Nesrin Sipahi Kıratlı: Bulgaristan’daki Türk Kimliğinin Sessiz Erozyonu
ÇELİŞKİLER İÇİNDE KAYBOLAN BİR TOPLUM: Bulgaristan’daki Türk Kimliğinin Sessiz Erozyonu
Bulgaristan’daki Türk kökenli siyasetçilerin tutumları, toplumun tarihsel, kültürel ve kimliksel değerleriyle uyumsuz bir görünüm sergilemektedir.
Siyasal süreçlerde çıkar ilişkilerinin belirleyici hâle gelmesi, toplumsal temsilin niteliğini zayıflatmış; bu durum, Türk kimliğinin Bulgaristan coğrafyasındaki sürdürülebilirliğini olumsuz yönde etkilemiştir.
2000’li yıllardan itibaren Bulgaristan Türkleri arasında anadili, kültür ve kimlik bilincinde gözlemlenen belirgin gerileme, siyasi destek mekanizmalarının zayıflamasıyla hızlanmıştır. Bu alanda duyarlılık geliştirmesi beklenen aktörlerin sessizliği, toplumsal hafızanın giderek aşınmasına zemin hazırlamaktadır.
Anavatanımızdaki sorumlu kişilerin son on yılda anadili ve kültür konularından ziyade, daha çok siyasi bir perspektiften yaklaşmaları da bu süreci pekiştirmektedir.
Bu yaklaşım, Atatürk’ün 1931 Balkan Konferansı’ndaki konuşmasında vurguladığı kültürel birlik vizyonuyla çelişmektedir. Atatürk, Balkan toplumlarıyla tarih, kültür ve ortak yaşam tecrübesi temelinde kalıcı bağların güçlendirilmesini savunmuştur. Bugünkü politik yaklaşım ise bu kültürel perspektiften uzak bir görüntü çizmektedir.
OLGUBİLİM/Fenomenolojik gözlemlerimle,
ve bu alandaki çalışmalarımın birikimine göre, bu husus sahada açıkça gözlemlenen bir olgudur.
Siyasal alanda gözlenen çelişkiler, klasik mantığın “üçüncü hâlin imkânsızlığı” ve Aristoteles’in “çelişmezlik ilkesi” ile dahi bağdaşmamaktadır.
Mantık Biliminde, birşey ya A’ dır ya B’ dir .A grubunda yer alanların, B’ yi en ağır ifadelerle eleştirip , bir süre sonra aynı grubun safina geçmeleri, bu ilkeye aykırıdır.
Diğer taraftan, bir lideri uzun süre yüceltip daha sonra aynı lideri sert biçimde reddetmek, yerin dibine batırmak ve tam tersi bir pozisyonu benimsemek,
dün istemediğiniz bir lideri bugün övmek, önemli bir tutarsızlık örneği olarak dikkat çekmektedir.
Bu süreç boyunca herhangi bir Türk kökenli siyasi aktörün, etik bir duruş sergileyerek “Bu oyunun parçası olmayacağım” şeklinde bir irade gösterebilmiş olmaması, toplumsal temsil açısından kaygı vericidir.
Nihayetinde bütün bu çelişkiler sayesinde, toplumun önemli sembollerinden biri olarak görülen “Siyah takkeli Mehmet Ağa” nın temsil ettiği kadim değerlerine de, ve bu halkın güvenine de yazık edildi..
Nesrin Sipahi Kıratlı
Share this content:


Yorum gönder