Akshin Karimov: Hazar Denizi’nde Askeri Operasyonlar: Putin için Sinyaller
Rusya-Ukrayna savaşının askeri gerilim (eskalasyon) ölçeğinde acil bir değişim yaşandığı görülüyor. Yeni potansiyel çatışma projeksiyonu Karadeniz ve Hazar Denizi’ne odaklanıyor.
Ukrayna, Rusya’nın Hazar ve Karadeniz’deki tesislerini hedef alırken, Moskova da Karadeniz’de Türk gemilerine ateş açıyor. Ancak Türkiye tarafı, bunun Rusya tarafından yapıldığına dair doğrudan açıklamalar yapmaktan kaçınıyor. Bu ihtiyatlı ve temkinli bir tutumdur; fakat Türkiye, Rusya’nın tehditlerine karşı da önlemlerini almaktadır. Öte yandan, Ukrayna’nın ilk kez Akdeniz’de bir Rus tankerini vurduğuna dair bilgiler dikkat çekiyor. Bu faktör, Akdeniz’deki güç dengesinin yeniden gözden geçirilmesini güncel hale getiriyor ve çözüm bulunmazsa Türkiye ile İsrail arasındaki jeopolitik rekabet için ek bir alan açabilir.
Çünkü denizler arası çatışma riskleri, sürece ek güçleri dahil etmeyi hedefleyen amaçların bir parçasıdır. Ankara burada belirleyici kararlar vermelidir.
Savaşın kara bölgelerinden su sınırlarına taşınması, Rusya’yı zayıflatmak ve onu Ukrayna’daki maksimalist hedeflerinden caydırmak için anahtar araçlardan biri olabilir. Bu durum, ABD-Rusya pazarlıklarının yapıldığı bir dönemde Batı’nın Avrupa kanadı ile Ukrayna arasında Moskova’ya karşı pozisyonların sertleştiğini ifade etmektedir. Ancak bu sertleşme, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliği konularında iki uçludur; zira Avrupa da Ukrayna’nın “kırmızı çizgilerini” bütünüyle savunmamaktadır. Rusya’nın yaşlı kıtada artan istihbarat faaliyetleri ışığında, ABD’nin Avrupa için güvenlik şemsiyesi olması meselesi yeniden gündeme gelmektedir. Donald Trump, bundan yararlanarak ABD-Rusya pazarlığının iplerini Avrupa’nın da boynuna geçirmek istemektedir.
Böyle bir tabloda, Ukrayna’nın deniz alanlarındaki başarılı operasyonları, ABD’nin de aslında Moskova’ya yönelik baskı kampanyasında yer aldığı izlenimini yaratmaktadır. Çünkü ABD, deniz temelli jeopolitik nüfuzu stratejik bağlamda hayati önemde görmektedir.
Karadeniz’de güvenlik ve jeopolitik paylaşımlar üzerindeki rekabetin güçlenmesi, Hazar Denizi’ndeki olaylarla eş zamanlı ilerlemektedir. Ukrayna’nın Hazar’da Rusya’yı hedef alması İran için de ciddi bir sinyaldir. Bu açıdan Rusya, İran ile Hazar Denizi’ndeki askeri operasyonlara karşı ortak bir proje geliştirilmesini isteyebilir. Bu ise daha tehlikeli bir jeopolitik andır; zira İran’ın deniz operasyonlarına dahil edilmesi, jeopolitik olarak zayıflamış Tahran’ın deniz mevkilerini meşru hedef haline getirebilir.
Rusya ve İran ile birlikte Hazar Denizi sınırlarını paylaşan Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan arasında da acil görüşmelerin başlaması muhtemeldir. Muhtemelen, Rusya’nın Hazar’daki askeri varlığına veya enerji altyapısına yönelik baskılar sürerse, Moskova Bakü-Astana iş birliğini suçlamak için bahaneler arayacaktır. Rusya, insansız hava aracı (İHA) saldırıları kampanyasında geniş çaplı saldırılarla karşılaşırsa, ABD-Azerbaycan güvenlik iş birliği hakkında yeni tezler ileri sürebilir.
Ukrayna savaşındaki yeni dinamiklerin jeopolitik boyutu büyümekte ve daha karmaşık bir güvenlik durumu ortaya çıkmaktadır. Bu durum, Rusya’nın savaşı ne zaman durduracağına dair varsayımların artmasına neden olmaktadır.
Ancak Vladimir Putin, Ukrayna’daki savaş hedeflerine tam olarak ulaşma taahhüdüne sadık kaldığını belirtmektedir. Bu, Putin’in Rusya’nın Ukrayna’daki toprak kazanımlarının genişleyebileceğine dair umudunu koruduğu anlamına gelir. Diğer yandan Rusya, 2025 yılı boyunca NATO üyesi ülkelerin hava sahasını ihlal etme operasyonlarını önümüzdeki yılda daha da saldırganlaştırabilir. Üstelik nükleer söylem, psikolojik baskı yaratmak üzere ayarlanmıştır. Bu açıdan Rusya’nın askeri baskılarla savaştan geri çekilmesi zor görünmektedir. Alternatif olarak, Rusya içindeki süreçlere odaklanılmakta ve muhtemelen Batılı istihbarat birimleri arasında Vladimir Putin’in iktidarına baskı kurma mekanizmaları hazırlanmaktadır. Ukrayna’nın Rusya topraklarında yürüttüğü operasyonlar da askeri planlamadan ziyade, istihbarat araçlarıyla hazırlanan bir senaryonun uygulanmasına benzemektedir.
Verilmek istenen mesaj şudur: Rusya gerilimi tırmandırdıkça, Vladimir Putin iktidarına yönelik riskler artacaktır. Putin’in meşruiyet meselesi Rus elitleri arasındaki rekabette hassas bir noktaya gelirse, Moskova savaş hedeflerini yumuşatmak zorunda kalabilir.



Yorum gönder