Son beş yıldır yaşadıklarımız neredeyse Türkiye’ye yönelik yüzyıllık komploların kısa özeti gibi. Terör saldırıyla kastedilen, hiç şüpheniz olmasın ki Yahya Kemal’in ölümsüz dizelerinde hayat bulan “Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi /Senin uğrunda ölen ordu, budur yâ Rabbi/Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın/Galib et, çünkü bu son ordusudur İslâm’ın” gerçeğidir. Mahir Kaynak eğer yaşıyor olsaydı İstanbul’daki hain terör saldırısı için “Bir olayın failinin kim olduğunu anlamak için öncelikle ‘Bu olay kimin işine yarıyor’ sorusunu sormak gerekir.” diyecekti. Sahi bu terör eylemi kimin işine yarıyor? Acaba Türkiye kimin ayağına bastı?
Türkiye’nin dış politikasında gerçekleştirilen eksen değişikliği hiç şüphesiz ki ilk önce sözde stratejik müttefiki ABD ve NATO ile ilişkilerini dolaysız etkiledi. İngiliz The Times gazetesi, Türkiye’nin NATO’daki görevlere Batılı yanlısı askerler yerine Rusya yanlısı isimleri gönderdiği iddiasını ortaya attı. NATO’daki Batı yanlısı Türk asker ve diplomatların yerine, Rusya, Çin ve İran’a yakın isimlerin atandığını gösterdiği iddia edilen bazı e-posta yazışmaları olduğu belirtildi. (Bkz. http://turkrus.com/306844-timesin-iddiasi-turkiye-nato%E2%80%99ya-artik-rusya-yanlisi-askerleri-atiyor-xh.aspx ) NATO’nun Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanı Orgeneral Curtis Scaparrotti’ın, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türkiye’nin Brüksel’de görevli subayları görevden uzaklaştırmasının ittifakı “zayıflattığını” söylemesini bu çerçeveden değerlendirmek gerekir.(Bkz. http://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-38247225)
ABD’nin Irak ve Suriye’de Türkiye’ye dirsek gösteren politikalarında en zorumuza giden PKK ve bu terör örgütünün diğer bölgesel unsurlarına lojistik destek vermesiydi. Bununla kalmadı bu örgütleri arkaladı ve Türkiye’ye rest çekti. PKK/PYD güçlerini kendi kara ordusu gibi sahaya sürdü. Kürtler ABD’nin kendilerine mayın eşeği muamelesi çektiğinin farkında olmalarına rağmen, alan memnun veren memnun pozisyonuna büründüler. 15 Temmuz darbe girişimi ve öncesinde yaşanan terör olaylarında azmettirici gücün okyanus ötesi olması, Türkiye’yi Avrasya bloğuna mecbur bıraktı. Türkiye; ABD ve Rusya arasında tercihini yapmış gözüküyor. Atlantikçi batının Suriye ve Irak politikalarını Avrasya eksenli güç odaklarının desteğiyle aşmaya çalışıyor.
İstanbul’daki terör saldırısının şifrelerini 7 Aralık 2016’da yayınladığım, “Türkiye Rusya ittifakı ABD’yi Halep’te sıkıştırdı!” başlıklı yazımda bulabilirsiniz. Türkiye’nin Suriye’de ABD’nin peşine takılmayı bırakması, CIA ve Pentagon destekli sözde muhalif örgütleriyle ilişkilerini dondurması demekti ve sonuçta Haleb (çok küçük bir alan hariç) rejim ordusuna teslim oldu. Bu açıdan bakıldığında Rusya Ortadoğu Enstitüsü Başkanı Yevgeniy Satanovskiy’ın, İstanbul saldırılarını IŞİD’in Suriye’de Palmira’ya saldırısıyla ilişkilendirerek, “Bu gelişmeler ABD’nin Halep için intikamı sayılmakta” iddiasında bulunması bence önemsenmeli. (Bkz. https://tr.sputniknews.com/columnists/201612111026256191-rus-uzman-istanbul-saldiri-halep-intikam/ )
Türkiye’nin Atlantikçi çizgiden Avrasyacı çizgiye yönelmesi, Suriye’de kendi milli çıkarlarına ters düşen ABD stratejisine sırtını dönmesi, ordusunun Fırat Kalkanı operasyonu doğrultusunda El Bab’tan Menbic’e yürümesi, son haftalarda küresel finans odaklarının Türkiye merkezli ekonomik krizi tetikleyen döviz kurlarına müdahalesi, aslında İstanbul’da yaşanan ve diğer illerde yaşanması muhtemel terör olaylarının faillerinin arkasındaki azmettirici üst akılı çileden çıkardı. İngiliz İndependent gazetesi Beşiktaş’ta düzenlenen terör saldırısını henüz kimlerin yaptığının bilinmediğini yazıyor ama son gelen rakamlara göre 44 kişinin şehit olduğu saldırıyı kendilerine Kürdistan Özgürlük Şahinleri adını veren, PKK’nın taşeron örgütü TAK’a bağlı Ş. Tirej İntikam Timi üstlendi. TAK sitesinde yayımladığı açıklamada, saldırıyı Abdullah Öcalan’ın tutukluluğu ve Kuzey Kürdistan’da yaşanan operasyonlar nedeniyle gerçekleştirdiğini duyurdu. (Bkz. http://rudaw.net/NewsDetails.aspx?pageid=267424)
TAKla ilgili ilginç birkaç ayrıntı var. İlki, PKK yönetim kademesi her seferinde bu örgütün kendileriyle bağlantısı olmadığını açıklaması. PKK, TAK’ın kendi denetimi dışında ayrı bir örgüt olduğunu savunuyor. Hükümet ise örgütün PKK’nın bir kolu olduğunu söylüyor. (Bkz. 11 Aralık 2016 / http://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-38280208 ) Bir diğer ayrıntı da bu örgütün özellikle Ankara’da, kentin merkezinde Genelkurmay Başkanlığı’nın önünde ve Güvenpark’ta iki bombalı saldırı gerçekleştirmiş olması. 17 Şubat’taki saldırıda 29, 13 Mart’ta 37 kişi ölmüştü. Türkiye’deki büyük suikast ve çok can kaybına neden olan terör saldırılarını gerçekleştiren ve şimdiye kadar Türk istihbarat birimlerinin sızamadığı ve örgüt şemasını belirleyemediği bu taşeron yapı aslında Türkiye’nin bağımsızlığına kast eden küresel emperyalist odakların paravan örgütlerinden sadece birisi.
Türkiye’nin içeride uyguladığı “dolarını bozdur, yerel paraya dön” kampanyasının uluslararası boyuta da taşınması, doların küresel tahtını sallarken, yeni bir parasal birliğin de habercisi olmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dile getirdiği Rusya, İran ve Çin ile ticarette yerel para birimlerinin kullanılması çağrısına muhataplardan olumlu cevap vermişti. Hatta geçtiğimiz yıl Putin’den dolar ve euroya rakip yeni bir para birimi önerisi gelmişti. Rusya Devlet Başkanı Vlademir Putin, eski Sovyetler Birliği ülkeleri arasında kullanılacak bir para birimi oluşturulmasını önermiş, bu para adının Türkçe bir kelime, “Altın” olabileceğini açıklamıştı. (Bkz. 9 Eylül 2015 Çarşamba/ http://www.ntv.com.tr/ekonomi/euro-ve-dolara-rakip-para-birimi-onerisi,FcBAvk6hz0y1mgYbhP0nNQ ) Türkiye’nin Erdoğan önderliğinde tüm dünyaya örnek olabilecek, küresel finans sektörünün global para birimi DOLAR’dan vazgeçme çağrısı ve Türk halkının olumlu tepkisi bana kalırsa İstanbul’daki hain eylemin gerekçelerinden birisini oluşturuyor. Bunu doğrulayan gelişme Türk Lirasının dolar karşısında, İstanbul’da cumartesi günü meydana gelen terör saldırısı sonrası haftanın ilk işlemlerinde yüzde 1 değer kaybederek 3.5131 seviyesine kadar gerilemesi ve düşüşünü üçüncü güne taşıması. (Bkz. https://tr.sputniknews.com/turkiye/201612121026260292-teror-saldiri-dolar/ )
İstanbul’da Beşiktaş Vodafone Arena’nın toponomik konumundan hareketle eylemin amaç ve hedefine yönelik bazı yorumlara da rastlanıyor. Stadın bulunduğu yer Başbakanlık Dolmabahçe ofisi ile Süzer Plaza’nın arasında. Dolmabahçe Sarayı’nın ve Vodafone Arena’nın (inşaatın yapıldığı dönemde ‘İnönü Stadyumu’) arkasında bulunan Süzer Plaza binasına “İstanbul’daki en büyük gecekondu” yakıştırması yapılmıştı. Sosyal medyada dolaşan rivayetlere göre bu plazanın en üst katında MOSSAD ofisi konuşlu. Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin kriz modundan çıkması, İsrail ve Türkiye’yi yalnızlaştırmak isteyen küresel kraliyetçilerin işine gelmedi. Dolayısıyla menfur saldırı ile hem Türk hükümetine hem de İsrail’e mesaj verildi. Terör saldırısıyla amaçlanan bir diğer etkenin de “Türk tipi” ya da “Partili Cumhurbaşkanlığı” modelinde Ak Parti ile MHP arasında mutabakat sağlanması.
İşin içinde Atlantikçilerin olduğu kesin. Bölge ülkelerinden Atlantikçilerle kim iş tutuyor bir bakın. Suriye ve Irak’ta, hatta Körfez’de Atlantikçilerin kılıcını sallayan kim? Almanya’nın, İstanbul’da meydana gelen bombalı saldırılar sonrasında Türkiye’ye yönelik seyahat uyarılarını güncellemesi de dikkat çekici. Ayrıca eski adı Almanya’nın Sesi olan Deutsche Welle (DW) haber kuruluşunun muhabiri Chase Winter’ın İstanbul’daki terör saldırısını “çok başarılı bir PKK / TAK terör saldırısı” olarak nitelemesini de bir kenara not edin. Adamlar kimin yaptığını, neden yaptığını, nasıl yaptığını 5 N 1 K program editörü Cüneyt Özdemir’den daha iyi biliyor. Çünkü yaptıkları, yapacaklarının teminatı. (Bkz. http://www.internethaber.com/alman-muhabirden-skandal-istanbul-paylasimi-1737945h.htm )
Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39
omurcelikdonmez@hotmail.com
Tum bu olaylar Turkiye nin ne kadar cok onemli oldugunu ve bizim yaptigimiz her hamlede birilerinin kaybettigi ve kaybedenelrin bzii kaybetmek yada elden ckacirmaktan korktuklari icin eylem yaptigini gosteriyor..Turkiye suan en akilli politikalrini uyguluyor ve bu da briilerinin canini sikiyor..herseye ragmen ulke cikarlarini onceleyen milli politikara devam etmeliyz …