YAŞAMAK ADI İÇİN YAŞAMAKSA BİTMEZ BU HAVUZ PROBLEMLERİ
Her nefeste hissettiğimiz huzurun ana kaynağıdır yaşamak.
Adil ve refah içerisinde olması gereken hayat standardının bir çıkar havuzunda boğularak günümüze kadar süre gelen çıkmazların ana sebebi ve hayatın temel kaidesini bilmemekten hâsıl olmaktadır. Bunu tetikleyen ana etken eğitimdeki çarpık öğretim mekanizmasıdır.
İlkokul sıralarında başlayan hayata hazırlık serüveni temel eğitim sistemleri sadece öğretimden ibaret olup eğitimin insan hayatını kolaylaştıran ana etkenler gereğince kabul görmemiştir.
Sivil toplum hayat standardını ele alan, akıl ve vicdan odaklı, düşünce ve fikir merkezli, yardımlaşma, dayanışma, paylaşma kültürünü aşılayan, ruh ve sinir sistemlerini koruyan ve güçlendiren, büyüğe saygı, küçüğe sevgi ve yaratılanı yaratandan ötürü sevebilme erdemini aşılayan eğitim sistemlerine ihtiyaç duyulmaktadır.
İnsanları bir yarışa sevk eden çarpık eğitim sistemleri bizleri hız tuzağına doğru sevk ederken zihnimize sadece kazanma hırsı, şöhret hırsı, makam hırsı aşılayıp arkasına süslü düşlerle gerçek hedefleri gözeten politik hamleler üretip tüketici nesilleri memnun etme gayreti içerisindedirler.
Bu çarpık eğitim sistemi, eğiten, öğreten, üreten nesiller yerine, Survivorlar, diziler, filmler, reklamlar, topçular, popçular ve daha nice dahiyaneler inşa edip kaldırımları balgam, otobüs duraklarını yazı tahtası, parkları fuhuş yuvası, internet cefeleri stajer militan, bahis bayilerinde sırat kuyruğu, miting ve futbol turnuvalarında önder buyruğu haline getirilerek genç nesillerin zihnini köreltmektedir.
Romantik İslamcılığın arkasına sığınıp ne olduğu belirsiz sivil toplum kuruluşlarına yapılan yardımlarla günah çıkaran entelektüel akımların egoları tatmin olduysa azıcık Halep’ e, Şam’a, Bağdat’a, Kahire’ye bakarlarsa ülkemizi, devletimizi ve milletimizi muhafaza edecek gayretlerin hangi doğrultuda ilerlemesi gerektiği görülmektedir.
Bu mutlak gerçek milli eğitimdir.
Yeryüzünde bütün savaşları kazanabilirsin. Eğitim sistemin zafiyete uğradı mı düşmana da gerek yok kendi kendini helak edersin. Beynin merkezine cehalet hüküm kurar ve aynada gördüğün suretle cebelleşip bütün hayat serüvenini infilak edersin.
Ülkemizde devletimizin milli güvenlik politikası olarak ele alması gereken öncelikli konu ‘milli eğitimdir’ öğretim ise bir sonraki aşamadır. Bu stratejik niteliği temin ettiğimiz sürece yeniliklere öncülük eden, üreten, tam bağımsız, özgür ve müreffeh yarınlar bizi bekliyor olacaktır.
Madde bağımlısı yapılan gençler, fuhuş tuzağına düşmüş kadınlar, ideoloji zehri ile kirletilen beyinler, kurutulan bereketli topraklar, yeşermeye yüz tutmuş yapraklar, bilmem kaçıncı havuz problemi ile suyun delikten kaç saatte boşalacağını hesaplamak ile değil, körelmiş zihinlerin ne zaman ayılacağı sorusuna cevap bulmakla kurtuluşa erecektir.
Milli mücadelenin temelinde milli eğitim olmalıdır. İnsanı eğiten, öğreten, yanlışı, doğruyu, eğriyi, düzü, özü, sözü, yazı, güzü, milletini ve devletini tanıtan ve ülkesinin istikbalini gözeten bir eğitim sistemine acilen ihtiyaç duyulmaktadır.
Nede güzel dile getirmiş şair.
Denizlerin dalgasına nara atarak kendi yüreğindeki ateşi söndüremeyen gafil ferdin
Sen kendini bilmez iken alevlerin sardığı dünyayı söndürmek mi ey bire derdin
Beyninde şerbet demlenirken serap âleminde, uçtuğun uçurumlardan hangi ara erdin
Oldun birden içi boş kahraman, siyaset sofrasında şeytanla çorba içerken dünyayı gerdin
Kılavuzu karga olan aslanın yel değirmenlerini düşman bellemesi şeytanı bile güldürür
Kalmaz ufukta bir nebze umut ateşi, cehalet dediğin illet zehir güneşi bile söndürür
Yıldızlar raks eder batıdan, dünyayı sürükler serap ile savaşa, hülyalar içinde zamanı döndürür
Cahile şüheda gerekmez, nerden bilsin can içindeki cananı, ilimi yok eder irfanı öldürür
Anlayın artık insanlığın yegâne düşmanı cehalettir. Bu düşmanı ıslah edecek güç merkezi milli eğitim, eğitimi hayata uyarlamak ise milli öğretimdir. Eğitim olmadan öğretim ruhsuz bedene benzer.
Araştırmacı yazar
Serdar bozdoğan