KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. istikamet kızıl elma

istikamet kızıl elma

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 7 dk okuma süresi
337 0

afrin operasyonu yapılırken muhabir, afrin’e vatan savunmasına giden tankın üstündeki tertemiz anadolu çocuğu mehmetçik’e “istikamet neresi” diye sorunca, “kızıl elma’ya” dedirten ruh;
“hemen bize düşmanı göstersinler, dalkılıç olup düşman ordusuna dalarız, harap ederiz ve kralın tahtını tacını başına geçirip kızılelma:ya dek gideriz” diyen kocasekbanbaşı’nin ruhudur.

esrarı tam olarak keşfedilmemiş bir kelime…
kızıl elma…
nedir, ne anlama geliyor ?

ömer seyfettin’in “kızıl elma neresi” adlı hikayesinde; kanuni sultan süleyman, “kızıl elmaya kızıl elmaya, kızıl elmaya dek gideceğiz” naralarını duyunca kazaskerden, defterdara, nişancıdan, bölükbaşına, paşalarına, vezirlerine kadar şehzadeliğinden beri duyduğu kızıl elma’nın neresi olduğunu sorar.
kimi viyana, kimi roma, kimi çin, kimi maçin, kimi hinttir kimi de halkın uydurduğu masal hatta hurafedir dese de kanuni bu cevaplardan hiç tatmin olmayınca “halkın bildiği hakkın dediği” diyerek maiyetindekilere “kızıl elma, kızıl elma” diye bağıran kişilerden üçünü rastgele seçip otağına getirmelerini emreder.
üçü de aşağı yukarı “padişahımın atının gittiği, bize fethini emrettiği yerdir kızıl elma” der.

halkın dediği hak’kın istediği kızıl elma hemen hemen her zaman batıda, ulaşılması gereken bir yer, bazen de bir ülkenin önemli bir yapısının üzerinde parıldayan altın top şeklinde mücerret bir varlık olarak görülmüştür o tarihlerde. bu altın top, bu kızıl elma hak’kın istediği üzere hakan tarafından fethedilmek için seçilmiş yerin sembolüdür.

mesela fatih zamanında önce ayasofya’nın kubbesinde duran kızıl elma, daha sonra roma’nin senpiyer kilisesinin kubbesinde fatih sultan mehmet tarafindan koparılmak için bekliyordu.

bernard lewis, “müslümanların avrupa’yı keşfi” kitabında; “16. yüzyıldan itibaren türk kaynaklarında “kızıl elma” isimli uzak ve efsanevi şehirden sık sık söz edilir. İddiaya göre bu isim, sözkonusu şehirdeki “büyük bir kilisenin altın kubbesinin” görünüşünden çıkarılmıştır. kızıl elma şehri, türk-müslüman cihadının nihai hedefidir ve bu “şehrin” alınması cihadın sonunu ve islâm’ın nihai zaferini getirecektir. kızıl elma, önce konstantinapol, sonra budapeşte, daha sonra da farklı zamanlarda viyana ve roma ile özdeşleştirildi. gerçekten türkler konstantinapol’u ele geçirdiler, budapeşte’yi 150 yıl ellerinde tuttular. viyana’yı iki kez kuşattılar ve hatta bir süre roma’yı da tehdit edecek gibi göründüler” diye bahseder kızıl elma’dan.

evliya çelebi ise kızıl elma’nın cihan hakimiyeti idealinin hedefini teşkil eden ve hıristiyanlığın merkezi pozisyonundaki altı meşhur “frenk şehri”, altı kızıl elma olduğunu söyler.
bunlar;
birincisi, kızıl elma sarayı’nın bulunduğu engürüs (macar) kızıl elması olan budin( budapeste’nin buda kısmı),
ikincisi, yine bir engürüs kızıl elması olan istolni belgrad ( bildiğimiz belgrad’tan farklı bir şehir olup bugün macaristan sınırlar içinde yer alan dzékesfehérvár adlı şehir),
üçüncüsü, kızıl elma kilisesi’nin bulunduğu orta macaristan kızıl elması olan estergon kalesi ve şehri
dördüncüsü, roma’da sen piyer kilisesinin kubbesindeki kızıl elma
beşincisi, beç’te (viyana) sen stefani kilisesinin çan kulesindeki altın top şeklindeki kızıl elma
altıncısı, prusya kızıl elması büyük kalone (köln).

yine, yıldırım bayezid’e yazılmış bir arıza’da(dilekçe);
“seyyid gazi’yi bir gece rüyamda gördüm, padişahın bir büyük divanı kurulmuş, padişahımız sultan bayezid hazretleri seyyid gazinin huzurunda oturmuştu. ben de yanında oturdum. ikimizin önüne bir sini (tepsi) kan getirdiler, işte sana sultan bayezid’î senin
yanına verdik, gün batısında kızılelma’ya değin feth edip İslam döşeğini döşesin, diye emretti.o taraflara ne şekilde varılmak gerektiğini de gösterdi.” yazdığı gibi şehirlerle veya şehirlerin içindeki binalarla müşahhaslaşan “kızıl elma ülküsü” modern zamanlarda ortaya çıkan turan düşüncesiyle hiç bir alakası olmayıp türklerin tarih boyunca peşinde koştuğu ve islamla birlikte “ila-yı kelimetullah ve nizam-ı alem davasına dönüşen “cihan hakimiyeti mefkuresi”nden başka bir şey değildir.

bu hakimiyet mefkuresi islamla birlikte artık türk’ün cihana hakimiyeti değil hakk’ın cihana hakimiyeti mefkuresine dönüşmüştür.

bugün, tankın üstündeki allah yolunun divanesi olmuş “masum anadolunun saf çocuğu”nun ruhuna işlediğini müşahade ettigimiz bu mefkure, anadolu toprakları dışındaki toprakları türkiye cumhuriyeti sınırlarına katmak mefkuresi değil anadolu’dan başlayarak o topraklara hakkı, hürriyeti, adaleti, kardeşliği, huzuru ve refahı hakim kılmak mefkuresidir.

düvel-i muazzama ve küresel güçlerin ülkemize karşı sergiledikleri düşmanlıklarının ve
kendilerine öncü karakol olarak seçtikleri taşeron teröristleri üzerimize salmalarının sebebi allahın adını yaymak davası olan ila-yı kelimetullah davası ile ilahi bir anlama bürünmüş bu mefkurenin; hakkı, hürriyeti, adaleti, kardeşliği, huzuru ve refahı hakim kılmak mefkuresinin,
anlı şanlı “kızıl elma” mefkuresinin avrupa, asya ve afrika’da tekrar zuhur etmeye başlamasından korkmalarıdır.

imanla, ahlakla, adaletle, hakkaniyetle, bilgiyle, ilimle, yüksek teknolojiyle, ekonomiyle, ticaretle kökü geçmişte olan ve geleceğe uzanan ve “kızılelma:ya dek gideriz” diye kalpleri aşk ve heyecanla atan bir nesle sadece memleketimiz ve İslam aleminin değil bütün insanlığın da ekmek gibi su gibi ihtiyacı vardır.

ufuk doruk

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir