KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. ZEKİ VELİDİ TOGAN: TÜRKİYE NİÇİN GERİ KALDI? ASYA MİLLETLERİ NİÇİN GERİ KALDI?

ZEKİ VELİDİ TOGAN: TÜRKİYE NİÇİN GERİ KALDI? ASYA MİLLETLERİ NİÇİN GERİ KALDI?

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 7 dk okuma süresi
311 0

1966 yılında Hayat-Tarih Mecmuası’nın “Türkiye Niçin Geri Kaldı?” anketine yazılı cevap veren Zeki Velidi Togan, Asya ülkelerinin geriliği ile ilgili ortaya atılan fikirleri üç noktada toplayarak şu şekilde özetlemiştir: Birinci olarak Batı Hristiyan dünyası, geri kalmanın en önemli sebebi olarak İslamiyet’i görüyor. İkinci nokta, onlara göre şark topluluklarının ırki olarak gelişmemiş olmaları geri kalmanın bir başka sebebi. Üçüncü husus ise şark milletinin yapıcı ve geliştirici olmaktan çok tahrip edici bir yapıya sahip olması. Bu iddiaların hepsinin akıl dışı olduğunu tek tek ispat etmeye çalışan hoca, İslam coğrafyasının batı karşısında gerilemesini büyük oranda iktisadi sebeplere bağlamaktadır. Zeki Velidi Togan`a göre Batılıların deniz yollarını keşfetmesi, Asya’nın kaderini olumsuz yönde değiştirmiş, bu tarihten sonra dünyanın yeni düzeni doğuda değil batıda yazılmıştır.
Asya Milletlerinin geri kalmalarının sebepleri nelerdir? Asya milletleri neden bu vaziyete düşmüştür? Tanzimata teşebbüs edeli bu kadar zaman olduğu halde neden muasırlaşmadık? Bu meseleler bizi çoktandır meşgul etmiş, cevapları aranmıştır. Keza bu mevzuya dairİran, Hind ve Avrupa ülkelerinde bu konuda eserlerde yazılmıştır. Batı memleketlerinde de Doğu ölkelerinin ve hususiyle bizim gerilememizin sebepleri araştırılmıştır.
Asya ülkelerinin geriliği hakkında Batlıların söyledikleri fikirler, üç noktada toplanabilir:
1-Dini noktainazar. Buna göre, Hıristiyanlık üstün bir din olup, İslamiyet geridir.
2-Irki noktainazar. Buna göre de güya çok yüksek ırk. Şarklılar ise geri ırkmış.
3-Zaten bazı Doğu kavimleri yaratıcı ve yapıcı olmaktan çok, tahripkardırlar. Bu husus, bilhassa biz Türkler için çok istismar edilmiş ve edilmektedir. Hatta bizim kendi ruhiyatmıza da tesiri oldukça kötü olmuştur.
İkinci noktainazarın sakat olduğu artık tamamen anlaşılmıştır. Hatta bugün ilim dünyasında bu nazariye ile hareket eden hiç bir alim yoktur. Dün adam yiyen kavimler arasında, bugün büyük şairler çıkmaktadır. Mesala bugün Dünya teşkilatının başında bulunan Uthant bir Asya`lıdır.
Afrika vahşileri arasında türlü sahalarda çalışan adamlar vardır. Irk nazariyesinin tamamen boş olduğuna bu misaller en canlı örnektir. Bir millette olan ilmi inkişaf, diğerinde olamaz issiası bugün için boştur.
Gerçi cihan tarihinin gidişinde ırkların bazı rolleri olmamış değildir. Ancak ırk, medeniyet sahasında tecrübeli olmak bakımından bahis mevzuudur. Bazı ırklar tecrübeli, bazı ırklar ise tecrübesizdir. Mesela teknin sahada İngilizler gayet tecrübelidir. Saatçilikte İsveçre ve makine sahasında Almanlar tecrübeli olup, bu tecrübeli oluş başka, ırki yüksek olması tamamen başkadır. Çok milletler, bu sahada bazı merhaleler geçirerek, teknin sahada yükselebilirler. Bu bakımdan İslam ülkelerinin istidatlarının olmadığı sebebiyle geri kalmış olmaları da asla bahis mevzuu değildir.
Dördüncü sebep de İktisadi olup, ticaret yollarının değişmesidir. Ortaçağ’da kara ticareti rağbette ve Suriye limanlarından başlayarak İran-Orta Asya’dan geçerek Çin’e giden yol, bu ülkelerin İnkişafını temin ediyordu. Sonralar deniz ticaretindeki inkişaf ve Şarklıların bunu takip edemeyişleri sebebiyle Doğu gerilemiştir.
Beşinci sebep bankacılığın gelişmesi olup, böylece para Avrupalılar elinde temerküz ederek onların zenginleşmesini temin etti.
İslam ülkelerinin gerilemelerinin sebebi, tamamen iktisadi olup, ne din ve ne de ırk katiyen bir tesire sahip değildir. Irk olarak bizim hiç bir kusurumuz yoktur. Üstelik kahraman ve realist bir milletiz; bütün hadiselerin ortasındayız. Türk milleti, Türkiye ve Orta Asya`da çok siyasidir. Hadiseleri dikkatle takip eder, İranlılar ise ancak kendi hayatlarını bilip, ötesine karışmazlar.
Anlaşılıyor ki, asil ve en önemli sebep dışında ve bu da deniz ticaretinin gelişmesidir. Akdeniz`den Bağdad, Tebriz, Rey, Nişabur, Maveraünnehir yolu ile Pekin’e yol üzerinde büyük servet olup, Hind’e, Rusya`ya ve Sibirya’yan ulaşıyordu. Bu yollar da tamemen Türklerin kontrolü altında idi.
Bu büyük ve Orta Asya’ya hayat getiren yol, XVI. asırda birden işlemez oldu. Zira artık Çin’e denizden gidilmişti ve bu yol, daha iyi görünüyordu. Amerika’nın keşfedilmesi de işte bu sıralardadır ve bu sırada Afrika’dan dolaşarak Hindistan’a gelinmiştir. Bunları sonra İngilizler, Hollandalılar ve Fransızlar takip ettiler. İşte bunların gelişi anlatılacaktır.
Ticaret yollarının değişmesinin Asya’nın mukadderatına etkisi çok açık ve bedihidir. Bu husuta münakaşaya dahi lüzum olmayıp, ancak tarihi öğrenmek lazımdır.
Asya’nın merkezi ve Batı kısımları tek bir devlet halinde, ticaret, kendi inhisarına aldı. Olmanlıların da ve Kuzey Türklerinin baskısıyla Batı gittikçe Atlantik sahilinde sıkışmak mecburiyetinde kaldı. Böyle olunca Avrupa dışında yerler aramaya mecbur kaldı. Amerika böyle keşfedildi. Afrika da böyle dolaşıldı. Doğunun tazyiki Avrupalılar’ı ayrı ticaret yolları aramaya sevk etti. Ancak bu da tek sebep olmayıp, gerek Batıda, gerek Hindistan’da Batlıların ilerlemesi, Türk devletlerinin kurulup, Avrupalılar’ı itmeleri başlıca amil olmuştur.
Zeki Velidi Togan, “Türkiye Niçin Geri Kaldı?”, Hayat Tarih Dergisi, Sayı:1 (Şubat 1966) s. 17-18.

Cafer Mustafalı / Marmara Üniversitesi / Genel Türk Tarihi

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir