KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Zebiniso Kamalova: ÇIKMAZIN KIYISINDA

Zebiniso Kamalova: ÇIKMAZIN KIYISINDA

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 8 dk okuma süresi
365 0

Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan sınırlarının kesiştiği Fergana Vadisi, Sovyetler Döneminde bitmek bilmeyen sorunların yuvasına dönüştürülmüştü. Etnik çeşitliliğe sahip olan Vadideki demografik dağılım, demografik yapının ulusal sınırlara göre uyumsuzluğu ve uzlaşmaya tıkalı çok çetrefilli çıkmaza giren sınır anlaşmazlıklarının yanı sıra kronik hâle gelen su sorunu, zaman zaman bölgede tansiyonu yükseltip duruyor.
28-29 Nisan günleri Tacikistan ve Kırgızistan sınırlarında silahlar patladı. “Baş” diye anılan Su Paylaşımı Merkezinde gözetim kamerası yerleştirilmesi istenmesi üzerinde çıkan tartışma Kırgız ve Tacikler arasında taşlamalı bir kargaşaya dönüşürken ardından silahlar doğrultuldu. Elli küsur can kaybı ve üç yüz civarı yaralanmalara neden olan bu tartışma bölgede bir savaş tehlikesini yarattı. Tranzit yollar kapandı, iki ülke sınırlara ordu yolladı.
Bu yeni bir olay değildir. Fakat Kırgızistan ile Tacikistan arasındaki sınır anlaşmazlığında ve su paylaşımı konusunda son yılların en büyük çatışması yaşandı diyebiliriz. 30 yıldır ki kesişen sınırlara sahip Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan arasında sık sık yaşanan hadisedir. Geçen sene bahar aylarında da Kırgızistan ve Tacikistan hem de Kırgızistan ve Özbekistan sınırları arasında gerilim çıkmıştı ve hatta yine silahlar patlamıştı.
1968’de Tacikistan, Kırgızistan ve Özbekistan topraklarını sulamak amacıyla İsfara Nehri’nin başlangıç noktasında Su Dağılım Merkezi kurulur. Sovyetler Birliği dağıldıktan beri Tacikler burası benim diyor, Kırgızlar ise bunu kabul etmiyor, burayı tartışmalı bir bölge olarak görüyor. Aynı şekilde bu su dağıtım noktasında Tacikistan tarafı gözetim kamerası yerleştirmek istemesi üzerine Kırgızistan tarafı tepki gösterdi ve bu olay yeni bir çatışmanın fitilini ateşledi.
Avrasya’nın en temiz ve en zengin su kaynakları Türkistan’da bulunmaktadır. Ciddi manada çevre sorunlarının yaşandığı Aral Denizi’ne dökülen iki büyük nehir vardır; Amuderya ve Sırderya. Amuderya (Ceyhun), taşıdığı suyun %80’ini Tacikistan’dan alır. Sırderya (Seyhun) Kırgızistan’dan doğmaktadır. Amuderya: Afganistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Kazakistan’ın, Sırderya ise sadece Özbekistan ile Kazakistan’ın tarım arazilerini sulamaktadır.
Malum Türkistan’ın çoğunluk toprağı yapay sulama sistemine bağlı tarım arazilerine sahiptir. Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan enerji kaynakları bakımından zenginken, Tacikistan ve Kırgızistan da su kaynakları bakımından zengindir. İlkbahar ve yaz aylarında özellikle Kazakistan ve Özbekistan tarım ürünlerinin yetişmesi için suya ihtiyaç duyarken, Kırgızistan ve Tacikistan ise kış için elektrik ve doğal gaza muhtaç durumdadır.
Sovyetler Döneminde bölgedeki enerji ve tarım sistemi ortaktı. Ancak birliğin dağılmasının ardından ulusal sınırların ortaya çıkması ve ekonomik çıkarlarıyla geçmişteki dağılım ve iş bölümlerine neredeyse son verildi. Buna rağmen beş Türkistan cumhuriyeti, Sovyet dönemi su paylaşım sistemini devam ettirmek amacıyla 1992 yılında Almatı Anlaşması’nı imzalamışlardı. Buna rağmen her cumhuriyet sulama ve enerji ihtiyacını kendi imkânlarıyla güvence altına almaya çalıştı. Fakat Tacikistan ve Kırgızistan ülkeleri bu anlaşmanın adil olmadığını dile getirip dururlar, esasında su paylaşımından bir kazanç peşindedirler. Türkmenistan, Kazakistan ve Özbekistan ise yanı başlarındaki komşularındansa enerjiyi bölge dışı ülkelere satmayı daha kârlı buluyorlar.
Bölge devletleri su kaynaklarının tüm bölgeye ait olduğunu ve kullanımlarının diğer ülkelere zarar vermeden sağlanması gerektiği yönünde ortak yol bulmaları gerekir. Uluslararası kuruluşların yahut Rusya’nın hakemliğine bırakılmadan, bölgesel bir yapılanmaya gidilerek, diyalog yoluyla su sorununu bölge ülkeleri kendi aralarında çözmeleri lazım.
Kırgızistan ve Tacikistan sınırlarında yaşanan gerilimin ardından Putin’den açıklama geldi: “Araboluculuk yapmaya hazırız!”
Aristo’nun tahakküm altındaki halkları yönetmek için Büyük Iskender’e verdiği öğüt aklıma gelir: “Önce nifak tohumlarını ek, böl, ayırt, aralarında çatışmayı sağla, uzlaşmaya giden tüm yolları tıka, hakem olarak kendine kabul ettir”.
Rusya Savunma Bakanı General Sergey Şoygu Tacikistan-Kırgızıstan sınırlarında çıkan çatışmadan bir gün önce bölgesel güvenlik, askeri yönde ortak işbirliği meselesini konuşmak için bölgeye yani Özbekistan’a gelmişti. Nedense ertesi günü Su Dağıtım Merkezinde bir gözetim kamerası bahane oldu ve Kırgız ve Tacikler birbirlerine ateş etmeye başladılar. Bu tür olaylar yenilik değil. Fergana Vadisi ve sorunları Rusya’nın Türkistan’a yönelik etkisini korumak için kullandığı bir kozu olduğu iyi bilinir. Rusya’nın Ukrayna’da yaşandığı gibi Türkistan’daki cumhuriyetler için de zaman zaman toprak bütünlüğüyle tehdit savurduğunu biliyoruz.
Türkistan devletleri bölgesel problem ve çıkarları konusunda dış faktörlerden bağımsız karar almalılar dedik, umut ettik. Kırgız-Tacik geriliminde de bölgede etkisini korumak isteyen güçlerin müdahale etmeye çalışıldığını gördük. Fakat hükümete geldiğinden beri bölgeselcilik faaliyetleri ile sık sık anılan Özbek lider Şevket Mirziyoyev iki gün boyunca ülke başkanlarıyla ayrı ayrı ve sık görüşmeler yaptı. Barışı sağlamak için sağduyulu olmaya çağırdı, nihayetinde ara buldu. Bu Türkistan halkları hayatındaki çok önemli bir hadise.
Türkistan cumhuriyetleri müşterek tarih ve bir bütün olan medeniyetin birer parçalarıdır. Kırgızların bir Türk boyu olduklarını öne sürerek milliyetçilik aşılanan ve Taciklerin Fars kökenli olduklarını söyleyerek arada ihtilaf ve etnik çatışma yaratmaya çalışılan söylemler sürdürülmekte. Tacikistan ve Kırgızistan devletleri aralarında uzlaşmış olmalarına rağmen Rus medyası “Tacikistan Kırgızistan’ın topraklarını işgal etmeye kalktı” şeklinde abartılı ve kışkırtıcı provokatif haberler yapmakta. Bu durumda devletler de halklar da soğukkanlılıkla hareket etmeli, oyunlara gelmemeli. Ne kadar çıkmazın kıyısında olsak ta Türkistan’ın birlik ruhunu korumalıyız.

Dr. Zebiniso Kamalova
İstanbul Ticaret Üniversitesi

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir