KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Varlığımız Neden Türk Varlığına Armağan Olsun?

Varlığımız Neden Türk Varlığına Armağan Olsun?

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 5 dk okuma süresi
316 0

Yılın her gününde bir şehidimin adı yazılı… Her saniyesinde bir gazim var… Saymakla bitmez isimleri, tarihe mührünü vurmuş neslim, prangalara, zincirlere gelemem, özgür doğdum, istiklalden ödün veremem.
Üç kıtada at koşturduğumuz, çağ açıp çağ kapattığımız, yeryüzünü imar ettiğimiz zamanlarımız da oldu, yurdumuzu işgalden kurtarmak için, elimizde ne varsa alıp cepheye gittiğimiz zamanlarımız da. Bizi bazen silahla, güçle esir almaya çalıştılar, bazen dinle, vicdanla ve aslında çokça zamandır mevcut olan ama bizim şimdi şimdi farkına vardığımız şekli olan ekonomi ile.
Silahla esir almaya çalıştıklarında etrafımızı kuşattılar, ağır silahları, mühimmatları onları zafere götürecek pay edeceklerdi Anadolu’yu, Türk’ün vatanını. Ama bir mavi gözlü dev çıktı meydana, çekti tüm perdeleri suretlerden, gösterdi gerçekleri, uyandırdı Türk milletini, yaktı tekrardan ocakları. Üstelik düşmanı kovmakla yetinmedi, bayındırladı Anadolu’yu, hakimiyeti kişilerden, ailelerden, zümrelerden, tekkelerden aldı, milletime verdi. Bu mücadelede yalnız değildi, aydınlardan tutun da, kırsalda okuma yazma bilmeyen köylülere kadar herkesin tek bir gayesi vardı, o da istiklal! Bu istiklalin uğruna, kendilerinden geçtiler canlarını verdiler, toprağı vatan eylediler. Yetmedi, evlatlarından geçtiler kurban ettiler, milletime nesil eylediler.
Bizi savaşla teslim alamayınca, bizim değerlerimizi kullanarak aklımızı esir almaya gayret ettiler. Araçları da vicdanımız, dinimiz idi. Milletine düşman zürriyetsiz hocalar vesilesi ile en zeki çocuklarımızı ihtiyaç sahibi ailelerinden koparıp, mankurtlaştırdılar. Kendi emelleri için kullanıp, milletimi, yine vaktiyle milletimin olan çocuklarına boğdurmaya çalıştılar. Ne var ki, Türk meydana çıktı ve en sert tokatı vurdu “Hakk gayesi güdüyoruz” diyen küfür ordusuna.
Bir zaman oldu “Barış” kelimesini ağu sofralarına azık ettiler. Isıtıp ısıtıp önümüze sundular, her bir baharattan katıp, soslayıp ağzımıza çaldılar. Açılımdı bu dönemin adı, derdest ettiler vatanseverleri, ses çıkaranı hain ilan ettiler. Kendi planlarını, çamur misali attılar en temiz teğmenlerin, milliyetçi sivillerin üzerine. Andımız vardı, nutkumuzu tutarak okuduğumuz her sabah. Haykırışımızdaki Türk’e takıldılar, “Varlığımız neden Türk varlığına armağan olsun?” diyerek kaldırdılar.
Tüm bu yaşananların üzerine yine kuşatma peşindeler. Hatalı hatasız, haklı haksız demeyi bırakıp bugüne yani geleceğe bakalım. Geçmişteki hatalarımızı tekrarlamayalım, millet olma bilinciyle her şeyden evvel birbirimizi, sevelim. Kalıplara sokmadan, değiştirmeye çalışmadan, hassasiyetlerimize saygı göstererek, sevelim.
Çünkü içtiğimiz andı unutamayız. Unutursak, yok oluruz. Gecenin en karanlık olduğu anda dahi bu ant içimizde tekrar tekrar okunuyor, yarınlara uyandığımızda da okunmalı. Haydi şimdi tekrarlayalım ve cevaplayalım, “Varlığımız Türk Varlığına Neden Armağan Olsun?”
ANDIMIZ
Köklerimi biliyorum, gücümün farkındayım. Doğruluktan ayrılmayacağım çünkü doğruluk insanı iyiye ve güzele götürür. Hak etmediğim bir şeye el uzatmayacağım, sadece çalışarak kazanacağım. O yüzden diyoruz ki:
“Türküm, doğruyum, çalışkanım.”
Benim bir hayat felsefem var, benden küçük olanları korumalıyım onlar benim geleceğimdir. Benden büyükleri de saymalıyım, onların tecrübeleri benden çoktur. Vatanımı ve milletimi kendimden çok seviyorum, çünkü vatansız ve milletsiz benim hiçbir şeyim yoktur. O yüzden diyoruz ki:
“İlkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi, özümden çok sevmektir.”
Ben olduğum yerde kalamam, gayem milletimi ileriye taşımaktır. İleriye giderken Atam’ın belirlediği ilkeler referansımdır, bu ilkelerden ayrılmadan ve bir an olsun durmadan gelişeceğim. O yüzden diyoruz ki:
“Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.”
Nasıl ki vatansız kalınca mallarımın bir değeri kalmıyorsa, Türklüğüm olmadan da karakterim ortadan kalkar. Şu yaşıma kadar bana değerimi veren milletimdir, benim varlığım da Türk varlığına armağan olsun. O yüzden diyoruz ki:
“Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene!”
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun, bu zaferde emeği geçenlere binlerce rahmet, binlerce Fatiha…
Emre Ece

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir