İran’da, başkent Tahran’da yaşanan terör saldırıları son derece büyük etki potansiyeline sahip. Saldırıların hedefleri değerlendirildiğinde, (meclis ve Humeyni türbesi), saldırıların doğrudan İslam rejiminin manevi ve siyasi temsil noktalarına yönelik olarak gerçekleştiği görülmekte. Bu durum, terör eylemlerinin, İran halkını korkutmaktan ziyade rejime yönelik bir mesaj niteliğini taşıdığını ortaya koyuyor. İlginç olan nokta, kompleks ve başarılı istihbarat yapılanmasıyla ünlü İran’ın başkentinde nasıl bu terör olaylarının yaşanabildiğidir. İran istihbarat bakanlığı ve devrim muhafızları istihbarat bölümleri düzenli olarak ülke içindeki terör gruplarını izlediklerini ve etkisiz hale getirdiklerini açıklamaktaydılar. Bu durum, çok büyük bir istihbarat zafiyetine işaret etmekte.
Bu saldırılarla birlikte, Ruhani’ye oy veren reformcu, rejimin güvenlikçi politikalarına karşı olan kitle de bu politikalarına gerekliliğine ikna edilmiş durumda. Bu durum İran için olağanüstü hal ve güvenlikçi uygulamaların had safhaya çıkacağı bir süreci beraberinde getirecektir. Ruhani’nin etkisi, politikaları ve reform hedefleri tamamiyle etkisini kaybedecek, rejim, güvenlik adına İran’da hegemonik konumunu sürdürecektir. Dış politikada ise İran’ın daha fazla müdahaleci ve daha fazla yayılmacı eğilimler göstereceği öngörülebilir. Özetle bu saldırılar hem İran iç dengeleri hem de bölgesel dengeleri ve dinamikleir temelden etkileyecektir.
Çağatay BALCI