KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. RUSYA VE NATO İLİŞKİLERİ VE MUHTEMEL GELECEĞİ KONUSUNDA BİR DEĞERLENDİRME

RUSYA VE NATO İLİŞKİLERİ VE MUHTEMEL GELECEĞİ KONUSUNDA BİR DEĞERLENDİRME

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 6 dk okuma süresi
300 0

Soğuk savaşın bitimi ve Varşova Paktı’nın dağılmış olması ile birlikte NATO’nun askeri, siyasi ve coğrafi olarak bir dönüşüme gerek duyması Rusya’nın faaliyetleri ve dış politikası ile doğrudan ilintilidir.
Varşova Paktı’nın dağılması neticesinde Sovyetlerin gerek siyasi gerek ekonomik anlamda uydusu olan birçok Doğu Bloku ülkesinin NATO üyeliği gündeme gelmiş bu durumda Sovyet ardılı Rusya’nın NATO konsepti içerisinde entegrasyonunun sağlanabilmesi fikrini gündeme getirmiştir.
Bu fikir ekseninde gerek batıda gerek Rusya içerisinde çeşitli senaryolar Rusya’nın NATO içerisinde yerine dair önem kazanmaya başlamıştır.
Devam eden süreçte siyasi ve ideolojik zıt iki kutup olarak değerlendirilen NATO ve Rusya “Barış için ortaklık” adıyla anılan programa uyum sağlama yönünde etkin çaba göstermiş ancak derin ideolojik ayrılıklar bu konuda etkili olmuş ve henüz Rusya’nın NATO konseptine uyum süreci senaryo dahilinde kalmıştır.
Son olarak NATO’nun 2018 Brüksel zirvesinde de Rusya’nın faaliyetlerinin “ki bu faaliyetlerden kasıt genel itibariyle Suriye iç Savaşı’ndaki etkin varlığı ve Avrupa’nın göbeğinde Naviçok gazı ile sansasyonel ve şüphe uyandırıcı şekilde yaşanan ölümlerden sorumlu tutulması gelmektedir” Rusya’nın dünya güvenliğine dair istikrar sarstığı fikrinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Evvelinde Kırım ilhakı da konunun bir diğer ayağıdır.
Rusya güvenlik anlayışı çerçevesinde Suriye iç savaşına daha çok alan hâkimiyetini kaybetmeme ve batılı ülkelerin güdümünde bir coğrafi dizaynın önüne geçme algısıyla hareket ederken diğer taraftan özellikle ekonomik alanda toparlanma ve bölgesinde etkin aktör olabilmek ve bu edinimi de sürekli hale getirmek için politikalar uygulamaktadır.Ayrıca Kırım’ın uluslararası hukuka aykırı biçimde ilhakının da son zirve ile Batı devletleri tarafından unutulmadığının farkında.
Hal böyle iken Rusya ile ilişkilerin geliştirilmesine yönelik NATO konsepti içinde herhangi bir üyenin girişimleri ve ticari anlaşmaları Konsept içindeki diğer üyeler tarafından eleştiriye açık bir hal almakta. Bir başka ifade ile ABD Başkanı Trump’ın Almanya’ya yönelik ağır eleştirisi bu konuya örnek teşkil etmekte.
Dolayısıyla, NATO zirvesinden hemen sonra Trump’ın Rusya’ya dair açıklaması da ayrıca önem kazanmakta. Ancak, her ne kadar NATO askeri harcamaların en büyük katkı sağlayanı olarak zirvede şov yapmış olduğu değerlendirilse de realite odur ki, Trump NATO temsilcisi olarak değil ABD Başkanı olarak Rusya Başkanı Putin ile görüşecektir. Dolayısıyla devletlerin egemen haklarından yola çıkarak NATO içerisinde bir üyenin ekonomik ilişkileri üye oldukları güvenlik konsepti ekseninde şekillenmeyecektir.
Konuya Cox’un perspektifinden bakacak olursak ABD’nin bugünkü tutumu imparatorluk algısından farklıdır ve klasik emperyal uygulamanın da ötesinde yönetim sorumluluğunu üzerine almadan egemen olan diğer devletlere nüfus eder durumdadır, bunu da NATO gibi ittifak sistemi üzerinden yapmakta. Ancak Brüksel Zirvesi ve öncesinde ABD Başkanı’nın tutumu çelişkileri ve mevcut başkanında evvelinde birçok alanda ülke olarak ABD’nin sergilediği tek yönlü kazanım odaklı politika diğer devletlerin kamuoyunda eleştirilere maruz kalır. Irak’ın askeri yöntemlerle işgalinin, aslında NATO üyesi Devletlere ekonomik baskı ile uygulamaya çalışılan politikalardan farkı yoktur. Ancak Cox’a göre ABD’nin ekonomik anlamda yaşayacağı kırılganlık ABD’nin finans alanındaki gücünü yitirmesinin sebep olabilecek bir durumla neticelenmeye çok müsaittir. Dolayısıyla iç siyasetinde yaşanan istikrarsızlık bir yana Çin ile giriştiği ekonomik savaş dolara olan güveni sarsmaya başladığı anda özellikle 11 Eylül’ün hemen sonrasında yaratılan siyasi ve askeri alandaki istikrarsız ve eleştiriye maruz her müdahalesine ek ABD’ye olan güvenin kaybolmasına neden olacaktır. Bu bağlamda uluslararası alanda Rusya ve bölgedeki diğer devletlerin ilişkileri ekonomik alanda gelişirken askeri ve siyasi ortak çıkarlarla da desteklenecektir. Bu ihtimali göz ardı etmek ise eksik bir perspektifle konjonktürü anlamaya çalışmaktan öteye bir tutum olmayacaktır. Nitekim özellikle Suriye iç savaşı ile bölge ülkelerin ortak güvenlik algılarının yön verdiği ilişkiler buna ilk adım olarak örnekler indirilebilir. Netice itibarı ile bugün kendi içerisinde üyelerini savunmanın zorunluluğu içinde olmadığını ifade eden bir NATO ülkesinin antantın 5. maddesinden bir haber açıklaması bir yana, “istesem ayrılırım” diye tehdit savuran bir üye ülkenin de varlığı konsepte olan güvenin sorgulanmasının an meselesi olduğunu göstermekte.

Z.Deniz ALTINSOY /KAFKASSAM ULUSLAR ARASI HUKUK UZMANI
KAYNAK:
Burcu Bostanoğlu, Mehmet Akif Okur, Uluslararası İlişkilerde Eleştirel Kuram Hegemonya Medeniyetler ve Robert Cox
Samir Jafarov, Dünden Bugüne Rusya NATO İlişkileri

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir