KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Rusya Kırım’dan vazgeçer mi?

Rusya Kırım’dan vazgeçer mi?

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 6 dk okuma süresi
275 0

Son yıllarda Rusya ve Ukrayna arasında gerginliklere neden olan Kırım yarımadası, tarihin her döneminde önemli stratejik bölge olma özelliğini taşıdı. Bugün de Karadeniz’in kalbi sayılabilecek bir konumda.

Eski dönemlerde önemli ticaret merkezi olan Kırım’ın ilk sakinleri M.Ö. IX yy’dan itibaren Tavrlar, Kimmerler, İskitler, Sarmatlar, Alanlar, Gotlar, Miletliler, Yunanlılar, Roma, Bizans ve İtalyanlar oldu. Kırım’da ilk Türk izlerine ise M.S. 4.yy’da rastanlandı. Bu da Hunların yarımadayı kontrol altına alması ile ilgili olmakta. Daha sonra Kırım’da Kıpçak, Peçenek, Karayim ve başka Türk kökenli halklar da varlığını sürdürdü. Çeşitli savaş ve kavgaların ardından 1441 yılında Kırım Hanlığı adında Kırım Tatar devleti kuruldu. 1783 yılına kadar varlığını sürdüren bu devlet, Altın Orda’nın yerini alan dört Hanlıkların en uzun süre hüküm süreni sayılıyordu. 1475’ten 1774 yılında Küçük Kaynarca Antlaşması’nın imzalanışına kadar Osmanlı devletine bağlı kaldı.
1783 yılında Rusya’ya ilhak edildi. Dönemin Rus Çariçesi 2. Katerina, Rusya İmparatorluğu’nun güçlendirilmesi ve bölgeye yayılma politikası bağlamında Kırım’ın ilhakı için tüm gücünü sarfetmişti.
Bölge, 1853-1856 tarihleri arasındaki Osmanlı-Rus savaşı olarak bilinen Kırım Savaşı’na sahne oldu.
20.Yüzyıl’da da Kırım’da önemli tarihi gelişmeler yaşandı. 1922 yılında kurulan Sovyetler Birliği’nde Rusya Sovyet Sosyalist Сumhuriyeti’ne bağlı özerk bölge olarak faaiyet gösterdi. İkinci Dünya Savaşı’nda Naziler tarafından işğal edildi. Almanlar Kırım’ın çevresinde güçlü savunma alanı oluşturmasına rağmen Kızıl Ordu, 1944 yılında bölgeyi geri almayı başardı. Ardından Sovyet yönetimi Nazilerle işbirliği gerekçesiyle Kırım Tatarları, Bulgar, Ermeni ve Rumları Orta Asya’ya sürdü.
1954 yılında dönemin Sovyet lideri Nikita Kruşçev’in ani bir kararıyla Kırım, Sovyetler’in Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne bağlandı. Bu karara, Rus yurtseverler sesini çıkaramasa da içlerinde bunu kabullenmeme açısını yaşadı. Rus tarihçilerine göre, 1991 yılının sonlarında SSCB dağılırken dönemin Rusya lideri Boris Yeltsin’in beceriksizliği yüzünden Kırım, Ukrayna sınırları içinde kaldı.
Fakat 2000 yılında Vladimir Putin’in iktidara gelmesiyle, Kırım’ın tekrar Rusya’ya dönmesi için 1954 yılında 2014 yılına (Kırım’ın Rusya’ya tekrar ilhakı) kadar yüreklerinde kırılganlık yaşayan Rus yurtseverlerin ve bölgede yaşayan Ruslarda “uyanış” başladı. Bölgede bulunan Karadeniz Deniz Filosu, Rusya’nın en önemli güç merkeziydi. Putin’in tarihte çok sayıda kanlar dökülmüş Kırım’ın Ukrayna’da kalmasından razı olduğunu söylemek çok zor. Karadeniz’i “NATO’nun denizine” dönüştürmeye çalışan Batılı güçlerin davranışlarını Putin üstükapalı mesajlarla uyarıyordu. Örneğin, 12 Şubat 2008 yılı tarihinde dönemin Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yuşçenko’nun Moskova’ya yaptığı resmi ziyaret sırasında Putin Kremlin Sarayı’ndaki ortak basın toplantısında bir muhabirin, “Ukrayna gelecekte NATO üyesi olursa, Ukrayna ile ilişkiler yeniden gözden geçirilecek mi? Ve bu Kremlin’in resmi tutumu sayılır mı?” sorusunu şöyle yanıtlamıştı: “Tasavvur ediniz ki bizim Rus-Ukrayna askeri deniz şan şuhret kenti Sivastopol ve burada NATO üssü var. Bu, Ukrayna ve Rusya’da nasıl bir duygusallıkla algılanır? Bunu düşünebiliyor musunuz?”
2013 yılının sonlarında Ukrayna’da siyasi olaylar tırmandığında Putin, askeri ve siyasi kurmayları acilen topladı. Şubat 2014’de Ukrayna’da iktidar devrilince Kırım’da referandum yapıldı. Referandum sonucunda Kırım Rusya’ya bağlandı.
Batı, hemen Rusya’ya ekonomik yaptırımlar uyguladı. Putin Kırım’dan vazgeçmeyeceklerini ve konunun kapandığını defalarca vurgulamakta.
Rusya’nın Kırım’dan vazgeçmeyeceğini özetle şöyle sıralayabilirz:
Kırım, Karadeniz’in tam kalbi. Kırım’a hakim olan bölgeyi kontrol edeceği anlamına geliyor. Karadeniz kıyıdaş ülkeler Türkiye, Bulgaristan ve Romanya NATO ülkesi. Gürcistan’ın da Rusya ile ilişkileri iyi sayılmaz. Rusya Kırım hamlesiyle ABD’nin NATO’yu bahane ederek Karadeniz’de ağırlığını artırmasını
engelledi. Rusya Kırım kalesini daha da güçlendirerek Karadeniz’de konumunu güçlendirdi. Rusya’nın Karadeniz’de güçlü olması, Ortadoğu’da, Akdeniz’de güçlü olacağı anlamına da geliyor. Rusya Kırım hamlesiyle Ukrayna’nın NATO üyeliği arzusunu da engelledi. NATO böylece Kırım’da üs kuramadı. Putin bu hamlesiyle, Sovyetlerin yıkılmasının ardından Batı’nın Rusya’yı hedef alan stratejisini bozdu.
Dolayısıyla Rusya Kırım’dan vazgeçmez.
Türkiye ile ilişkilere gelince ise Ankara ve Moskova Karadeniz’de askeri işbirliğini devam ettiriyor. Türkiye askeri gemileri NATO tatbikatına katılırken, geri dönüşte Rus limanlarına dostluk seferleri yapmayı da unutmuyor. Bu dostluk görüşlerinde Türk ve Rus denizciler ortak tatbikat da yapıyor.
Fuat Seferov

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir