İshak Paşa Sarayının ve Ağrı Dağının etnik kimlik ırkçılığı için propaganda aracına dönüştürülmesine cevabım.
Ağrı da ki İshak Paşa Sarayının inşası Osmanlı paşalarından. IV. Murat’ın, İran Seferinde (1638-39) Osmanlı ordusuna cesaret ve kahramanlık göstererek, sağ kolunu kaybeden ‘Çolak’ lakaplı Abdi Paşa ile 1685 yılında başlamış, 99 yıl sonra 1784 yılında İshak Paşa tarafından tamamlanmıştır.
19-20 yüzyıl Dönemsel İngiliz ve Rus Kara propagandasının etkisinde oluşan, Ermeni masallarından, Ağrı dağı Efsanesini; Kürtleri ifsat etmek için uyduran, Yaşar Kemal’e göre de o saray yerli halka yapılan zulmün kalesidir.
Şimdi siz söyleyin tarihi bu kadar net bilinen bir eserin Kürt atalarla ne ilgisi var.
Bilimsel olarak yalan olduğu kesin olan bu bilgi yalan propagandadan başka nedir.
Bu tür propagandaların temel sebebi özgüven üzerinden milletleşme sürecine hizmet edecek, sahte bir tarih bilinci yaratarak, cahil, mankurtlaşmış bireyler yetiştirme çabası gibi görünüyor.
Yalan üzerine kurgulanan tarih yaratma süreci kime neye hizmet eder. bu iddialı ama masumane yöntem kime hizmet eder biliyor musunuz?
Kürtleri tarihi süreç boyunca içinde bulunduğu kültürlerden ayrıştırıp, sanki bölgede ayrı ayrı milletlere ait ayrı ayrı tarih ve kültürler ve bunun göstergesi olan milletler varmış, algısı yaratarak, farklı etnik kimliği, farklı bir milletmiş gibi sunarak tarih bilincine dayalı bir ayrılık bilinci yaratmak için yapılan bir propagandadan başka bir şey değil.
Kürt çocukları İsrail ve ABD menfaatleri için daha kolay ölüme gönderilebilsinin dışında başka hiçbir şeye hizmet etmeyen bu tür propagandalar, çok masum kültürel faaliyetlermiş gibi sunulsa da öyle olmadığı ortadadır.
Yalçın Hatunoğlu