KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Türkiye’nin Sınır Güvenliği Harekâtlarında Yaşanan Son Gelişmeler

Türkiye’nin Sınır Güvenliği Harekâtlarında Yaşanan Son Gelişmeler

Hasan Oktay Hasan Oktay - - 21 dk okuma süresi
407 0


15 Temmuz hareketi neticesinde Türk ordusu bitti dendiği gün adeta küllerinden doğan Türk ordusu sınır ötesi operasyonlar yaparak dosta güven düşmana korku salmıştır. Türkiye; Suriye hudut güvenliğini sağlamak ve Suriye topraklarında bulunan terörist unsurlar tarafından Türkiye’ye yönelik saldırıları bertaraf etmek maksadıyla, uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru müdafaa hakkını kullanarak Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtlarını icra etmiştir ve bu harekâtlar devam etmektedir.
Türkiye’nin terörle mücadele ve sınır güvenliğini sağlanması bağlamında Suriye’de yürüttüğü askeri harekâtlar; Fırat Kalkanı Harekâtı, Zeytin Dalı Harekâtı, İdlib bölgesinde Gerginliği Azaltma ve Kontrol Harekâtıdır. Bu harekâtlar Türkiye’nin terörle mücadele ve sınır güvenliğini sağlama stratejisinin birer unsuru olup, birbirlerini takip eden bir bütünün parçalarını oluşturmaktadır.
“Fırat Kalkanı Harekâtı”nın askerî hedefi Azez-Cerablus ve El-Bab arasında kalan üçgen alanın terörist unsurlardan temizlenmesi idi ve bu başarı ile tamamlanmıştı. “Zeytin Dalı Harekâtı”nın askerî hedefi ise Afrin bölgesinin terörist unsurlardan temizlenmesi idi. Türk ordusu 18 Mart 2018 tarihinde Afrin şehir merkezine girdi ve Afrin şehir merkezini terörist unsurlardan temizledi. Şimdi bu bölgenin mayın ve el yapımı patlayıcılardan (EYP) temizlenmesi aşamasına geçildi. Bununla birlikte Suriyeli mülteciler de Türk ordusunun sağladığı güvenlik şemsiyesi altında evlerine dönüyor. Kızılay ve AFAD; Cerablus, Azez ve El-Bab’ta olduğu gibi Afrin’de de hayatın normale dönmesi için önemli faaliyetler icra ediyor. Kısacası Türkiye ve Türk ordusu gittiği her yere barış, huzur, güven ve yaşam getiriyor.
Her ne kadar Afrin şehir merkezi terörist unsurlardan temizlense de “Zeytin Dalı Harekâtı” henüz tamamlanmış değil. Biryandan yukarıda ifade ettiğimiz faaliyetler devam ederken, diğer taraftan da henüz terörist unsurlardan tam olarak temizlenmeyen Tel-Rıfat bölgesi var. Tel-Rıfat bölgesi Afrin bölgesinin coğrafî bir parçası ve onunla bir bütünlük arzediyor. Bu nedenle “Zeytin Dalı Harekâtı” Tel-Rıfat bölgesine doğru genişletiliyor ve bu bölge de terörist unsurlardan tamamen temizlenecek. Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde icra ettiği terörle mücadele ve sınır güvenliği harekâtlarını etkileyecek temel parametreleri şu şekilde sıralayabiliriz;
1. “Zeytin Dalı Harekâtı”nın geldiği aşama göz önüne alınırsa; askerî açıdan harekâtın Tel-Rıfat yönünde genişletilmesi ve Tel-Rıfat bölgesinin terörist unsurlardan temizlenmesi gayet doğal ve askerî açıdan ise bir gereklilik.
2. Tel-Rıfat bölgesi; Afrin ile El-Bab’ı birbirine eklemleyen bir koridordur. Coğrafî açıdan da kritik bir bölge olarak değerlendirilmektedir. Tel-Rıfat bölgesinin güneyi hariç etrafı Türk ordusu tarafından çevrilmiş durumda. Tel-Fırat’ın güneyi ise rejim güçlerinin elinde. Bölgede rejim güçleri ile irtibatlı az sayıda Rus askeri de bulunuyor. Türkiye söz konusu harekâtı Rusya ile koordine ederek gerçekleştiriyor. Bu koridor henüz PKK/PYD/YPG unsurlarından temizlenmiş değil ve şimdi bu aşamadayız.
3. Bölgeden gelen bilgiler Tel-Rıfat bölgesinde yaşayan halkın biran önce PKK/PYD/YPG zulmünden kurtulmak istediğini gösteriyor. Bölge halkı Afrin halkı gibi kendilerinin de Türk Ordusu tarafından kurtarılmasını bekliyor. Tel-Fırat bölgesinde bulunan terörist unsurların da yavaş yavaş Münbiç ve Fırat’ın doğusuna çekilmek için hareketlendiği de görülüyor.
4. Hâlihazırda ABD destekli PKK/PYD/YPG terörist unsurları Fırat’ın doğusunda 3 bölgede konuşlu durumdalar. Bunlardan birincisi Tel-Fırat, ikincisi Münbiç ve üçüncüsü de daha güneyde yer alan Tabka bölgesi. Türkiye’nin Suriye’de sınır güvenliğini sağlamak maksadıyla uluslararası hukuka dayanarak uyguladığı terörle mücadele stratejisinin bir gereği olarak adım adım öncelikle Tel-Rırat daha sonra da Münbiç bölgesini terörist unsurlardan temizlemesi gayet tabi. Münbiç’in terörist unsurlardan temizlenmesinin ardından harekâtın Fırat’ın doğusuna genişletilmesi de beklenmelidir. Bununla birlikte Uluslararası konjonktür gereği Türkiye’nin Suudi Arabistan sınırına kadar uzanması beklenmektedir.
5. Tel-Rıfat bölgesinin terörist unsurlardan temizlenmesinin önemli sonuçlarından birisi de “Mare Koridoru” olarak bilinen ve PKK/PYD/YPG’li terörist unsurlar ve ABD tarafından bilinçli olarak “Kürt Koridoru” olarak adlandırılan hayalin de artık tamamen bitmiş olmasıdır.
6. Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde ve daha geniş anlamda Irak’ın kuzeyinde güney sınırları boyunca icra ettiği harekâtlar aynı maksadı gerçekleştirmeye yöneliktir: Terör tehdidini bertaraf etmek ve sınır güvenliğini sağlamak. Bu nedenle hem Suriye’nin kuzeyinde hem de Irak’ın kuzeyinde icra edilen askerî harekâtlara bir bütün olarak bakmak ve bu şekilde değerlendirmek gerekmektedir. Bu kapsamda Irak’ın kuzeyinde PKK/PYD/YPG terör örgütünün yuvalanmak istediği Sincar bölgesine bir harekât seçeneği de masada durmaktadır. Gelinen aşamada Ankara’nın bu konuda Bağdat yönetimi ile önemli bir mutabakat sağladığı görülmektedir. Bağdat yönetimi Sincar bölgesine terörist unsurların yuvalanmaması için gerekli tedbirleri almaya başlamıştır. Bu konuda alınan tedbirleri de Türkiye ile koordine etmektedir. Dolayısıyla Ankara’nın etkin diplomasi faaliyetleri ile Sincar bölgesine yönelik adımlar atılmıştır. Ankara tarafından Sincar’daki durum yakından takip edilmektedir ve gelişmelere göre askerî seçenekler de dahil her türlü adımın atılması beklenmelidir.

7. ABD Başkanı Trump geçen hafta yaptığı bir açıklamada Suriye’nin ABD için ekonomik maliyetinin çok olduğunu ve Suriye’de bölge devletlerinin sorumluluk almaları gerektiğini vurgulamıştır. Bu açıklamanın hemen ardından Fransa Cumhurbaşkanı Macron PKK/PYD/YPG’yi destekleyen açıklamalar yapmış ve Türkiye ile bu terör örgütü arasında arabulucu olmayı teklif etmiştir. Fransa’nın bu teklifi Ankara yönetimi tarafından en üst perdeden şiddetle reddedilmiştir. Geçen hafta içerisinde özellikle Münbiç bölgesinde önemli bazı gelişmeler de yaşanmıştır. Münbiç bölgesinde yaşanan çatışma ve patlamalarda biri ABD’li diğeri İngiliz iki asker ölmüş ve beş asker de yaralanmıştır. Aynı zamanda PKK/PYD/YPG terör örgütü yöneticisi önemli bir isim de Münbiç bölgesinden kaçırılmış ve PKK/PYD/YPG terör örgütünün üst düzey yönetici kadrolarından bazı kayıplar verdiği öğrenilmiştir. Bunun üzerine ABD Münbiç bölgesine Trump’ın açıklamalarının aksine asker takviyesi yapmış ve güvenlik tedbirlerini arttırmıştır. Münbiç bölgesinden Fırat Kalkanı harekâtı kapsamında bölgede bulunan Türk askerlerine zaman zaman taciz atışları da yapılmaktadır. Bu taciz atışlarına Türk askerinin meşru müdafaa kapsamında karşılık verdiği de bilinmektedir. Kısacası Münbiç bölgesinde askerî bir hareketlilik yaşanmaya başlamış görünmektedir.

8. RF’nin de Türkiye’den bu aşamada somut bir talebi bulunmaktadır. Bu talep İdlib bölgesinde yer alan muhalif unsurların Türkiye tarafından kontrol altına alınması karşılığında (RF’nin hâlihazırda en çok uğraştığı konu) Türk Ordusunun Münbiç’e yönelik askerî harekâtının desteklenmesidir. Suriye meselesinde Türkiye ile RF arasında hem siyasi hem de askerî alanda pragmatik ve realist çerçevede yakın işbirliği ve koordinasyon devam etmektedir. Bu alanda işbirliği olması da muhtemeldir ve çatışmasızlık gözlem noktaları da bunun en somut örneğidir.
9. Trump’ın açıklamasının aksine ABD’nin bölgeden çekilmesini beklemek mantıklı ve rasyonel bir bakış açısı olmayacağını söylemek mümkündür. ABD’nin Suriye’de 2000’li yılların başından buyana faaliyetleri CIA aracılığı ile devam etmektedir. ABD bölgede belirli bir kazanım elde etmiş ve çok ciddi askerî yatırımlar yapmıştır. ABD hâlihazırda Suriye’de Fırat’ın doğusunda gücünü ve kontrolünü muhafaza etmek istemektedir. Bunu da PKK/PYD/YPG terör örgütü vasıtasıyla yapmaktadır. Bölgede ABD askerlerinin yanında İngiliz ve Fransız askerler de konuşlu durumdadır. İngiliz ve Fransız askerlerin sayısı yaklaşık 200 civarındadır. İngilizler ve Fransızlar PKK/PYD/YPG terör örgütü ile birlikte ABD’nin Suriye’deki en önemli müttefikleridir. ABD için Suriye’de belirli bir aşamaya gelinmiştir. ABD’nin şimdiki hedefi İran’dır. ABD İran üzerine odaklanırken hem Türkiye ile Suriye’de karşı karşıya gelmemek hem de yaptığı propaganda ve çeşitli faaliyetler ile İran’a yönelik icra edeceği faaliyetlerde Türkiye’yi ve Türk kamuoyunu tarafsız bırakmak istemektedir. Bu noktada ABD’nin hedefi Suriye’de deneyimleri ve tarihi emelleri olan Fransa’nın rolünün arttırılmasıdır. Fakat Fransa yine de ABD’nin kontrolü altında olmaya devam edecektir. ABD Suriye’de doğrudan Türkiye ile karşı karşıya gelmeyecek ve bu rolü Fransa üstlenecektir. RF ile Batı arasında ajan krizi ile iyiden iyiye açığa çıkan gerginlik de aktörlerin bu konumu almasını kolaylaştırmıştır. Kısacası Suriye iç savaşında ikinci planda kalan İngiltere-Fransa ikilisini sahada daha fazla göreceğiz ve bu ikilinin görevi de Türkiye’yi bu bölgede oyalamak olacaktır. Ayrıca bu ikili RF’yi de bölgede meşgul ederken ABD’nin odak noktası İran olacaktır.

Yukarıda sıraladığımız parametreler Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde ve Irak’ın kuzeyinde terörle mücadele ve sınır güvenliğini sağlamaya yönelik harekâtlarını doğrudan etkileyecektir. Türkiye’nin hedefi Suudi Arabistan sınırına kadar uzanan bir alanı kontrol ederek bu coğrafyada oluşacak terör unsurlarının önünün alacaktır. Şimdi Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde icra ettiği askerî harekâtlarda gelinen noktayı yapılan resmi açıklamalar çerçevesinde açıklayarak analizimize son verelim.
Fırat Kalkanı Harekâtı
1. Hudut güvenliğini sağlamak, DEAŞ terör örgütünün tehdit ve saldırılarını önlemek, yerinden edilmiş kimselerin yurtlarına dönüşüne katkı sağlamak, sivilleri korumak. Yaşanan terör olaylarından zarar görmelerini engellemek maksadıyla icra edilmekte olan Fırat Kalkanı Harekâtında, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından desteklenen Özgür Suriye Ordusunun yoğun ve kararlı mücadelesi sayesinde Azez-Cerablus arasında bulunan toplam 243 meskûn mahal ve 2.015 km²’lik alan kontrol altına alınmıştır. Bu alanda günlük hayatı normalleştirme faaliyetleri devam ederken halkın ihtiyaçları ve altyapı sorunu kısa zamanda giderilmiştir.

2. Bab bölgesinde patlayıcı ve mayın arama/temizleme çalışmaları sürdürülürken; PKK/KCK/PYD/YPG ve DEAŞ terörist unsurlarının, Münbiç’ten batıya doğru olabilecek saldırılarını durdurmaya yönelik alınan tedbirlerin uygulanmasına hassasiyetle devam edilmektedir. Bu kapsamda zaman zaman da Münbiç bölgesinden yapılan taciz ve saldırılara meşru müdafaa kapsamında karşılık verilmektedir. Bölgede yürütülen normalleşme (altyapı, üstyapı, yerel yönetimlerin desteklenmesi vb.) çalışmalarına katkı sağlanmaktadır.
Gerginliği Azaltma Kontrol Harekâtı (İdlib Bölgesi)
1. İdlib Bölgesinde, Astana görüşmeleri kapsamında ateşkesin etkinliğinin artırılması, çatışmaların sona erdirilmesi, insani yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması, yerlerinden edilenlerin evlerine dönüşü için uygun şartların sağlanması ve ihtilafın barışçıl yollarla çözülmesi için uygun koşulların oluşturulmasına destek sağlamak maksadıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri birlikleri Gerginliği Azaltma Kontrol Gücü olarak görev yapmaktadır.

2. Bu kapsamda; 13 Ekim 2017 tarihinde 1 Numaralı Gözlem Noktası, 23 Ekim 2017 tarihinde 2 Numaralı Gözlem Noktası, 19 Kasım 2017 tarihinde 3 Numaralı Gözlem Noktası, 05 Şubat 2018 tarihinde 6 Numaralı Gözlem Noktası, 09 Şubat 2018 tarihinde 7 Numaralı Gözlem Noktası, 15 Şubat 2018 tarihinde 8 Numaralı Gözlem Noktası, 17 Mart 2018 tarihinde ise 4 Numaralı Gözlem Noktası tesis edilmiştir. Diğer Gözlem Noktalarının açılarak faaliyete geçirilmesine yönelik çalışmalara devam edilmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri unsurları bölgedeki görevlerini Astana görüşmelerinde garantör ülkelerce mutabık kalınan angajman kuralları çerçevesinde sürdürmektedir. Dolayısıyla pisikolojik savaşın en basit argümanları ile hareket eden bazı basın organlarının Türk ordusuna işgalci gibi yaftalar yapıştırmaya çalışması dikkate alınacak bir durum olmamakla beraber meşruiyet vurgusu sürekli gündeme getirilmelidir.
Zeytin Dalı Harekâtı
1. Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından, hudutlarımızda ve bölgede güvenlik ve istikrarı sağlamak maksadıyla, Suriye’nin kuzeybatısında Afrin bölgesinde, PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ’a mensup teröristleri etkisiz hale getirmek, dost ve kardeş bölge halkını bunların baskı ve zulmünden kurtarmak üzere, 20 Ocak 2018 saat 17.00’dan itibaren “Zeytin Dalı Harekâtı” başlatılmıştır.

2. Harekât, ülkemizin uluslararası hukuktan kaynaklanan hakları, BMGK’nin terörle mücadeleye yönelik özellikle 1624 (2005), 2170 (2014) ve 2178 (2014) sayılı kararları ve BM sözleşmesinin 51’inci maddesinde yer alan Meşru Müdafaa Hakkı çerçevesinde, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olarak icra edilmektedir.
3. Harekâtın planlama ve icrasında sadece teröristler ve bunlara ait barınak, sığınak, mevzi, silah, araç ve gereçler hedef alınmaktadır. Sivil unsurlara karşı her hangi bir hareket yapılmadığı gibi bu konu sürekli istismar edilmeye çalışılmıştır. Önceleri bu harekatın Viyetnam’a benzeyeceğini söyleyenler daha sonra harekatın gecikmesini bir başarısızlık olarak yansıtmaya çalışmışlar ordunun sivil unsurlara zarar vermemek için çok dikkatli ve yavaş hareket etmesini terörist unsurlara moral verebilmek için bir başarısızlık şeklinde göstermeye çalışmışlardır. Oysa harekat planlandığı şekli ile sivil unsurlara zarar vermeden adım adım gerçekleştirilmiştir.

4. Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından harekât alanında, en modern harp silah, araç ve gereçleri ile mühimmat, uluslararası hukuka uygun olarak, gecikme pahasına, diğer hiçbir ülkenin göstermediği dikkat ve hassasiyetle, masum insanlara ve çevreye zarar vermeden etkin bir şekilde kullanılmaktadır.

5. Aynı zamanda harekâtın başlangıcından itibaren, harekât alanında bulunan dini ve kültürel yapılar, tarihi eserler ve arkeolojik kalıntılar ile kamu yararına faaliyet gösteren tesisler de kesinlikle Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının hedefleri arasında bulunmamaktadır.

6. Bu hususlara ilave olarak, Hava Kuvvetleri tarafından, uluslararası hukuk ve anlaşmalar tarafından yasaklanmış mühimmat kullanılmamaktadır. Bu tür mühimmat Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinde zaten mevcut değildir. Kara ateş destek vasıtaları da aynı esaslarla hareket etmektedir.

7. Türk Silahlı Kuvvetleri, insani yardımların bölgeye erişimi konusunda gerekli desteği sağlamakta; Afrin’de hayatın normale dönmesi için çalışmalara devam edilmekte olup şehre su ve elektrik verme çalışmaları bitme aşamasına gelmiş hatta şehrin bir çok yerine bu tür hizmetler getirilmiştir. Cephede beklenen başarı elde edilemeyince basın üzerinden provakatif çekimler ile Türk ordusunun başarısı gölgelenmeye çalışılma teşebbüsleri yine tarafsız medya tarafından yapılan yayınlar ile bertaraf edilmiştir. Özellikle halk Türk ordusunu bağrına basarak bütün kötü niyetlilerin hevesini kursağına tıkmıştır.

8. Harekâtın başlangıcından itibaren etkisiz hale getirilen terörist sayısı 3821 olmuştur.

9. Terör örgütü mensupları ile girilen çatışmalarda bugüne kadar 52 Türk askeri şehit olmuş, 229 Türk askeri yaralanmıştır.

10. Türk Silahlı Kuvvetleri ve Özgür Suriye Ordusu tarafından 18 Mart 2018 tarihi itibariyle kontrol altına alınan Afrin’de mayın ve el yapımı patlayıcı arama faaliyetleri sürdürülmektedir. Harekât kapsamında bugüne kadar 95’i Afrin merkezde olmak üzere, harekât alanının tamamında toplam 86 adet mayın ve 647 adet EYP tespit edilerek imha edilmiştir. Halk ordu bütünleşmesinin en güzel örneklerinden biri Afrin’de sergilenmiş ve asker halkın ihtiyacını giderebilmek için gece gündüz durmadan çalışmakta ve Afrini yaşanabilir bir şehir yapmaktadırlar.

Dr. Hasan OKTAY

Doç.Dr. Hasan Oktay-KAFKASSAM Başkanı

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir