Türkiye, Ortadoğu’nun tarihsel geçmişini, coğrafi konumunu bununla beraber diğer ülkelerle ekonomik, kültürel ve siyasi ilişkilerini göz önünde bulundurarak Balkanlar ve Kafkaslardaki etkileşimlerin kendini büyük ve küçük ölçeklerde etkileyebileceğini öngörmektedir.
Bu sebeple, Türkiye’nin önemle vurguladığı iki yol vardır. Birincisi barış ve istikrarı sağlamak ikincisi ise ekonomik kalkınmayı güçlendirmektir. Belirtilen bu iki önemli yol Türkiye’nin dış politikasını etkilemekte ve beraberinde çözmesi gerektiği “sıfır problem” adı altında bazı arabuluculuk görevlerini üstlenmesini sağlamaktadır. Arabuluculuk göreviyle Türkiye, bölgesel barışı sağlayarak siyasi ve ekonomik açıdan kendine yeni ve temiz bir zemin hazırlamayı hedeflemiştir.
Türkiye diğer sınır komşularıyla da diplomatik ilişkilerini üst seviyelere çıkarmış Ortadoğu politikasına yeni bir çerçeveden bakmaya başlamıştır. Bazı üst düzey yöneticiler, Türkiye’nin sınır komşularıyla ilişkilerinin devamlılığı, bölge de barış ve güvenliği sağlayabilmesi gibi durumların en önemli çıkış noktasının ticaret olduğunu bu sayede ekonomik açıdan karşılıklı bir bağımlılığın olabileceğini belirtmişlerdir. Bunun örneklerini çok sayıda yapılmış olan ekonomik işbirliği anlaşmalarıyla görebiliriz.
Türkiye, Ortadoğu politikasındaki hedeflerini gerçekleştirirken zaman zaman Batı ile ters düşmüştür. Batı ile ilişkiler her ne kadar yavaş ilerlese de ekonomik, güvenlik, siyasi ve askeri ilişkiler devam etmiştir. Soğuk Savaş bitimiyle Türkiye çok yönlü bir hareket kazanmış, Batı’nın Türkiye üzerindeki etkisi azalma göstermiştir. Çünkü Türkiye, Ortadoğu üzerinde ilgisini arttırarak kendi çıkarlarını, hedeflerini ve istikrarını eşit seviye de götürmeyi amaçlamıştır.
Türkiye’nin Ortadoğu ile ilişkilerini geliştirmesinde etkili olan bir diğer konu ise Siyasal İslam ve Arap Milliyetçiliğinin etkisini yitirmesi olmuştur. Bölgenin etkin olmasını sağlayan bu iki durumun Batı ile ilişkilerinin olması uzun bir süre Türkiye karşıtlığını da beraberinde getirmiştir. Çünkü Türkiye’yi olumsuz etkileyen bu konular Batı ile ilişkilerinin de gelişmemesine sebep olmaktaydı. Siyasal İslam ve Arap Milliyetçiliğinin zayıflaması Türkiye-Batı ilişkilerinin artmasına kısaca Türkiye’nin dönüşümüne yol açmıştır. Sistemdeki değişim ve jeopolitik konumu da göz önünde bulundurursak bölgenin aktif bir politika için elverişli hale gelmeye başladığını da görmüş oluruz.
Kaynak: Sinkaya,Bayram, Geçmişten Günümüze Türkiye’nin Ortadoğu Politikası ve Batı Etkisi,2011,s:92-97
Ebru ÇELİK
İstanbul Gelişim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğrencisi
Kafkassam Stajyeri