KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Rusya
  4. »
  5. Vitaly Naumkin: Rusya Ukrayna’da ne istiyor?

Vitaly Naumkin: Rusya Ukrayna’da ne istiyor?

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 9 dk okuma süresi
352 0

Son haftalarda, bir yanda Rusya diğer yanda ABD ve NATO arasında ilişkilerdeki gerilim, Moskova’nın kendisine resmi ve dolayısıyla bağlayıcı güvenlik teminatları sağlanmasına yönelik tekliflerini kabul etmeyi kesin bir şekilde reddetmelerinden kaynaklanan keskin bir yükseliş yaşadı.

Moskova’nın başlıca talepleri, NATO’nun doğuya doğru genişlemesini önlemek, Rus sınırı yakınlarına saldırı silahları konumlandırmaktan kaçınmak, ittifakın Avrupa’daki askeri kapasitesi ile altyapısını, Rusya ile NATO arasında Karşılıklı İlişkiler, İşbirliği ve Güvenlik Hususundaki Ana Kararname’nin imzalandığı 1997 yılındaki durumuna geri döndürmek için belgelenmiş teminatların verilmesidir. Ukrayna’nın NATO’ya kabulü, ittifakın askeri altyapısının Rusya sınırlarına yaklaşması anlamına geliyor ki bu da Amerikan füzelerinin Moskova’ya ulaşma süresinin birkaç dakikaya inmesi demek! Kiev’in doktriner belgelerinde Ukrayna’nın Rusya Federasyonu’nun ayrılmaz bir parçası olan Kırım üzerindeki kontrolünü genişletmeyi kendisine misyon olarak belirlediği, İkinci Dünya Savaşı sırasında Ukrayna’da bulunan Nazi takipçilerinin ülkede gittikçe nüfuz kazandığı gerçeği de dikkate alınmalı. Dolayısıyla Ukrayna’nın NATO’ya katılmasının Rusya için varoluşsal bir tehdit oluşturacağı ve Rusya’yı NATO ile yüzleşmeye iteceği açık.

ABD ve NATO’nun Rusya’nın sunduğu taslaklara verdiği yanıtlarda Moskova’nın talepleri görmezden gelindi, dahası yeni üyelerin NATO’ya kabul edilmesi özgürlüğü ilkesinin altı çizildi.

Vladimir Putin, Batılı meslektaşlarına, eşit ve bölünmez güvenlik ilkesinin, birçok uluslararası belgede yer alan, diğer devletlerin güvenliği pahasına bir devletin güvenliğini güçlendirmeme yükümlülüğünü içerdiğini hatırlattı. Rusya Devlet Başkanı ayrıca 1949 Antlaşması’nın 10. maddesine göre NATO’nun başka ülkeleri üyeliğine davet edebileceğini ancak hiçbir şekilde onları kabul etmek zorunda olmadığını vurguladı. Gelgelelim Rusya Devlet Başkanı’nın tüm uyarıları boşunaydı hem de Batı’nın kırmızı çizgileri geçmesinin tehlikeleri konusundaki ısrarlı uyarılarına rağmen. Batı, Moskova üzerindeki güçlü baskıya paralel olarak yeni yaptırım kararları alarak ekonomik baskıyı da yoğunlaştırdı.

Rusya ile Batı arasında kritik bir düzeye ulaşan gerilime, Ukrayna’daki durumun keskin bir şekilde alevlenmesi eşlik etti. Kiev, haklarını savunan Donetsk ve Luhansk cumhuriyetlerinin Rusça konuşan ve ayrımcılığa maruz kalan nüfusu üzerindeki güçlü baskısını artırdı. Radikal milliyetçiler, aşırılıkçı fikirlerine katılmayan herkese karşı misilleme tehdidinde bulunmaya devam ettiler. Bu cumhuriyetlerin beldeleri giderek daha fazla bombardımana maruz kalmaya başladı ve bunun sonucunda altyapıları yok oldu, sivil kayıplar yaşandı. Kiev inatla Minsk Anlaşmalarına uymayı, ayrıca Donetsk ve Luhansk ile müzakerelere girmeyi reddetti. Kiev’in Kırım’ın Rusya’ya gönüllü dönüşünü tanımamasından ise bahsetmeye bile gerek yok. Rusya’da, olup biten her şeyin Batı’nın neo-Nazi oluşumları meşrulaştırarak Ukrayna topraklarında saldırgan, Rus karşıtı bir rejim yaratmaya yönelik 8 yıllık politikasının sonucu olduğuna dair sağlam inanç pekişti. Olaylar öyle bir noktaya geldi ki, Ukrayna Cumhurbaşkanı ülkenin güneydoğusundaki Rusça konuşan nüfusu insanlar yerine sürüler olarak adlandırmaya başladı. Putin için bu insanları korumamak, yurtsever paradigması güçlenen Rus halkının gözünde meşruiyetini kaybetmesi demekti.

Putin açısından geri dönüşü olmayan noktanın geçilmesine, Ukrayna’nın hızla NATO’ya katılmasına, Rusya’yı yok etmek amacıyla ittifakın askeri altyapısının Ukrayna’da konuşlandırılmasına çok az kaldığı açık ve net bir hale geldi.

Çok yakın zamana kadar Rus liderliğinin hesapları siyasi ve diplomatik yöntemlere dayanıyordu. Ancak Batı’dan gelen güçlü baskı, özellikle de ABD ve NATO’nun kibirli Ukrayna’ya modern silahlar temin etmeye başlamasından bu yana, askeri önlemler üzerinde düşünmeyi gerektirdi. Rusya silahlı kuvvetleri batı sınırları yakınında başarılı (ve tamamen meşru) tatbikatlar gerçekleştirdi, ancak komşulara verilen bu mesaj anlaşılmadı. Yurtdışından yönetilen Ukrayna yönetici seçkinleri, Rusya ile Batı arasında etkili ve tarafsız bir tampon devlet olma yolundaki altın fırsatı umutsuzca kaçırdılar. Ülkelerinin ortak bir tarih, etnik ve uygarlık bağlarının olduğu büyük doğu komşusu ile ilişkilerinde şiddetlenerek alevlenen krize kendilerini mahkûm ettiler.

Bu koşullar altında Rusya, aralarında yaşlı, kadın ve çocukların da bulunduğu Donetsk ve Luhansk’tan gelen mültecilere kapılarını açtı. Gelen yüz binlerce ihtiyaç sahibi insanı Rusya bölgelerinde barındırmak için gerekli tüm önlemler alındı. 21 Şubat’ta, Donetsk ve Luhansk cumhuriyetlerinin sakinlerini korumak için, liderlerinin talebi üzerine ve Rusya Parlamentosu’nun desteğiyle Başkan Vladimir Putin, bu cumhuriyetlerin bağımsızlığını tanıyan bir kararname imzaladı. Aynı zamanda Putin, geçmişte, “Rusya, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü korumak için mümkün olan her şeyi yaptı. Ama boşuna” diye vurguladı. Şimdi dostluk, iş birliği ve karşılıklı yardımlaşmayı içeren iki anlaşma onaylandı. Bu icraatlar, tahmin edilebileceği gibi, Batı ve Ukrayna’nın kendi yönetici seçkinlerinin Rus karşıtı söylemlerinde bir artışa yol açtı. Bu noktada Rusya, kendisine yönelik sürpriz bir saldırı tehdidini etkisiz hale getirmek için daha ciddi tedbirleri gündemine aldı. Sonuç olarak, 24 Şubat’ta Rusya Devlet Başkanı, Ukrayna topraklarındaki Luhansk ve Donetsk Halk Cumhuriyetleri güçlerinin desteğiyle silahlı kuvvetlerine amacı Kiev’i barışa zorlama görevini yerine getirmek olan özel bir askeri operasyon başlatma emri vermek zorunda kaldı.

Rusya’nın temel stratejik çıkarı, batı sınırlarında varlığını sürekli tehdit eden, kendi vatandaşlarına ve topraklarında yaşayan Rus vatandaşlarına karşı kanlı suçlar işleyen yozlaşmış bir rejim değil, dost bir komşu devlete sahip olmak. Dost bir komşuya sahip olmanın tek yolu, Ukrayna’nın silahsızlandırılması ve Nazilerden arındırılması. Öte yandan ilerleyen Rus kuvvetlerine yıkım ve sivil nüfus arasında zayiata yol açmaktan kaçınmaları emredildi. Silahlarını bırakan ve Rus ordusuna karşı saldırılara katılmama sözü veren Ukrayna ordusu askerlerine de evlerine dönme izni veriliyor. Özel operasyonun ana hedeflerinden biri, şehirler ve yerleşim alanları etkilenmeden, Ukrayna’nın askeri altyapısının ezici saldırılar ile tahrip edilmesi. Rus Hava Kuvvetleri’nin operasyonları genellikle sivil altyapıyı korumak amacıyla hassas ve dikkatli saldırılar düzenlemekle sınırlı kalıyor, ancak Ukrayna rejiminin yenilgisi kaçınılmaz. Her ne kadar resmi Moskova beklendiği gibi tüm kartlarını açıklamasa da, Rus ordusunun tüm ülke veya büyük bir bölümü üzerindeki kontrolünü sıkılaştıracağını, Kiev’’deki otoritenin yakın zamanda düşeceğini tahmin edebiliriz. Bir seçenek olarak, ülke nüfusunun tüm kesimlerinin çıkarlarını yansıtan, Ukrayna’yı radikal milliyetçilerin egemenliğinden arındırmaktan, silahsızlandırmaktan ve tarafsızlığa geçişten sorumlu olacak yeni bir ulusal kurtuluş hükümetinin kurulmasını da umabiliriz.
Vitaly Naumkin
Rusya Bilimler Akademisi ve Doğu Bilimleri Enstitüsü Bilim Direktörü

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir