Stanislav Tarasov: NATO, Transkafkasya’yı Büyük Ortadoğu’ya taşıyor
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, NATO’nun, bölgenin Rusya ile jeopolitik çatışma potansiyelini kullanmak amacıyla Transkafkasya’daki konumunu güçlendirmeyi hedeflediğini söyledi. Batı’nın “Sovyet sonrası alanda eşit ilişkilere ihtiyacı olmadığını; kaynakları ele geçirmeleri, ülkeleri birbirine düşürmeleri, her şeyi ateşe vermeleri ve tipik sömürgeciler, köleleştiriciler, emperyalistler gibi davranmaları gerektiğini” belirtti. Moskova, aynı zamanda Azerbaycan ve Ermenistan da dahil olmak üzere bölge ülkelerinin, “NATO ile işbirliğinin derinleşmesiyle durumun daha da kötüleşmesine, yani çatışma ve askeri gerginliğin artmasına yönelik mevcut tüm risklerin” farkında olmasını istiyor. Nitekim Transkafkasya’da çeşitli blokların silahlı kuvvetlerinin faaliyetlerinde eşi benzeri görülmemiş bir artış gözlemlenmeye başlandı. Rusya-İran CASAREX 2025 Hazar Denizi’ndeki tatbikat sona erdi. Bu arada NATO’nun Çevik Ruh 2025 tatbikatları Türkiye ve Gürcistan’da başladı ve 6 Ağustos’ta sona erecek. Tatbikat, ABD ve İsrail’in İran’a yönelik yeni saldırı tehditleri zemininde gerçekleşirken, Ermenistan ve Azerbaycan’da Rusya karşıtı duyguların belirginleştiği görülüyor. Rusya sınırına yakın Haçmaz bölgesine Türkiye ve NATO’nun askeri üsler kurma ihtimalinden de söz ediliyor. ABD’nin, Ermenistan toprakları üzerinden Azerbaycan’ı Nahçıvan ve Türkiye’ye bağlayan sözde “Zengezur koridoru”nu kendi kontrolüne alma isteği hakkında da bilgi sızdırıldı. Bu bağlamda Ermeni medyası, ABD’nin Ermenistan Büyükelçisi Christina Quinn’in Araks Vadisi’ndeki iletişim engellerinin kaldırılması konusunda yerel yetkililerle aktif istişarelerde bulunmaya başladığını bildiriyor. Ayrıca 1 Ocak 2025 tarihi itibarıyla Rus sınır muhafızlarının Ermenistan-İran sınırından çekildiğini de hatırlatalım. Ermenistan’ın KGAÖ’den çekileceğini ve Gümrü’deki 102. Rus askeri üssünü kapatacağını açıklaması da mümkün. Başka bir deyişle, Batı’nın Hazar ve Karadeniz bölgesinde askeri ve siyasi varlığını güçlendirmeyi amaçlayan, bölgede açık ve hedefli bir şekilde Rusya karşıtı eylemlerde bulunduğuna tanık oluyoruz; bu da beklenen jeopolitik değişimlerin habercisi olabilir. Aynı zamanda Bakü ve Erivan, diplomasi ve diyalog çerçevesinde barış arzularını açıkça dile getirmekle birlikte, objektif olarak bu yönde birlikte hareket etmeye başlamışlardır. Ancak pek çok uzmana göre bölgede sadece yeni bir lojistik yapılanma ortaya çıkmıyor, aynı zamanda ABD’nin siyasi sadakat ve sembolik sermaye anlaşmaları şeklinde aktif katılımıyla bölgenin haritası yeniden çiziliyor. Nitekim Trump’ın özel temsilcisi Steve Witkoff, Mayıs ayında Erivan ve Bakü’nün, çatışmaları pazara, ateşkesleri de ticari platformlara dönüştüren bir yapının parçası olan İbrahim Anlaşması’na taraf olabileceğini açıklamış, ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Tom Barrack da ABD’nin Ermenistan ile İran arasındaki sınırın bir bölümü için kira anlaşması imzalamaya hazır olduğunu, bunun da yine Ortadoğu’ya jeopolitik bir yansıması olduğunu ve ABD’nin burada “güvenliğin baş mimarı” olarak hareket ettiğini söylemişti. İşte bu bağlamda Transkafkasya komşu bölge haline getiriliyor. Ve görünüşe göre Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Trump’a “Ermenistan ile anlaşmazlığı sona erdirme arzusu” nedeniyle teşekkür etmeye başlaması da tesadüf değil. Ancak genel olarak bakıldığında, Transkafkasya’nın yeniden paylaşımı henüz yeni başlıyor; Rusya ve İran’ı atlayarak Avrupa ve Asya’yı birbirine bağlayan yolların merkezi konumundadır. Yani önümüzde büyük olaylar var.
Stanislav Tarasov
Share this content:
Yorum gönder