Hasan Yılmaz: Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın
Türkiye’nin bölücü terör tehdidine maruz kalmasının nedeni Birinci Dünya Savaşı sonrasında önümüze konulan Sevr paçavrasındaki “Kürdistan Devleti” statüsü idi. 1984 yılından itibaren PKK’yı üzerimize salan da bu haritayı çizenler idi. 47 yıldır “Türkiye’nin Güneydoğusu bizim, kalanı hepimizin” iddiasını kabul ettirmek için evlatlarımızı şehit edip analarımızı ağlattıran da aynı haritayı çizenler idi.
Bu haritayı çizenler (gün gelir lazım olur diye) Irak, Suriye ve İran’da da Kürdistan haritasından parçalar bıraktılar. Ve ilk ameliyatı 1991 yılından itibaren Irak’ta yapıp Kuzey Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi diye otonom bir statü oluşturdular. Aynı yöntem ile Fırat Nehri’nin doğusunda kalan Suriye topraklarında da Kuzey Suriye Kürdistan Bölgesel Yönetimi oluşturdular. Tabii Suriye’deki yapı inşa aşamasında. Irak’taki gibi Anayasal statü elde edemediler. Bu nedenle barışçıl bir döneme ihtiyaçları var.
Suriye’deki statünün pekişmesi için zamana ihtiyaç duyan PKK Türk ordusunun operasyonlarına da maruz kalmak istemiyor. Bunun için örgütün silahlı kanadını fesh etme kararı aldığını birkaç gün önce ilan etti. Ayrıntıları ve analizleri uzun uzun yazıldığı için tekrar etmiyorum. Burada dikkat çekmek istediğim husus PKK’nın taktik hamlesini teslimiyet gibi yorumlayıp bizi gerçeklikten kopartacak şekikde siyasi zafer kazanmışız gibi alkışlanmasınadır.
Kürtlerin ve PKK’nın nihai hedefi “Birleşik, Bağımsuz Kürdistan”dır. “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmamak için” Türk siyaseti bu hedefi görerek, bilerek kararlar almalı, yasal, anayasal düzenlemeler yapmalıdır. PKK sözcülerinin söylemleri, teklifleri ve taleplerinin stratejik hedeflerine ulaşmaya zemin hazırlamak amaçlı olduğu idraki ve bilinciyle kararlar alınmalıdır. Aksi takdirde merhum Mehmet Akif gibi dua etmek zorunda kalacağımız bilinmelidir.
Bilindiği üzere merhum Mehmet Akif 1925 yılında Mısır’a göç etti ve 1936 yılına kadar Kahire’de yaşadı. Hastalığı ve memkeket hasreti sebebiyle 1936 yılında Türkiye’ye döndü. Mısır’dan döndükten sonra İstiklal Caddesi’ndeki meşhur Mısır Apartmanında ömrünü tamamladı. Hasta olduğu için dairesinden dışarı çıkamadı. O günlerde kendisini ziyarete gelenlerden “İstiklal Marşı’nı yeniden yazabilir misiniz?” diye soranlar oldu. Rahmetli M. Akif dua edercesine şöyle dedi:
“Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın.”
PKK’lılara ve onlara coşkuyla alkış tutanlara baktığımda Akif’in dua gibi cevabına ben de “amin , inşallah” demek istiyorum. PKK’nın İstiklal Savaşı ve sürecini yargılayan ve savaş kazanmış ordu edasıyla meydan okuyan bildirisini “İhsan-ı şahaneye mazhar olmuş” gibi ihtiyatsız bir şekilde değerlendirenleri görünce Türk milletinin yeniden “ben tek siz hepiniz” demek zorunda kalacağı zamanlar gelmez inşallah diyorum.
Share this content:
Yorum gönder