KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. YENİ DÖNEM

YENİ DÖNEM

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 6 dk okuma süresi
351 0

16 Nisan Pazar günü gerçekleştirilen halk oylamasının ardından %51’in üzerinde çıkan EVET oyu ile anayasa değişikliği kabul edilmiş oldu. Sonuçların Türk milleti ve devletine hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Anayasa maddelerinin içeriğinden, hukukun üstünlüğünden, yargının bağımsızlık ve tarafsızlığından, terörün nasıl bitirilip, ekonominin nasıl reformlarla düzenleneceğini konuşmaktan ziyade “popülist söylemlerin” ve hamasi nutukların ağır bastığı bir kampanya dönemini de geride bırakmış bulunuyoruz. Sandıktaki tercih hakkını ne yönde kullandığına bakmaksızın, yeni anayasa değişikliğinin neleri kapsadığını şu an bile, maalesef pek azımız biliyoruz. Tercihimiz şekillenirken içerikten ziyade oluşturulan suni gündeme önem verdiğimiz ve daha kolaycı bir yol olarak kabul ettiğimiz için böyle içerik hakkında bilgi sahibi olma gibi bir “zahmete” girmeye hiç gerek duymadığımız aşikar. Referandum öncesi akılda kalan en önemli satır başlarını ise, Cumhurbaşkanının siyasi parti üyeliği, yüksek yargı makamlarına doğrudan yapacağı atamalar ve kamu tüzel kişiliği konusunda değişikliğe uğrayan maddeler oldu. Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin detaylarını önümüzdeki dönemde zaten sıkça konuşmak üzere bir virgül koyuyor, referandum sonuçları üzerine görüşlerini açıklayan AGİT hakkında bir kaç şey söylemek istiyorum.

AGİT ve Venedik Komisyonu

“Örgütün Amacı: AGİT, güvenliğin üç boyutunda (siyasi-askeri, ekonomi-çevre ve insani) ilke, norm ve standartlar geliştirmekte, yükümlülüklerin uygulanma durumlarını izlemekte, esnek müzakere ve siyasi diyalog forumu teşkil etmekte, ayrıca
katılımcı devletlerin demokratikleşme, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı alanlarındaki çabalarına destek ve yardım işlevi görmektedir.”
AGİT’in (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) kuruluş amacının ne olduğunu ve çalışma sahasının hangi alanları kapsadığını ifade eden bu satırlar, hali hazırda Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nın resmî internet sitesinde yer almaktadır. İngiltere, ABD, İsviçre, Almanya ve Fransa’nın yanında 57 üye ülkenin bulunduğu AGİT, dünyanın hemen her yerinde olduğu gibi Türkiye’de gerçekleşen seçimlere de gözlemci göndermiştir. Türkiye, örgütün kurucu üyesi olması hasebiyle de, birçok farklı ülkenin seçimlerine AGİT adına gözlemci sıfatıyla uzmanlar göndermiş ve hazırlanan raporlar dünya kamuoyu ile paylaşılmıştır. Ülkemizde bu güne kadar gerçekleştirilen birçok seçime gözlemci gönderen AGİT, ilk defa bu seçimin ardından ciddi endişelerinin olduğunu açıkladı. Referandumu takip eden AGİT gözlem heyeti düzenledikleri basın toplantısında “referandumun Avrupa Konseyi standartlarından uzak olduğunu, YSK’nın mühürsüz pusulalar hakkındaki kararının önemli bir güvenceyi ortadan kaldırdığını” açıkladı. Dün itibariyle YSK’ya (Yüksek Seçim Kurulu) ziyarette bulunan uluslararası gözlemciler, ellerindeki raporları teslim ettikten sonra, asıl raporu sekiz hafta içerisinde açıklayacaklarını bildirdiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, AGİT’in bu açıklamalarına adeta ateş püskürmüş, “dünyadaki en demokratik seçimlerden birine imza attığımızı” söylemiştir. Yine kendine has üslubuyla; “Haddinizi bilin, haddinizi” diyerek kararı tanımadığımızı ifade etti. AGİT gözlemcileri ise, kendilerini Türk yetkililerin davet ettiğini ve sadece görevlerini yaptıklarını söyleyerek, açıklanacak esas raporu işaret etti. Ayrıca, Avrupa Konseyi’nin anayasal konulardaki danışma örgütü olan Venedik Komisyonu, anayasa değişikliği maddelerinin TBMM’deki oylamaları esnasında milletvekillerinin “gizlilik ilkesini” ihlâl etmesinden tutun da, partili cumhurbaşkanının yargıya yapacağı atamaların tarafsızlığına kadar pek çok noktada endişe duyduğunu dile getirdiler. Açıklanacak olan komisyon raporu Türkiye açısından ciddi bir risk oluşturmaktadır. Türkiye, ne Venedik Komisyonu’nun ne de kurucusu ve hali hazırda üyesi bulunduğu AGİT’in halk oylaması için hazırlamış oldukları raporları görmezden gelme, yok sayma hakkına sahip değildir. Böyle bir durum uluslararası arenada zaten ziyadesiyle yalnızlaşan ülkemizi ciddi sıkıntılar ile karşı karşıya bırakacaktır. Hem AGİT’in, hem de Venedik Komisyonu’nun açıklamış olduğu rapor özetlerinden hareketle, iki örgütünde raporlarında olumlu sonuçlar açıklanmazsa Türk Dışişleri “bu kararı tanımıyoruz” demenin haricinde birşeyler yapmak zorunda değil midir? Sayın Cumhurbaşkanı nazarında Türkiye’nin bu tavrı devam ederse topyekün Avrupa’nın bir ambargosu ile karşılaşmamız söz konusu olabilir. En azından bu restleşmeler devam ederse Türkiye’nin Batı ile olan entegrasyonunun ciddi manada zarar göreceği açıktır. Dünya ile bütün bağları kopmuş/koparılmış, hiçbir uluslararası örgütün hakkında olumlu açıklamada bulunmadığı, dış ticaret hacminin bitme noktasına geldiği bir Türkiye manzarası şüphesiz ki hiçbir vatandaşımızı memnun etmeyecektir.
Osman KEPENEK/ Akademik Araştırma Enstitüsü Başkanı

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir