YPG, pragmatik bir girişimle Rusya’nın kapısını çaldı. Moskova’ya ve Hmeymim üssüne heyetler gittiği biliniyor. Moskova, ABD ile işbirliği yaptığı için Türkiye’nin Afrin başta olmak üzere YPG’ye yönelik operasyonlarına karşı çıkmamıştı. Fakat şimdi YPG, Rusya’nın eline düştü. Rusya, Fırat’ın doğusunda kalan ve YPG/SDG kontrolündeki bölgeyi ‘özerk’ bir statüde Suriye’nin bir parçası olarak tutmaktan yana. Bu hususu gerçekleştirebilmek için de şimdi Esad yönetimiyle YPG/SDG’yi bir uzlaşıya vardırmaya çalışacak gibi. Bu uzlaşı süreci, Fırat’ın doğusunda kalan YPG kontrolündeki topraklarda ve özellikle Türkiye sınırına Suriye askerleri yerleştirilmesi ile başlatılabilir. Böylece Suriye’nin toprak bütünlüğü içerisinde hareket edildiği mesajı verilecektir. Yine de Astana Süreci’nin devam ettiği mesajını verebilmek ve son dönemde ciddi bir ivme kazanan Rusya-Türkiye işbirliğini zedelememek için Moskova’nın, Ankara’ya belli güvenlik garantileri vermesi gerekecektir. Zira böyle bir garanti verilmediği takdirde, Trump’ın bölgeden çekilme hamlesiyle Türkiye’nin önünü açmış olduğu ön kabulüyle, Türk-Amerikan ilişkilerindeki geleneksel yakınlık çizgisinin altı bir kez daha çizilmiş olur ki, bu Moskova’nın pek de arzu etmediği bir durum.
Göktürk Tüysüzoğlu