Corona virüs salgını sonrası bağış meselesiyle başlayan, yardımı engelleme noktasına kadar varan gelişmelerle ilgili birkaç hususu paylaşmak istedim.
Siyasi iradeden farklı partili belediyeler “bağış toplamasın demek” yanlıştır. Halk nezdinde de siyasi hesapla alınmış bir karar olarak değerlendirilir. Güveni sarsar ve mevcut kutuplaşmanın artmasına yardım eder.
Son aylarda yaşadığımız ve bütün hayatımızı etkileyen ve yardıma en çok ihtiyaç duyduğumuz böyle felaket durumlarında siyaset üstü kalmak gereklidir ve şarttır.
Siyasi irade kim, nerede, ne kadar bağış bulabiliyor ve kim, nerede, ne kadar yardım toplayabiliyorsa onları desteklemeli ve teşvik etmelidir. Hele devlet olarak vatandaşlara bu kara günlerde yardım etmekte zorlanıyor ve onlardan yardım talep ediliyorsa…
Belediyelerin kendi kuruluş kanunlarında olan ve çalışamayan, evde kalan ve yiyecek ekmeğe ihtiyacı olan insanlarımız için hayati önem arzeden bağış toplama ve yardım faaliyetini “devlet içinde devlet” olarak değerlendirmek anlamlı değildir.
Hele de bizim toplumumuz için.
Ülkede aklı başında olan herkes “devlet içinde devlet”in ne olduğunu çok iyi bilir. Zira kimlerin “devlet içinde devlet” olduğunu çok acı ve çok kanlı bir şekilde görmüştür.
Halk tarafından bu tür engellemeler, partili fanatiklerin dışında itibar görmez. İtibar görmediği gibi, devlete olan güveni de sarsar.
Ve hiç kimse tarikatların, cemaatlerin bağış topladığı bir yerde, bazı belediyelerin halka yardım dağıttığı bir yerde “şu belediyeler toplayamaz, yapamaz” anlayışını izah edemez. Üstelik bu tavır toplumun her kesiminin yardımlaşmaya isteyerek katılmasını da önler.
Bu da “ulusal mücadele”yi engeller.
Büyük sıkıntılar yaşadığımız şu günlerde virüs salgını ile mücadeleye “ulusal mücadele” diyorsak bütün belediyelerin her türlü yardımı teşvik edilmeli, desteklenmelidir.
Devlet kurumlar, kuruluşlar, belediyeler arasında ayırım yapmaz. İnatlaşmaz.
Sorun çözer…
Cemalettin Taşkıran
