KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. YUNANİSTAN’IN TEHDİTLERİNE KARŞI: ARNAVUTLAR UYANDI

YUNANİSTAN’IN TEHDİTLERİNE KARŞI: ARNAVUTLAR UYANDI

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 17 dk okuma süresi
451 0

ARNAVUTLARIN, YUNANİSTAN’LA ARTIK HERŞEYİ: GÖZE GÖZ-DİŞE DİŞ OLACAK
AİDA TOPALLİ’NİN PDIU GENEL BAŞKANI SHPËTİM İDRİZİ İLE ÖZEL RAPÖRTAJI
YUNANİSTAN “ÇAMERİA SOYKIRIMINI” VE “ÇAMERİA” İSMİNİ LİTERATÜRDEN KALDIRAMAZ
YUNANİSTAN’DAKİ EVLERİMİZE GERİ DÖNMEK İSTİYORUZ
YUNANİSTAN’DA “ETNİK ARNAVUT AZINLIĞI” STATÜSÜNÜ İSTİYORUZ

ÖZET: Yunanistan ile Arnavutluk arasında devam eden sorunlar için iki hükümetinin yaptığı gayri resmi görüşmeler için PDIU (Adalet Entegrasyon ve Birlik Partisi) Genel Başkanı Shpëtim İdrizi Standart gazetisine özel raportaj verdi. Bu görüşmeler hakkında sorulan sorular, İdrizi’ye göre can alıcı konu Çameri Sorunu’nun olduğu ve bu sorun Arnavutların Milli Sorunu olduğu altını çizdi. Özetle Çameria’lı Arnavutlar Yunanistan Devletinden ne istiyor sorusuna ise, İdrizi’nin cevabı: Siyasi Sınırları Değiştirme İsteğinde Değiliz, ancak 1-Yunanistan’daki Evlerimize Geri Dönmek ve o ülkede 2-Arnavut Etnik Azınlığı Statüsüne İstiyoruz” şeklindeydi. İdrizi altını çizdiği bir diğer konu ise Yunanistan’ın Arnavutluk İle Müzakerelerinde “Çameria” İsminin Literatürden Kaldırılmasına Yönelik Takındığı Tutumdan Derhal Vazgeçmesi İstedi. Görüşmelerin en önemli konularından olan “Kıta Sahınlığı Antlaşması” konusunda ise İdrizi, 2010 yılında Arnavutluk Anayasa Mahkemesinin “2009 Yılında Yunanistan ile yapılan Kıta Sahınlığı Anlaşmasının İptali” Arnavutluk hükümeti için kılavuz işlevi görmekte ve hukuki olarak bağlayıcı bir karar hükmünde olduğu belirterek, aksi durumda Tiran hükümetinin “Armavutların Milli Menfaalerine ihaneti” demektir ki bu bizim için de, gelecek nesillerimiz için de geri dönüşü olamayan sonuçlar doğuracağı belirtti.
Komşumuz Yunanistan Cumhurbaşkanı Prokopis PAVLOPULOS’ açıkça ve net ve bir şekilde “Arnavutları ve Arnavutluk’u tehdit ettiği konusunda ise İdrizi, komşu ülkeye tehdit ifadeleri söyleyen o insan, Cumhurbaşkanı makamına hakaret etmiş ve AB felsefesiyle ve İnsan Haklıyla tamamen zıt hareket etmektir. Çünkü o Cumhurbaşkanı bilmelidir ki onun ülkesi için Çameria’lı Arnavutlar da Yunanlılar kadar değerli ve bir o kadar kıymetli olması gerekir. Çameria’lı Arnavutlar onun ülkesinin Etnik Azınlığıdırlar. Ancak o zat bu realiteyi kabul etmiyor ve etmeyecekse deklerasyonuzumdan vazgeçmedik: eğer o zat ve onu devleti, bizleri hâlâ karşı almak istiyorsa, karşında bulacaktır. Tiran Hükümetimiz Yunaninstan’ın tehditlerine sessiz kalmaya devam etmesine ve Milli Menfaatlerine Halel getirmesine izin vermeyceğiz, onlar sessiz kalmaya devam ısarar ederlerse biz Yunanistan’la her şey için GÖZE GÖZ, DİŞE DİŞ’e hazırız” dedi. Raportajın sonunda “Yapılan Reformla Yeni Adalet Sistemi” ve “Olası Yeni Seçim Reformu” ilgili İdrizi, genel başkanı olduğu PDIU’nun düşünce ve tutumu ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. @AİDA TOPALLİ

Aida Topalli: “Çamerya Sorunu” son günlerde en çok tartışılan konu haline dönüşmüş durumda. Yunanistan ile Arnavutluk arasındaki resmi olmayan müzakerelerin tetiklediğini göryoruz. Siz “Çamerya Sorunu”nun savunucususunuz, konuyu her zaman konuşan, dile getiren ve destekleyensiniz. “Çamerya Sorunu” nedir? Siyasi bölgesel ve sosyal yönü nedir?
Shpëtim İdrizi: “Çamerya Sorunu” Arnavutların milli sorunudur. Bu cümleyle aslında sorunun bütün problematiğini anlatmış oluruz. Çameria Arnavutları Sorunu, Yunanistan’ın ilhak ettiği 1913 yılında planladığı ve II. Dünya Savaşı’nın sonunda tamamladığı ARNAVUTLARA KARŞI TEMİZ BİR ETNİK TEMİZLİK’TİR. Çameria’da o yıllarda Yunanistan devleti tarafından: bebek, çocuk, kadın, yaşlı, kendi evlerinde savunmasız insanları, bütün bir etnik nüfusu yerinden ettiği ve suçsuz yere 3.000 Arnavut insanın katlettiği için net olarak bu bize yapılan bir SOYKIRIMDIR diyoruz. Yunanistan devletinin planıyla Napolyon Zerva’nın askeri oluşumu olan ırkçı nazileri tarafından Arnavut nüfusa karşı gerçekleştirilen soykırımın bugün dahi Yunanistan’ın kabul etmiyor olması “TEKRARLANAN BİR SOYKIRIMDIR”. Yunaninstan’ın günümüzde dahi bu Arnavut nüfusa kendi topraklarına girmelerine izin vermiyor olması, o topraklarda hünharca katledilen yakınlarına mezar dahi yaptırmıyor olması YUNANİSTAN DEVLETİ TARAFINDAN DEVAM EDEN BİR SOYKIRIM’DIR. Önce özür dilemeleri gerekiyor, ondan sonra uzlaşma süreci gerçekleşir. Uzlaşma olmadan Arnavutluk’un ve Arnavutların Yunan devleti ile “İyi” ve “İstikrarlı” bir ilişkisi olamayacaktır. Çünkü biz Çameria Arnavutları olarak o tarihlerde olanlar için şimdiki Yunan devletini/hükümetini suçlamıyoruz, ancak onların mantıksız bir şekilde ısrarlı tutumu Çameria’lı Arnavutlara karşı yaptıkları “Soykırımı” ve işledikleri “Etnik Temizliği”n savunuculuğunu yapmaya devam etmektedirler. Üstelik bugün dahi, Yunanistan, defalarca ve devamlı olarak insan haklarını çiğnemeye devam etmektedir, yerinden ettikleri insanları ve onların torunlarına dahi hiçbir insan hakkı tanımıyolar. Bugün Çameria’lı Arnavutlar olarak SİYASİ SINIRLARI DEĞİŞTİRME İSTEĞİNDE DEĞİLİZ, ancak EVLERİMİZE DÖNMEK ve Yunanistan’daki ETNİK ARNAVUT AZINLIĞI STATÜSÜNE YENİDEN KAVUŞMAK İSTİYORUZ. Bu çözümlenmemesi halinde öyle büyük bir sorundurki, Arnavutluk ile Yunanistan arasında dostça ve stratejik ilişkilerin geliştirilmesine asla izin vermeyeceği gibi aynı zamanda Balkanların huzuruna da asla izin vermeyecektir. BU NEDENDEN DOLAYI “ÇAMERİ SORUNU” ARNAVUTLARIN MİLLİ SORUNUDUR diyoruz.

Aida Topalli: Arnavutluk ile Yunanistan’ın Dışişleri Bakanları Ditmir Bushati ve Nikos Kotzias ilki Kasım ayında Girit’te ve ikincisi Ocak ayında Arnavutluk’un Korça ilinde iki gayrı resmi toplantı yaptılar, ve iki ülkenin “sıcak” olarak adlandırdığı konuları ele aldıklarını biliyoruz, yapılan bu görüşmeler hakkında düşüneceleriniz nedir?
Shpëtim İdrizi: Doğrusunu söylersek gerekirse Arnavutluk’un resmi kaynağından gelen bilgiler eksik olduğundan kristalleşmiş net bir görüşe sahip değilim, çünkü, bizim Dışişleri Bakanlığı ve Ditmir Buşati bey bu görüşmelerde ne yaptıklarını açıklamıyorlar. Bu konuda tek bilgi penceresi Atina’dır ve eğer doğruyu söylüyorlarsa şüphesizki bu durum Arnavut topraklarında endişe yaratıyor. Ben bugün, açıkça söylüyorum ki “Arnavutlara ait olan “Çameria ismini literatürden kaldırmak ve/veya başka bir isimle değiştirerek yazmak” konusunda müzakere dahi edebileceklerini unutsunlar. Çünkü böyle bir şeyi sadece biz Çameria’lılar değil, dünyanın neresinde olursa olsunlar bütün Arnavutlar bunu asla affetmezler. Yunanistan’la Kıta Sahınlığı Anlaşmasını yeniden müzakere etmek istiyorlarsa, 2010 yılında Arnavutluk Anayasa Mahkemesinin “2009 Yılında Yunanistan ile yapılan Kıta Sahınlığı Anlaşmasını İptal Ettiği” bir karar var ortada. Bu konuda hem bir kılavuz işlevi görmekte hem hukuki olarak bağlayıcı bir karar hükmündedir- ve bütün Arnavutlar bu antlaşmanın içeriği ne olduğu ve kimin için yapıldığı çok iyi biliyorlar. Hükümetimiz Yunanistan’la “Çameria Sorununu” müzakere etmek istiyorlarsa, Arnavutluk’ta bu konuda tek söz sahibi olan “Çameria Derneği/Shoqata Patriotike Çamëria” ve PDIU/Adalet, Entegrasyon ve Birlik Partisi’nin olduğu herkesin bilmesi gerekir. Çünkü bizden başka, olup-bitenler hakkında çok az bilgiye sahip olan ve de karşı tarafın (Yunanistan’ın) karakteristik kurnazlığı ile yenilgiye uğrayacak hiç kimse çok ağır konu olan “Çameria Sorunu”muzu müzakere edemez.

Aida Topalli: Yunanistan ‘ın Arnavutluk hükümeti ile anlaştığı ve bu anlaşma ile Atina, Arnavutluk’tan 12 mil deniz daha kazandığı konusunda Yunan Dışişleri bakanı Nikos Kotzias’ın yaptığı açıklamalarının ardından ortaya çıkan tartışmalara ilişkin ne diyeceksiniz?
Shpëtim İdrizi: Işte konu budur; çünkü Nikos Kotzias Atina’da bunu söylüyor, ancak Tiran’daki bizim Ditmir Bushati konuyla ilgili hiç bir şey söylemiyor. Şimdi bu konuda Yunan’a mi güvenelim, yoksa bizim Ditmir’in konudaki anlamsız sessizliğine mi sevinelim? Arnavutluk tarafının sorumluluğunu ve Anayasal yükümlülüklerine inanma eğilimindeyim ve başka türlü olamaz çünkü aksi durumda hükümetimizin “Armavutların Milli Menfaalerine ihaneti ve tertemiz bir satışı” demek olacak ki bu, bugün bizim için, gelecek nesillerimiz için de geri dönüşü olamayan sonuçlar doğuracaktır.

Aida Topalli: Arnavutluk hükümeti, Yunan tarafı ile görüşülen konulardan biri de “Çameria Sorunu” olduğu belirtiyor, ancak Yunan tarafı bu konunun görüşüldüğünü reddetmektedir. Üstelik bu günlerde bu konuda iki defa üst üste Yunanistan Cumhurbaşkanı açıkça ve net ve bir şekilde “Arnavutlar ‘Çameria Sorununu’ müzakerelere açarlarsa, AB ile bütünleşme konusunu unutsunlar” diyerek Arnavutluk’u ve Arnavutları tehdit etti. Partinizin bu konudaki tutumu nedir?
Shpëtim İdrizi: Bu gelişmeler hakkında resmi açıklamalar yaptık. Yunanistan devlet başkanının taraflar üzerine siyasi arenada bulunuyor ancak siyasi alanda sadece fahri bir rolü var, yani Anayasa garantörüdür. Ancak bu Cumhurbaşkanı siyasi bir karar alındığında bize, yani Arnavutlara veto hakkını kullanabilecek bir konumda bulunmuyor. Bu ifadeleri söyleyen bir insan, yani taraflar üzerinde birleştiriciliği olan Cumhurbaşkanı sıfatının ve makamının tamamen dışındadır. O Cumhurbaşkanı için Çameria’lı Arnavutlar da Yunanlılar kadar değerli ve o kadar kıymetli olması gerekir, çünkü o zat kabul etse de etmese de Çameria’lı Arnavutlar onun ülkesinin Etnik Azınlığıdırlar. Fakat biz biliyoruz ki bu realiteyi Yunanistan, kabul etmiyor onun için biz onlara deklere ettik: eğer sen, bizleri karşı almak istiyorsan, karşında bulacaksın. Avrupa’ya giden yulumuz ise Brüksel ve Batı’dan geçiyor, Allah’a şükür ki Atina’dan ve Doğu’dan geçmiyor.

Aida Topalli: Yunan tarafın bu konudaki tehditlerini devam etmeye sürdürürse ve onlara karşı Arnavutluk hükümeti yeterince sesini yükseltmiyorsa, bu meselenin ana temsilcisi olarak hangi tedbirleri alacaksınız, nasıl tepki vereceksiniz?
Shpëtim İdrizi: Ben bir parti lideriyim, politikacıyım. Demokratik araçların bana verdiği geniş yelpazeyi iyi biliyorum. PDIU (Adalet Entegrasyon ve Birlik) partisi olarak kendi seçmenleriyle ve de sağ-sol siyasi görüşlerine bakılmaksızın Arnavut milliyetçi ve vatanseverleriyle uzun zamandır yoğun bir diyalog içindedir. Bu konu ile ilgili insanlarımızdan gelen mesaj çok açık, net ve basittir: GÖZE GÖZ, DİŞE DİŞ’tir. Bu açıdan biz Arnavut vatanseverlerini hayal kırıklığına uğratamayız.

Aida Topalli: Son olarak, ülkemizdeki siyasi durumunu gözden kaçıramazsınız. Gündemdeki adli reform tartışmaları, son tutuklamalar ve beklenen seçim reformu hakkındaki PDIU’nun düşüncesi ve tutumu nedir?
Shpëtim İdrizi: Parti olarak adalet reformun meclisten geçmesi için tartışmalara gerek olmaksızın oy kullandık çünkü en büyük ve en açık destekçileriydik. Batılı partnerlerimiz o denli ısrarla talep ettiği bu reformun geçmesi için oy kullanmaktan üzüntü duymuyoruz ve hiçbir pişmanlığımız yok. Fakat Arnavut toplumu için bu kadar gerekli ve hayati öneme sahip bu ADALET REFORMU, günlük çıkarlar için araçsallaştırılması ve rehin tutulmasını istemiyoruz, çünkü bu reformun özü, GELECEĞİMİZ’dir.
Seçim reformu ile ilgili olarak korkarım ki değişen bir şey olmayacak, çünkü Arnavut siyasetinin “dinozorları” olan DP ve SP (Demokrat Parti ve Sosyalist Parti) bir şey değiştirmek istemediklerini görüyorum. Bu iki parti hem Seçim Sisteminin bozukluklarını lehlerine kullanarak hem de oy çalarak milletvekili çıkartmaları alaşkanlık hale getirdiler. Genel Başkanı olduğum PDIU (Adalet Entegrasyon ve Birlik Partisi) bir önceki seçimlerden %50’ye yakın oyunu arttırarak son seçimlerde 76 bin oy olmasına rağmen üç milletvekilinden fazla çıkartamadı. Aldığıdımız bu oy orana böldüğümde en az 7 milletvekili çıkartmış olmamız gerekiyor çünkü Sosyalist Parti, Demokrat Parti ve LSI/Sosyalist Entegrasyon Hareketi partilerinin bir milletvekili için aldıkalrı oy sayısı 11.200’dür. Önceki seçimlerde bu oyların yarısıyla 5 milletvekilimiz vardı parti olarak. Son seçimlerde Partimiz başkent Tiran’daki aldığı oy iki milletvekili çıkaracak kadardı ama buna rağmen Meclise bir milletvekili dahi gönderemedik. Nedenini biliyor musunuz? Çünkü Seçim Sistemimiz, kanunlarla sadece bir şeyi garanti eder; o da yarıştaki eşitsizlik’tir ve bu eşitsizliğin yararlanıcıları sadece “dinozorlar PD-PS”dır. Bu seçim sistemiyle, koalisyonu sevmesek de koalisyon yapmak zorundayız ve bununla cezandırılmaktayız. Bu nedenle Seçim Reformu en kısa sürede yapılması gerekir diyoruz, ancak ne yazık ki bu da Arnavutluk’ta DP-SP siyasi dinazorlarının iyi ve kötü günlerde yapacakları mizahlara bağlıdır.

Aida TOPALLİ, 10/2/2018 standard.al
Türkçe: Sokol BRAHAJ

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir