KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Ahmet Hayrettin Sağdıç: ÇİN DIŞİŞLERİ BAKANI WANG Yİ’NİN SURİYE ZİYARETİNİN ARKA PLANI

Ahmet Hayrettin Sağdıç: ÇİN DIŞİŞLERİ BAKANI WANG Yİ’NİN SURİYE ZİYARETİNİN ARKA PLANI

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 9 dk okuma süresi
379 0

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi; Suriye, Mısır ve Cezayir’i içeren dört günlük Orta Doğu turunun ilk durağı olan Şam’a resmî bir ziyaret gerçekleştirdi. Yi’nin Orta Doğu turunun, bu hafta içinde Orta Asya’ya gerçekleştirdiği gezinin hemen sonrasına rastlaması dikkat çekici. Yi, 16 Temmuz’da Taşkent’te gerçekleştirilen “Orta ve Güney Asya: Bölgesel Bağlantısallık, Sınamalar ve Fırsatlar” adlı uluslararası konferans sırasında çok sayıda ülkenin dışişleri bakanı ile görüşmeler gerçekleştirmişti. Yi’nin görüştüğü mevkidaşları arasında Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu’nun yanı sıra Suudi Arabistan ve Kuveyt dışişleri bakanları da vardı. Çinli bakanın ilgisinin, Afganistan meselesini görüştüğü Orta Asya’dan sonra Orta Doğu’ya yönelmiş olması iyi analiz edilmesi gereken bir durum.
Wang Yi’nin Orta Doğu gezisinin çok önceden planlandığını sanmıyoruz. Bilakis bu gezinin, ABD’nin Afganistan’dan çekilme sürecinin hızlandığı ve Taliban’ın ülkenin neredeyse %85’inde kontrolü sağladığı konjonktürün ürünü olduğunu düşünüyoruz.
Çin Dışişleri Bakanı, Beşar Esad’la dördüncü dönem Suriye Devlet Başkanlığı yemin töreninin ardından bir araya geldi. Wang Yi’nin Şam ziyareti, üst düzey bir Çinli yetkilinin 2012 yılından bugüne Suriye’ye gerçekleştirdiği ilk ziyaret olması bakımından da önemli.

Toplantı sonrası yapılan açıklamalarda altı çizilen huşular şunlardır:
• Suriye; Tayvan, Sincan Uygur Özerk Bölgesi ve Hong Kong meselelerinde koşulsuz bir şekilde Çin’in yanındadır.
• Suriye’nin Bir Kuşak Bir Yol Girişimi’ne katılma isteği Çin tarafından memnuniyetle karşılanmış, teknik görüşmelerin bir an evvel başlatılması konusunda mutabakata varılmıştır.
• Çin, Suriye’de rejim değişikliğine kesinlikle karşıdır ve bu yöndeki her türlü girişimin karşısında yer alacaktır. Suriye’ye yönelik her müdahale geçmişte başarısız olmuştur, bundan sonra da başarılı olamayacaktır.
• Çin, Suriye’yi her türlü terörle mücadelesinde güçlü bir şekilde desteklemektedir ve terörle mücadele yeteneğini geliştirmesine yardımcı olmak için iletişimi ve iş birliğini güçlendirme konusunda isteklidir.
Orta Doğu, artık Çin diplomasisinin en önemli alanlarından birine dönüşmüştür. Çin, bundan böyle Ortadoğu’nun siyasi ve güvenlik işlerine daha aktif olarak katılmak durumundadır. Çünkü ABD’nin çekilmesiyle birlikte Afganistan’da yeniden hareket geçebileceğinden çekinilen IŞİD (Horasan Emirliği), El-Kaide, Türkistan İslam Partisi gibi cihatçı örgütlerin ana üssü Orta Doğu, özellikle de İdlib’dir. Çin, bu örgütleri kaynağında yok etmek için Suriye başta olmak üzere Orta Doğu ülkeleri ile yakın iş birliği geliştirecektir. Borç diplomasisi, Bir Kuşak Bir Yol Girişimi ve ticari anlaşmalar aracılığıyla Çin’in Orta ve Güney Asya’da oluşturmaya çalıştığı “Pax-China”nın güvenliği ve istikrarı bu örgütlerin etkisizleştirilmesiyle mümkündür. Bir Kuşak Bir Yol’un can damarı olan Gwadar Limanı’nın güvenliği ise Orta Doğu’dan ve bilhassa İdlib’den başlar.
Kimi üst düzey komutanların ve senatörlerin itirazlarına karşın ABD’nin Afganistan’dan çekilme kararını hızla uygulamaya başlaması, “İmparatorluklar Mezarlığı” diye nitelenen topraklara Çin ordusunun girmesini sağlama amacına dönüktür. ABD, boşalttığı Afganistan bataklığına Çin’i çekmek istemektedir. Aslına bakılırsa Çin, Şin Cinping’in Bir Kuşak Bir Yol girişimini Kazakistan’da ilan ettiği 2013 yılından itibaren bunun hazırlığı içinde. Ve Başkan Şin Cinping, Çin Komünist Partisi’nin kuruluşunun 100. yıldönümü törenlerinde Mao’nun kıyafetiyle dünyaya, bu zorlu mücadeleye hazır ve istekli olduklarının mesajını vermişti. Çin devlet aklı, 2018’de Afganistan’la askerî iş birliği adı altında Afganistan’ın kuzeydoğusunda yer alan Bedahşan eyaletine bağlı Wahan (Wakhan) Koridoru’nda inşa ettiği dağ tugayı eğitim kampı ile bugünlerin hazırlığını yapmaya başlamıştı bile. Çin; bir tabur askerini yerleştirdiği bu askerî eğitim kampı aracılığıyla Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ne uzaklığı 350 km, genişliği ise 13-65 km olan Wakhan Koridoru’unu denetimi altına alarak ilk stratejik hamlesini yapmıştı.

Çin’in ikinci hamlesi ise Wakhan Koridoru’nun hemen üstünde, Doğu Pamir’de, Afganistan sınırına yakın bir Tacik kasabasında gizli bir karakol kurmak şeklinde oldu. Dünya kamuoyu bu karakolun varlığından 2019 Şubat’ındaki Washington Post röportajıyla haberdar oldu. Gazete; uydu fotoğrafları, bölgeye gönderdiği muhabirlerin çektiği fotoğraflar ve bizzat karakolda görevli Çinli askerlerle yapılan kısa mülakatlarla Tacikistan’ın Afganistan sınırındaki bu gizli üssün varlığını kanıtlamış oldu. Habere göre, karakol yakınlarındaki kasaba pazarına alışveriş için inen Çinli askerlerin üniformalarının üstünde Sincan Uygur Özerk Bölgesi terörle mücadele birliklerinin arması vardı. Bölgeye giden Washington Post muhabirlerinin istihbarat elemanı olup olmadığı ise ayrı bir konu. Çin’in Afganistan ve Tacikistan’da askerî üslere sahip olduğu iddiası, elbette gerek Çin dışişleri ve savunma bakanlığı yetkililerince gerekse Çin’in Afganistan Büyükelçiliği görevlilerince yalanlandı. Ancak durum ortadaydı.

Pekin için Wakhan Koridoru, istikrarsız Afganistan topraklarından IŞİD (Horasan Emirliği), El-Kaide, Türkistan İslam Partisi gibi ayrılıkçı örgütlerin Uygur bölgesine sızabileceği bir geçiş noktası. Çin, kendisi için jeostratejik bakımdan hayati öneme sahip bu bölgeyi kontrolü altına almış durumda.
Çin, Suriye’nin altyapısının yeniden inşasında başat rol oynayacaktır. Zaten Suriye’nin yeniden inşası için gereken on milyarlarca doları bugün çıkarabilecek başka bir ülke yok. Çin, Suriye’nin Akdeniz kıyısındaki limanlarından (Lazkiye, Tartus) birinin kullanım hakkını talep edebilir, böylelikle Akdeniz’e açılma imkânı bulabilir. Suriye’nin daha önceden Çin’e teklif ettiği, Tartus ve Lazkiye arasında inşa edilecek Deniz Endüstri Sitesi projesi de tekrar gündeme gelecektir. Fakat bu limanların kontrolü ve işletilmesi hususunda Rusya ve İran’ın tepkisinin ne olacağı önemlidir. Rusya ile İran, kendi aleyhlerine olacak biçimde Çin’in Suriye üzerinde artan etkisinden rahatsızlık duyabilirler. Bu da Suriye üzerindeki Çin-Rusya-İran ittifakının zamanla ihtilafa dönüşmesi anlamına gelecektir.
Çin Dışişleri Bakanı Yi’nin vurguladığı, “Suriye’yi her türlü terörle mücadelesinde güçlü bir şekilde destekleme ve terörle mücadele yeteneğini geliştirme konusunda yardım ve iş birliği” kararlılığı önümüzdeki dönemde Türkiye ile Çin’i karşı karşıya getirebilir. Zira Çin’in hedef aldığı cihatçı militan grupların üslendiği İdlib, Türkiye’nin kontrolünde. Çin, buradaki cihatçı militanların tasfiyesi ve şehrin kontrolünün Suriye rejim güçlerine devredilmesi yönünde Türkiye’ye baskı yapacaktır. İdlib konusunda öteden beri Rusya ile sıkıntılar yaşayan Türkiye’nin, Moskova ile Pekin’in birlikte hareket etmeleri durumunda İdlib’deki varlığını koruyup koruyamayacağı önümüzdeki günlerin sıcak gündem maddelerinden biri olmaya aday. Bilindiği üzere Çin, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı ile Barış Pınarı harekâtlarına yaptığı açıklamalarla hep karşı çıkmıştır. Bugüne dek söylem düzeyini pek geçmeyen Çin itirazının, yeni konjonktürde farklı boyutlara taşınması olasıdır.

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir