birinci dünya savaşı ve sonrası britanya krallığı; her sevgilisine başka şarkı söyleyen, her sevgilisiyle ayrı bir stilde dans eden, her bir sevgiliye değişik çiçekler gönderen, her sevgilisinin gönlünü tek sevgilisiymiş gibi eyleyen hovarda ve dalavereci bir emperyalist krallık….
1915’de britanya’nın mısır yüksek komiseri mcmahon ile mekke emiri şerif hüseyin arasındaki aşk mektuplarında hüseyin’in mersin’den iran’a kadar uzanan çizgiden başlayan kuzey sınırları ile yemen’e kadar olan güney sınırları arasındaki büyük arap krallığı isteğine sessiz ve muğlâk bir kabul edişle adeta hüseyin’e evlenme vaadi ile aşık oyalaması yapıyordu britanya krallığı.
1916 yılında aşıkların gizli buluşmasında; britanyalı ajan-diplomat-politikacı mark sykes ile fransız diplomat-avukat george picot tarafindan yazılan sykes-picot antlaşmasıylai mersin, adana, hatay, iskenderun, musul, suriye ve lübnan topraklarını gizlice fransa mandasına, mezopotamya’daki basra ve bağdat ile doğu akdenizdeki akka ve hayfa limanları ise britanya’ya verilirken filistin’de de uluslararası bir yönetim oluşturularak mekke emiri hüseyin’in müstakbel arap krallığı için bütün bu toprakları isyan karşılığında kendisinden talep etmiş olduğunu önemsemeden ve kendisinin de sükutlu bir ikrar yapmış olduğunu umursamadan fransa’ya bir mantık evliliği vaad ediyordu britanya krallığı.
9 kasım 1917’de siyonizme ilan-ı aşk ile açıklanan balfour deklarasyonu ile filistin’de ileride üzerinde zalim bir devletin temellerin atılacağı bir vatanı yahudilere vaad ediyordu britanya krallığı.
a.b.d başkanı woodrow wilson’un “adaletli, özgürlükçü ve eşitlikçi” maskeli ve kendi kaderini tayin etme ilkesiyle bölgede söz sahibi olmak için deklare ettiği prensipleri bu defa da fransa’yı bölgeden çıkarmak için yeni bir sevgili olarak yeri geldiğinde koluna abd’yi takarak suistimal ediyor ve yine, mekke emiri hüseyinin kendileri için en kullanışlı oğlu faysal’ı fransızlara karşı kullanmak için ulusal özerklikten bahseden wilson ilkeleri’ni görünüşte sıkı sıkıya savunuyordu britanya krallığı.
bu arada necd emirliğini ele geçiren ve gözü mekke ve medine’nin de içinde bulunduğu hicaz’da olan ibn-i suud’u da parayla satın aldığı metres olarak yanında tutup osmanlı yanlısı ibn-i reşit güçlerini saf dışı kalmasını sağlarken hicaz’daki sevgilisi hüseyin’i vehhabi ibn-i suud ile çok fena aldatıyordu britanya krallığı.
sonra ne mi oldu?
wilson; 1920’de felç olup sağlık durumları sebebiyle siyasetten çekildi ve ilkeleri yalan oldu. 4 sene sonra da öldü.
fransa ; suriye ve lübnan karşılığında musul’dan vazgeçti, 1918 yılında suriye’de bağımsız devlet kurabileceğini sanan faysal’ı 1920 yılında saf dışı bırakıp suriye ve lübnan’ı 1946’ya kadar manda ile yönetti.
önce osmanlı devletini ihanet edişi sonra kudüs’ü ve filistin’i siyonistlere satışı karşılığında kendisine bahsedilmiş olan suriye krallığı elinden alınan mekke emiri hüseyin’in oğlu faysal; bu defa ırak’a kukla kral yapıldı.
hüseyin’in diğer oğlu ali’nin elinden hicaz krallığı alınıp suudlara yem edildi, faysal gibi kudüs’ü ve filistini satan diğer oğlu abdullah’a da çorak ürdün üzerine bir krallık kurduruldu ve ingilizlerin büyük arap krallığı aldatmacası sona erip de elinde kocaman bir hiçle başbaşa kalan mekke emiri hüseyin ise kıbrıs’a sürgüne gönderildi.
ingilizlerin 1920 tarihinde filistin’e herbert samuel adlı siyonist bir yahudi’yi filistin yüksek komiseri ve başkomutanı olarak ataması bu tarihten 1948’e kadar her yıl siyonist israil devletlerinin temeli atılması sürecinin miladı oldu.
1700’lerde başladığı cebelitarık, malta, kıbrıs, mısır, süveyş kanalı, aden, bahreyn, basra, benderbuşehr, seylan, hayber geçidi ile hindistana uzanan ingiliz sömürgesi doğal ve beşeri kaynaklarini yuttuğu hindistan’dan 45 trilyon dolar çalmakla kalmayıp başta bağdat, musul, basra körfezinin petrolünü bin bir türlü desiseyle iç edip mısır, irak, iran ve afrika’nın yeraltı yer üstü bütün kaynaklarını hüpletip doğu’nun bütün güneşlerini yakıp yıkıp kendi sahte güneşi batmayan imparatorluğunu kuran britanya’nın savaşla, casuslukla, işgalle, doğrudan yönetimle, mandayla, dolaylı yönetimle icra ettiği ölüm dansının 20.yüzyılın başındaki kısa hikayesidir bu.
ufuk doruk