Valery Kantor: Trump’ın yeni projesi: Netanyahu’yu Şaraa ile, Aliyev’i Paşinyan ile uzlaştırmak
Washington, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara ve ABD Başkanı Donald Trump arasında gerçekleşmesi muhtemel tarihi zirvenin hazırlıklarını hızlandırdı.
Walla’ya göre, daha önce tamamen varsayımsal olarak görülen müzakereler giderek daha somut biçimler alıyor. Ayrıntılara aşina bir kaynağa göre, “bunlar artık sadece Arap raporları veya hayalleri değil, gerçekler. Üçlü bir toplantı gerçekleşecek gibi görünüyor.”
Walla’ya göre, Netanyahu’nun New York’tan Washington’a uçuşu Pazartesi sabahı planlanıyor. İsrail Başbakanı’nın Beyaz Saray’a saat 11:00’de varması ve ilk olarak Donald Trump tarafından kabul edilmesi bekleniyor. Ardından eş-Şara ile ayrı bir görüşme yapılması ve ardından iki tarafın üçlü görüşmelere geçmesi bekleniyor. Bu yapı, Trump yönetiminin rakip ülkeler arasında anlaşmalar sağlamak için başarıyla kullandığı önceki formatları hatırlatıyor. Örneğin, bu format Trump’ın Ermenistan ve Azerbaycan liderleriyle yaptığı görüşmelere ve ardından vardığı anlaşmalara büyük ölçüde benziyor.
Şaşırtıcı bir şekilde, her iki taraf da bazı ilerlemeler kaydetti. Benjamin Netanyahu, yakın zamanda yapılan bir İsrail kabine toplantısında “gelecek için yeni bir vizyon” açıkladı ve Suriye tarafının güneybatı Suriye’yi silahsızlandıracağı, İsrail’in de Dürzi Dağları’ndaki Dürzilerin güvenliğini sağlamayı taahhüt edeceği bir güvenlik anlaşması üzerinde görüşmeler yapıldığını doğruladı.
Ahmed el-Şara da ilerlemeyi doğrulayarak, güvenlik anlaşmasının 1974 ateşkes hatlarına dönüş yolunda ilk adım olacağını belirtti. Beyaz Saray’dan resmi bir açıklama gelmemesine rağmen, kaynaklar hazırlık niteliğindeki lojistik faaliyetlerin çoktan başladığını belirtiyor.
Birçok Amerikalı uzmana göre, bu zirve Trump’ın Nobel Barış Ödülü arayışındaki en önemli dış politika başarısı olabilir. Trump, İsrail ve İran, Hindistan ve Pakistan, Ermenistan ve Azerbaycan, Kongo ve Ruanda, Kamboçya ve Tayland’ın yanı sıra ilk döneminde engellediği Etiyopya ve Mısır ile Sırbistan ve Kosova arasındaki savaşlar da dahil olmak üzere “yedi çatışmanın” çözümündeki rolüne defalarca atıfta bulundu.
Washington, İsrail ile Suriye arasında en azından bir çerçeve anlaşmasına varmayı başarırsa, bu, Avrupa ve Ortadoğu çevrelerinde Trump’ın diplomasisine yönelik ikircikli tutuma rağmen, 47. ABD başkanının uluslararası arabulucu olarak görev yapması lehine ciddi bir argüman haline gelecektir.
Şam’daki rejim değişikliğinin ardından iktidara gelen Ahmed el-Şara, tartışmalı bir isim olmaya devam ediyor : Bir yandan kendisini Suriye’nin toprak bütünlüğünü yeniden tesis edebilecek bir reformcu olarak konumlandırırken, diğer yandan Esad’a karşı çıkan silahlı koalisyondaki komutanlık geçmişi birçok Batı başkentinde endişelere yol açtı. Bununla birlikte, Suudi Veliaht Prensi ve Mısır Cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere bölge liderleriyle birçok temas kurdu ve ABD arabuluculuğuyla İsrail ile ilişkileri normalleştirmekle ilgileniyor gibi görünüyor. Netanyahu ile Amerikan topraklarında olası bir görüşmenin varlığı, Orta Doğu’da yaşanan değişimleri sembolik olarak vurguluyor.
Müzakereler başarılı olursa, Orta Doğu’da son yılların en önemli diplomatik atılımı olabilir. Ancak, Orta Doğu’da sıklıkla görüldüğü gibi, girişimin başarısı, İsrail ve Suriye’deki iç siyasi istikrardan Amerikan dış politikasının netliğine ve tutarlılığına kadar bir dizi değişkene bağlı olacaktır.
Üçlü zirveye ilişkin resmi teyidin önümüzdeki günlerde Beyaz Saray tarafından açıklanması bekleniyor.
Share this content: