Erkan Avcı: Asya’da Birlik Arayışları
Asya’da Birlik Arayışları:
Etnik Romantizm mi Realpolitikteki Pragmatizm mi?
Geçen hafta Orta Asya ülkeleri C5+1 adıyla bir toplantı gerçekleştirdi. C5+1 yani Orta Asya’nın 5 devleti ve Azerbaycan, aralarında bir birlik oluşturmak için bir adım attı. Bu husus, bölgeye hâkim olmayan ideolojik çevrelerde tepkiye sebep oldu. Zira bu cenah, bu birliğin Türk Devletleri Teşkilatı’na (TDT) zarar vereceğini düşünüyor.
İlk olarak, bu devletler ilk defa böyle bir birliktelik adımı atmıyor. Daha önce de GUUAM adıyla Demokrasi ve Kalkınma Örgütü çatısında birleşmişlerdi. Türkiye ve Letonya ise bu teşkilatta gözlemci üyeydi. GUUAM, yani Gürcistan, Ukrayna, Özbekistan, Azerbaycan ve Moldova’nın biraraya gelerek oluşturduğu bu örgüt, üye devletlerin demokrasi, kalkınma, güvenlik ve ticari ilişkiler konusunda işbirliği yapmasını öngörüyordu. 1997’de kurulan bu örgüte Özbekistan 1999’da üye olmuş ve 2005 yılında üyelikten ayrılmıştır. Bu örgüt sayesinde özellikle Azerbaycan ve Ukrayna ilişkilerinde olumlu gelişmeler yaşanmıştır.
Gelgelelim geçen haftaki C5+1 yani artık C6 olan yapılanmaya… Bu yapılanma Türk Devletleri Teşkilatı’na zarar verici değil aksine ona boyut kazandırıcı, yeni bakışaçıları kazandırıcı etkiye sahiptir. Bir kere, etnik temelli birlik fikrinden vazgeçilmelidir. Bu etnik temelli yaklaşım, Türkiye’nin aradan geçen 35 yıla rağmen hâlâ daha bölge hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığını gösterir. Sanılıyor ki Türk Devletleri Teşkilatı’na katılan devletler gerçekten Türklük mefkûresi için hareket ediyor. Devletler, romantik sâiklerle hareket etmez. Bu ülkeler daha Bebek Devlet’tir. Hayatta kalabilmek, büyüyüp yetişmek için menfaatlerine uygun olan herkesle görüşüp işbirliğine gidecektir. Bu yüzden Orta Asya’da ABD, AB, Çin, Rusya vs. ile gerçekleştirilen zirveler görmekteyiz. Türkiye’yi de eksik etmeyen bu devletler bizimle de ilişkilerini geliştirmek istemektedir elbette. Bebek Devletler, büyük ve süper devletlere kayıtsız kalamaz. Birini ötekine tercih etme lüksleri yoktur. Hepsiyle görüşür, hepsiyle anlaşırlar. Çünkü Büyük Dünya Satranç Tahtasında sonsuza dek piyon olarak kalmak istemiyorlar. Büyük güçler arasında kendince bir siyaset izleyerek güçlenmeye çalışıyorlar. Ayrıca kendi bölgelerinde de aktif siyaset izleyerek bölgesel güç olmaya çalışıyorlar. Bu yüzden mevzuya gerçekten etnik temelli olarak bakmıyorlar. Etnisite, belki bu konuda bir araç olabilir. Her ülke ile ilişkiye girerken ortak noktalar ortaya koymak için bir araç kullanılabilir.
Dolayısıyla salt etnik temelli yaklaşım, devletlerin çıkarlarına zarar verebilir. Ayrıca bu Jön-Türkist, salt Türkçü bakışaçısı bölgedeki diğer Türk olmayan aktörleri gözardı etmemize sebep olur. Yani Tacikistan, Afganistan, Gürcistan, Ermenistan gibi ilişkiye girilebilecek ama etnik temelli yaklaşım yüzünden dışlanabilecek ülkeleri es geçmek, uluslararası politikanın doğasına aykırıdır. Yani eğer bir birlik olacaksa bu bir Türk birliği değil Orta Asya-Kafkasya-Türkiye-Karadeniz ülkeleri ile beraber bir birlik olmalı. Bunun gibi bir örgüt KEİ (Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü) ve ECO (Ekonomik İşbirliği Örgütü) mevcuttur. Bu mekanizmalar harekete geçirilse bile önemli adımdır. Burada birlik dışında tutulacak güçler olacaksa bunlar Çin, Rusya ve İran olmalıdır. Türkiye, kendi nüfuz sahasını ancak bu şekilde kurumsallaştırıp geliştirebilir.
Ayrıca böyle bölgesel örgütlenmeler daha büyük birliklere yol açabilir. Avrupa Birliği örneğine bakarsak; Önce Belçika-Hollanda-Lüksemburg (BENELUX), kendi arasında bir birlik kurdu. Sonra Fransa ve Almanya arasında ortak bir alanda çalışma yapması fikri ortaya atıldı. Daha sonra BENELUX ile Fransa ve Almanya Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğunu (AKÇT) kurdu. Bu yapı günümüze Avrupa Birliği olarak ulaştı. Yani GUAM, C6, TDT, ECO, KEI veya başka örgütlenmeler eğer doğru şekilde organize edilirse Avrupa Birliği gibi bir yapılanma kurulabilir. Uluslararası politikanın doğası açısından ise en doğru olan budur. Yoksa Türkçlük gibi etnik temelli yaklaşımın Osmanlı’da nasıl bir felaketle sonuçlandığını yakından tecrübe etmiştik.
Erkan Avcı
Share this content:



Yorum gönder