Türk’ten bahsetmek, Arap, Kürt, Gürcü, Çerkes veya Fars’tan bahsetmekle asla eşit tutulamaz. Milletçilik, milliyetçilik ile kavmiyetçilik ve ırkçılık da kesinlikle bir tutulamaz. Dibine kadar Arap ve Fars ırkçılığına bulaşmış bir anlayışı yıllardır din zannederek bu millete boca edenler, çocuklarına dini isim (!!!) diye anlamlı anlamsız her ismi koyanlar, Türklerin isimlerini koymayı küfür addedenler, cennette dahi Arapça konuşulacağını ahmakça savunanlar, örfü, adeti, birçok kavimle beraber oluşturulmuş milli kültürü silmeye yeltenenler, kafalarındaki sosyalist ve dahi komünist ümmet algısını gerçek ümmetçilik hayal eden romantikler, kendi kavmiyetçiliklerini bu hayali ümmet heyulası ile örtmeye gayret eden münafıklar, din alıp din satanlar, İslam dünyasının ayakta duran tek gücünü de yok etmek istiyorlar. Tarih boyu millet olduğunu ispatlamış, dünyanın büyük bölümünü yönettiği halde İslam öncesinde bile ırkçılık, kavmiyetçilik ve şuubiye hareketine bulaşmamış, gerektiğinde dilini bile değiştirmiş bir milleti, tarih boyu kavmiyetçilikten kurtulamamış, kendini dinin sahibi gibi gören ve kendinden başkasını düşünmeyen topluluklarla asla bir tutamayız. Yüz yıl önceki senaryoyu yeniden sahneye koyanların emellerine Türkistan’dan Balkanlara kadar Türk milleti, tıpkı Çanakkale’deki gibi, cevabını verecektir. Sağlam bir tarih şuuruna sahip olanlar, ümmet olmanın yolunun, millet olmaktan geçtiğini çok iyi görürler.
İbrahim Maraş