazırlandığını düşünüyor.

Liel, İsrail’in geleneksel olarak kendisini Güney Suriye’de etkili bir oyuncu olarak gördüğüne, Türkiye’nin ise ülkenin kuzeyinde varlığını sürekli olarak güçlendirdiğine inanıyor. Taraflar arasında net anlaşmaların olmaması, ordular arasında doğrudan çatışmalara zemin hazırlıyor.
Liel, özellikle Suriye’de İsrail’in konumunun zayıflamasının risklerine dikkat çekti. İsrail’in geleneksel olarak güney Suriye’de etkili bir oyuncu olduğunu, Türkiye’nin ise kuzeyde varlığını sürekli olarak güçlendirdiğini belirtti. Taraflar arasında net anlaşmaların olmaması, resmi bir sınır geçişi veya savaş ilanı olmasa bile, ordular arasında doğrudan çatışmalara zemin hazırlıyor. Böyle bir senaryonun hızla Suriye sınırlarının ötesine yayılıp Gazze Şeridi de dahil olmak üzere diğer bölgeleri etkileyebileceğini kaydetti.

Gazze ile ilgili olası anlaşmalara değinen Liel, İsrail’in Gazze Şeridi’nde uygulanabilecek gelecekteki uluslararası mekanizmalara Türkiye’nin katılımını sınırlamak için çaba gösterdiğini belirtti. İsrail muhalefetinin, Türkiye’nin Katar’daki ilgili bir konferansa davet edilmemesini sağlamak da dahil olmak üzere, Washington’ın tutumunu zaten etkilediğini kaydetti. Bununla birlikte, potansiyel bir anlaşmanın bir sonraki aşamasının uygulanmasını İsrail’in engellemesinin son derece zor olacağına inanıyor.

Liel, her halükarda, kararların sahada pratik olarak uygulanması sorununun ortaya çıkacağını vurguladı.

İsrail’in Ankara’ya verdiği sinyaller caydırıcı bir işlev görmüyor, aksine İsrail’den gelen tehdit algısını artırarak Türkiye’yi askeri hazırlıklarını hızlandırmaya itiyor.
Liel, “Birilerinin Gazze’ye girip Hamas’ı silahsızlandırması gerekecek ve ben pek gönüllü göremiyorum,” diye vurguladı. Bu bağlamda, Türkiye’nin, askeri olarak olmasa bile en azından siyasi ve örgütsel olarak bu rolü üstlenmeye istekli tek ülke olabileceğini kabul etti.

Liel ayrıca Ankara’nın bölgesel arenadaki aktif katılımına da dikkat çekti. Türkiye’nin etkisini sürekli olarak genişlettiğini ve özellikle Azerbaycan’ı Gazze’ye asker gönderme planlarından vazgeçmeye ikna etmeyi başardığını belirtti.

Liel’e göre, güvenlik ve kontrol sorumluluğunu üstlenebilecek etkili ve tanınmış bir uluslararası gücün yokluğunda, İsrail, aylarca sürebilecek yeni ve uzun süreli bir çatışma turuna sürüklenme riskiyle karşı karşıya kalacaktır.

Yorum gönder