Her nekadar HUKUKÇU OLMASAM da, böyle bir meseleyi “Deja vu” (2012 ve 2022) ikinci defa yaşayan bir kardeşiniz olarak, nacizane bu konuya açıklık getirme ihtiyacı duydum…
2012 yılında Makedonya Anayasa Mahkemesi Türk üyemizin görevi sona ermişti. TDP Genel Başkanı ve Milletvekili Dr. Kenan Hasip’in yakın çalışma arkadaşlarından biri olarak, o günlerde sadece Anayasa Mahkemesinde bir Türk üyenin devamlılığını sağlamak için verdiğimiz mücadelenin canlı şahidi olmayı Rabbim bana nasip etmişti.
Çok zor bir süreçten geçiyorduk. Genel Başkanımız o göreve layık olan ve zaman içinde işini layıkıyla yapacak bir tecrübeli hukuçu bulma derdindeydi. Adayları gözden geçiriyorduk, ancak birilerini o göreve ikna etme konusunda zorluk çekiyorduk. Yoğun bir istişare sonucunda bir aday üzerinde mutabık kaldık.
Adayı belirlemiş ve bir anlamda rahatlamıştık, lakin asıl meseleyi tam anlamıyla henüz kavrayamamıştık. Oysa ki Kenan Başkan durumun farkındaydı. Aslında siyasi mücadele daha başlamamıştı. Makedonya Meclisi “Seçim ve Atama Komisyonu”, ANAYASA MAHKEMESİ ÜYE adaylarını gözden geçirip, iktidar ve muhalefetin teklifi üzerine toplamda 3 adayı Meclis Genel Kuruluna sunacaktı. Bizim teklif edeceğimiz adayın önce komisyondan, sonra da Meclis Genel Kurulundan onay alması işin asıl meselesiydi. Teklif edilen bu adayların ÜNİVERSİTE HOCASI, HAKİM, TECRÜBELİ HUKUKÇU olma önşartı, o zaman da komisyonda ve medyada haftalarca tartışılmıştı. Bir önceki Türk Anayasa Mahkemesi üyemiz her nekadar Üniversite hocası olmuş olsa da, o gün teklif ettiğimiz adayın bu şartları kısmen doldurması yeterliydi.
Komisyondaki üye milletvekilleri tarafından yeterli sayıda oy alacak olan 3 aday genel kurula sunulacaktı. Ardından genel kurula giden 3 aday toplam 120 milletvekili tarafından gözden geçirilecek ve oylama sonucunda 61 oy alan, Anayasa Mahkeme Üyeleri olarak seçilmiş olacaklardı. Bu adayların milletvekilleri tarafından “güven oyu” almaları için, meclis içerisinde mücadele verilmesi gerektiğinin farkında olan bizler, içeride yaşanacak olanları tahmin bile edemezdik.
Mesele genel kurula geldiğinde bizler televizyon başında meclis kanalını seyrederken, meclis beklenmedik bir şekilde uzun bir süreliğine mola vermişti. Meğerse o arada İktidardaki Arnavut partisini ikna turları başlamış, ancak biz bundan bihaberdik.
Diğer yandan ise Muhalif ‘’milli refleks’’ Türk Milletvekilinin bir Türk anayasa mahkemesi üyesi adayını kürsüden yerden yere vuracağını tahmin bile edemezken, bunu yaşadık ve hep birlikte bir kez daha ‘’hain içerden olduğu zaman kapının neden kilit tutmadığını’’ görmüş olduk.
Mecliste milletvekillerinin konuşmaları sona ermiş, 4-5 saatlik bir aradan sonra taraflar ikna edilmiş ve oy kullanma faslına geçilmişti. Oylama sonucunda toplam milletvekili sayısının çoğunluk oyunu almıştık ancak adayımız Türk olduğu için, sadece azınlık milletvekillerinin çoğunluk (Badenter) oyunu da almak zorundaydık. Bizim muhalif Türk milletvekili çoktan evinin yolunu tutmuş, oy kullanımında yer almayı aklının ucundan bile geçirmemişti.
Badenter oylamasında iki Arnavut milletvekili mazeret bildirip oylamaya katılmamış, bizim ‘’milli refleks’’ milletvekili çoktan ortalıktan kaybolmuştu. Seçimin gerçekleşmesi için geriye muhalefetten 2 Arnavut milletvekilini daha ikna etmek zorunda kalınmıştı. Bu sorun çok zorlanmadan çözüme kavuşturulmuştu. 2009 yılında Gostivar Belediye Seçimlerinde desteklemiş olduğumuz RDK Genel Başkanı Rufi Osmani devreye girmiş, kendi 2 milletvekiline oy kullanmaları için talimat vermişti. İkna edilen 2 Arnavut milletvekilinin oyları sonucunda da bizimki Anayasa Mahkemesi Üyeliğine seçilmişti. Hep birlikte bu mutlu anları yaşadık! Gururlu ve mutluyduk…
2012 yılında yaşanan bütün bu olaylardan sonra, şimdi de bir ‘’Deja Vu’’ olarak 2022 yılında tekrar aynı mesele gündeme geldi. Hikaye aynı, yine ben varım fakat başroldeki oyuncular farklı. Bu kez sürecin her detayıyla ilgilenen ve mücadele eden Genel Başkanımız ve Milletvekilimiz Dr. Beycan İlyas başrolde. Hikayenin bir öncekinden tek farkı, oy kullanmadan kaçması gereken ‘’milli refleks’’ milletvekilinin bugün bu piyasada olmayışı, çok şükür. Anayasa Mahkemesi Üyeliğine seçilmesi gereken adaylardan biri yine Türk bir ağabeyimiz. Yine bir Türk seçmek mücadelesi içerisinde yoğun çalışmalar sürdürülmekte. Eski tas, eski hamam.
Diyeceğim o ki, siz siz olun asla birilerinin sağda solda anlattıklarına inanmayın, aslında bu mesele büyük mesele. 9 yıllık bir Anayasa Mahkemesi üyeliği, yüklü bir maaş, yüksek sorumluluk, dokunulmazlık ve saygınlık. Hepsinden önemlisi devletin en üst mahkemesinde bir Türk üyesinin devamlılığı! BÜYÜK BİR SİYASİ MÜCADELE SONUCU ELDE EDİLEN BİR HAK ‼️
Hayalini bile kuramadıkları bu göreve gelmeyi basitmiş gibi göstermeye çalışan, ve bu SİYASİ MÜCADELEYİ İNKAR EDENLER ise gerçekten NANKÖR ve ADAMLIKTAN YOKSUN KİŞİLERDİR ‼️
Uzun lafın kısası, her nekadar ki “Menfaati bitenin, nankörlüğü başlasa da”, her nekadar “birileri sağda solda övüne dursada” biz siyasi mücadeleye devam etmek zorundayız ‼️
#DurmakYokYolumuzaDevam
Yusuf Hasan